M. Latif SALİHOĞLU |
|
Yakın tarih yeniden yazılsın (5) |
Yaşanmış gerçeklerin üzerini örtmenin kime ne faydası var? Yaşadığı, şahit olduğu ve bilfiil müdahil olduğu bir hadiseyi, kim niçin örtbas etmek istesin? Bunlar, elbette ki düşündürücü hususlardır; dahası, cevabı bulunması gereken suâllerdir. Yakın tarihimizle ilgili son derece düşündüren ve izahat isteyen yığınla konular, mevzular var. Biz de, tam beş gündür—çok özetleyerek de olsa—bunları nazara vermeye çalışıyoruz. Uzayıp giden listeye kaldığımız yerden devam edelim.
36) Millî Mücadeledeki lider (asker–aydın) kadronun ekseriyeti, 9 Eylül 1923'te kurulan Halk Partisine (Fırkasına) niçin üye olmadı? Bu partinin ismine Kasım 1924'te niçin "Cumhuriyet" tabiri eklendi? Bu eklemenin, bir hafta sonra kurulacak olan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasıyla bir ilgisi var mıydı?
37) Millî Mücadelenin sembol isimlerinden Kâzım Karabekir, Rauf Orbay, Dr. Adnan Adıvar, Ali Fuat Cebesoy, Hüseyin Avni, Cafer Tayyar ve Refet Bele'nin de dahil olduğu grup, Halk Fırkasından niçin istifa etti? Bu gruptaki şahsiyetler, 17 Kasım 1924'de Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasını (TCF) kurduklarında, halka yaptıkları ilk duyurularda neler söylediler, ne tür iddialarda bulundular? Bilhassa "Ülke yönetiminin diktatörlüğe doğru gittiği" şeklindeki iddialarını hangi gerekçeye dayandırdılar?
38) Cumhuriyet tarihimizin ilk demokrasi denemesi, dolayısıyla ilk muhalefet partisi olan TCF, daha bir yılını bile dolduramadan niçin kapatıldı? Bu partinin mensupları, niçin siyasetten ve hatta Ankara'dan uzaklaştırıldı? Dahası, bu partinin lider kadrosu neden öldürülmek, ya da idam edilmek istendi?
39) TCF'de yaşananların bir benzeri, beş yıl sonra (1930) Serbest Cumhuriyet Fırkası (SCF) hadisesinde de yaşandı. Böyle göstermelik, ya da kasden başarısız kılınmış denemeleri bu millete yaşatmanın gayesi neydi? Demokrasiden milletin ümidini kesmek anlamına gelen ve muhalif kesimleri sindirmeyi, hatta yok etmeyi hedef alan bu tür girişimleri, Türklükle, Müslümanlıkla, hatta insanlıkla olan alâkasını izah etmek mümkün mü?
40) Şeyh Said Hadisesinin kanlı bir boğuşmaya dönüşmemesi için, neden önceden tedbir alınmadı? Varsa şayet, hangi tedbir alındı ve ne tür çabalar sarf edildi? Şeyh Said ve taraftarları neye karşı geliyorlardı? Nelere itiraz ettiler? İstiklâl Mahkemesinin kararıyla idam edilenlerin mezar yeri niçin belirsiz, yani meçhûl bırakılmak istendi? O kanlı hadisede yabancı casuslar rol aldı mı? O tarihte, İngiltere'nin Musul ve Kerkük üzerindeki emelleri nelerdi?
41) M. Kemal ile ilgili her türlü ayrıntıyı nazara veren tarih kitapları, Latife Hanımla olan evlilik ve boşanma hadisesinin ayrıntılarını neden es geçiyor? Özellikle boşanma gerekçesi niçin örtbas ediliyor? Latife Hanım, aynı zamanda iki paşanın Eskişehir–Ankara tren seyahati esnasında "Lozan'ın gizli gündemi"yle bağlantılı olarak yaptıkları "Din öldürülecektir" görüşmesinin tek şahididir. Onun hatıra notlarına neden yasak getirildi? Boşandıktan sonra 50 yıl daha yaşayan Latife Hanım, neden ömürboyu ev hapsine mahkûm edildi? "Hatıralarım, öldükten 25 sene sonra açıklansın" diye vasiyet ettiği halde, buna niçin uyulmadı? Önemli bir insanın vasiyeti çiğnenir mi? Hiçe sayılır mı? O hatıra notları arasında neler var ki, böyle çelik kapıların ardındaki ulaşılmaz kasalara kilitlenerek hapsedildi?
42) İstiklâl Mahkemelerinin kayıtları neden gizli tutuluyor? Bu mahkemelerin eliyle ne kadar insanımızın cezalandırıldığı, kaç vatandaşımızın idam edildiğini öğrenmek, bilmek hakkına sahip değil miyiz? Savaşlarda kaybettiklerimizin sayısı kaynaklarda az–çok belirtildiği halde, özellikle 1924'ten sonra kaybettiklerimize dair neden sağlıklı bilgi edinemiyoruz? Bu milletten kim neyi, niçin ve ne hakla gizliyor? Acaba, 80 yıllık sırları kendi vatandaşından gizleyen, gizlemeye devam eden bir başka ülke var mıdır? Gösterilebilir mi?
43) 14 Haziran 1926'da İzmir'de herhangi bir sûikast vak'ası yaşanmadı. Zira, o gün itibariyle M. Kemal Balıkesir'deydi. İzmir'e gelişi ise 16 Haziran günüdür. Acaba, iki gün önceden planlandığı söylenen bir hayalî sûikast bahanesiyle, aralarında eski TCF'lilerin de bulunduğu onlarca mebus ve paşanın cezalandırılması ve bir kısmının idam edilmesi doğru mudur? Resmî tarihin bu konuyla ilgili yazdıkları, ne derece inandırıcı ve güvenilir bilgiler ihtiva ediyor? İstiklâl Harbinin en şanlı kahramanlarından Kâzım Karabekir ve yakın arkadaşlarını bile idam talebiyle yargılayan bir mahkemenin, vicdan ve hukuk terazisindeki yeri ve ağırlığı ne olabilir?
44) Siyasete girme tercihinde bulunan hemen bütün paşalar için, 1924'te ordudaki vazifesinden ayrılma mecburiyeti getirildiği halde, M. Kemal, İsmet İnönü ve Kâzım Özalp Paşaların, ordudaki görevlerini 30 Haziran 1927'ye kadar devam ettirmelerinin (TTK; Kronoloji, s. 467) sebebi nedir? 05.12.2009 E-Posta: [email protected] |