Süleyman KÖSMENE |
|
Evlilik üzerine sorular |
Yunus Bey: “Kirvelik kavramının İslâmî literatürde yeri nedir? Kirve çocukları arasında evliliğe engel bir durum söz konusu mudur?”
Kirvelik, sünnet çocuklarıyla ilgili bir yakınlık bağını tanımlıyor. Örf ve âdetlerimize göre kirve, sünnet olan çocuğun harcamalarını karşılayan, sünnet esnasında çocuğun elini kolunu tutan, çocuk üzerinde babaya yakın hak ve sorumluluk taşıyan ve görev üstlenen kimsedir. Sünnet çocuklarıyla ilgili böyle bir yakınlık bağı kurmanın dinî bir sakıncası yoktur. Bilakis, bu örf, toplumumuzun sünnete olan ilgisinin bir göstergesi de sayılabilir. Bir Müslüman’ın, diğer bir Müslüman’ın işiyle ve problemleriyle elinden geldikçe hayat boyu ilgilenmesi dinimize göre zaten teşvik edilmiştir, sevaptır. Kirvelik kurumunu insanlar arası yakınlaşmayı, dayanışmayı ve yardımlaşmayı teşvik eden dinimizin dışladığını söylemek bu bakımdan imkânsızdır. Fakat dinimiz, kirvelikle birbirine yakınlaşan kişiler arasında bir evlilik haramlığı tanımlaması yapmıyor. Yani kirve çocukları arasında evliliğe engel bir durum söz konusu değildir. Kirve, sünnet olan çocuğun babası veya üvey babası hükmünde olmadığı gibi, kirvenin çocukları da kendisine nesep kardeşi sayılmaz. *** Ömer Bey: “Arap kardeşlerimizden bir tanesi bana bir insan kız istemeye bir eve gittiğinde, ev sahibinin bütün kızlarını gelen şahsa göstermeye mecbur olduğunu ve Kur’ân’da bunun delili olduğunu iddiâ etti. Ben Kur’ân’da böyle bir şey bulamadım. Böyle bir şey mümkün müdür? Lütfen bir açıklama yapın ve Kur’ân’da kız isteme ile ilgili âyetleri de açıklarsanız memnun olurum.”
Evlenmek sünnettir. Fakat bunun âdâbı var, erkânı var, yolu var, yordamı var, görgüsü var, nezaketi var. Böyle kız istemeye gelen şahsa ev sahibinin ne kadar kızı varsa göstermeye mecbur olduğu gibi bir emir Kur’ân’da olmadığı gibi, böyle bir yorum veya âdet Müslüman toplumların örfünde de yoktur. Bu yorum, söz konusu Arap kardeşimizin şahsî ve patavatsız görüşünden başka bir değer de taşımaz. Kur’ân’ın evlilik konularında getirdiği hükümler şöyledir: “Mü’minlerden hür ve iffetli kadınları ve kendilerine sizden önce kitap verilmiş olanlardan hür ve iffetli kadınları nikâhlamak da, mehirlerini verdiğiniz, iffet üzere olup zinadan kaçındığınız ve gizlice gayr-ı meşrû şekilde dostlar da edinmediğiniz takdirde size helâl kılındı.”1 “İçinizden bekâr olanları ve köle ve cariyelerinizden dindar olanlarını evlendirin. Onlar fakir iseler, Allah onları lütfuyla zenginleştirir. Allah’ın lütfu geniştir ve O her şeyi hakkıyla bilir.”2 Musa Aleyhisselâm gençliğinde bir seyahat esnasında Medyen suyunun başına geliyor. Burada hayvan sulayan topluluğa karışmayan ve topluluktan geride durup, topluluğun kuyu başından ayrılmasını bekleyen Şuayp Aleyhisselâm’ın kızlarına rastlıyor ve onlara sırf Allah rızası için yardım ediyor. Şuayp Aleyhisselâm’ın kızları muhterem babalarına bu durumdan bahsedince, Şuayp Aleyhisselâm bu genci görmek istiyor. Kızlarından birisini bu genci çağırmak üzere gönderiyor. Kızcağız Musa Aleyhisselâm’a babasının selâmını ileterek kendisini babasının görmek istediğini ve yardımına karşılık vermek istediğini bildiriyor. Musa Aleyhisselâm da çağrıya uyup gidiyor. Musa Aleyhisselam’ın tavır ve davranışlarını, saygısını ve efendiliğini beğenen Şuayp Aleyhisselâm, Musa Aleyhisselâm’a diyor ki: “Sekiz sene bana çalışman şartıyla şu kızlarımdan birini sana nikâh etmek isterim.”3 İki peygamberden birisinin diğerine kızlarından birisini arz etmesi böyle gerçekleşiyor. Görüldüğü gibi burada da–hâşâ—bir görgüsüzlük ve nezaketsizlik söz konusu değildir. Esasen Kur’ân’ı nezaketsizliğin kaynağı saymak, her şeyden önce Kur’ân’ı incitir. Şu halde, sünnette evlilik var, kız istemek var; bunlar tamam. Fakat kız istemeye gelen birisine ev sahibinin ne kadar kızı varsa göstereceği gibi bir yorum, İslâm nezaketine ve sünnet nezahetine asla uygun düşmez. Böyle bir yorumu Kur’ân’a atfetmenin ise hiçbir imkânı yoktur.
Dipnotlar:
1- Maide Sûresi: 5 2- Nur Sûresi: 32 3- Kasas Sûresi: 27 20.10.2009 E-Posta: [email protected] |