Halil USLU |
|
Çin’in akibeti |
1 miyar 300 milyonluk dev bir ülke istibdatla ayakta kalması ve hüküm sürmesi günümüz itibarıyla ve dünyadaki hızlı gelişmeler ve inkişaflar karşısında mümkün değildir. Büyük dünya ailesinde okuyan 2 milyar gencin ufkunda gönlünde ve kafasında Hz. Bediüzzamanın ifadesiyle “Meyl-i taharri-i hakikat" vardır. Dış dünya münasebetleri, uluslar arası her nev'î kültürel ve sportif işbirliği, olimpiyatlar ve en başında ilimlerin Allah’a götürmesi, Çin ülkesinin yeni neslini güzel ve aktif bir mecraya ve bir aydınlık nuruna götürmektedir. Nitekim New York Üniversitesi tarih profesörü Niall Ferguson’un New York Times gazetesinde Avrupa için yaptığı birçok tahliller ve kıyaslar içindeki diyor ki; “Avrupa’da Fransa ve Almanya’nın ardından 2050 yılına kadar Yunanlılar, İtalyanlar ve İspanyollar arasında da yaş ortalaması 50’yi geçecek. Yani bu tarihte Avrupa’daki her 3 kişiden biri 65 yaşında veya daha yaşlı olacak ve iktisadî ve küresel krizler, siyasî çalkantılar, demokrasi gelişmelerinde hız alınması ve Müslümanların ise çoğalması sistem içinde yeşermesi gösteriyor ki 2050 yılında Avrupa Müslüman olacaktır.” 1 Çin ülkesine bu cihetlerle bakıldığında Çin’in de Rusya gibi çeşitli muhtariyetlere ve AB gibi çok partili ve hür rejim sistemine gidileceği görülmektedir. Çin’deki 100 milyonu aşan Müslümanlar ve hür düşünen bilhassa yeni nesil bu kapıyı kanlı da olsa açmışlardır, artık bu hürriyet ve istiklâl kapısının kapanması mümkün değildir. Eski nesil yaşlanmış mazideki istibdatın kuyusunda kaybolup gitmektedirler. Artık Çin’deki sistemler yeni nesle bir elbise teşkil etmiyor ve inancın mızrakları zorbalığın karanlık perdesini parçalamaktadır. Çin’de kopan bu istiklâl fırtınası ufak bir fırtına değildir. Dünya milletleri başta ABD ve Rusya ve AB üye devletleri kayıtsız kalamazlar. Çin’in her cihetle ele alınması ve yoğrulması ve yeni neslin yetiştirilmesi büyük dünya ailesinin her cihetle vazifesidir. Kur’ân-ı Hakim’de “Ye'cüc ve Me’cüc” adı verilen ve mazide komünizmin kaynağı ve anarşizmin bataklığı kabul edilen Çin’in büyük nüfusu, kontrolsüz bir çılgınlıkla Asya’yı ve hatta dünyayı kan gölüne çevirebilirler. Çin aynı zamanda büyük nükleer silâhların bulunduğu ilk 10 ülkeden biridir. Gelişmeleri mazi ve istikbale bakarak ve tahlil ve kıyas yaparak mecra-i hakikîyi bulmak ve ona göre değerlendirme yapmak lâzımdır. Bütün bunlara rağmen müjdeci Üstadımız Bediüzzaman Hazretleri 19. yüz yılın başında Asya Kıt'asına her cihetle dönerek demiştir ki; “Asıl insaniyet-i kübra olan İslâmiyet, sema-i müstakbelde ve Asya’nın cihanı üzerinde, bulutsuz güneş gibi pertev-efşan olacaktır.” 2 Elbette bu müjdelerin tahakkuku fiilen çalışmayı gayret ve şevki iktiza ediyor.. Bir tarihi hakikatle ve hizmet düşüncesinde ve lâfzında olan kişilere bir ders-i ibret olarak bir tarihi gerçeği ibraz etmek istiyorum. Asr-ı Saadette büyük zulümler karşısında hicret edip giden sahabilere Habeş Kralı kahraman Necaşi 615 yılında onlara siyasî sığınma hakkı vermişti. İşte bu kafileden bazıları Arabistan’a geri dönmedi. Çin kayıtlarına göre, üç Sahabe, 616 yılında Habeşistan’dan Kral Necaşi’nin de desteğiyle Çin devlet başkanı imparator Yung Wei’ne gönderildi. Çin’de İslâmın ilk temel noktaları buradan başlamıştır ve meşhur “Hatıra Camii” o tarihlerde yapılmıştır. Şimdi biz bunların neresindeyiz? Neresinde olmalıydık? Aldığım haberler ve o diyarlardan gelen gönül dostları Ashab-ı Kiram modeli “Her şey Allah için yani kunu lillah” parolası ve rehberliğinde bu devasa ülkenin mukadderatı ve akibeti için var güçleriyle çalışanlar var. Bugün oralar hizmet ve hizmet fedailerini bekliyor. Ümit ediyorum “İmparator Yung Wei’in ve kahraman kral Necaşi’nin duâları tecelli edecektir.
DİPNOTLAR: 1- New York Times 4 Nisan 2004. 2- B. S. N. Muhakemat, 8. Mukaddeme. 01.08.2009 E-Posta: [email protected] |