“İnsanlar arasına bozgunculuk ve kötülük sokmaktan sakının! Çünkü böyle hareket dini yok eder.” 1
Böyle buyuruyor Peygamberimiz (asm). Ara bozmak, bozgunculuk yapmak ne kadar kötüyse ara bulmak, düzeltmek de o kadar önemli. Dini tamir etmek demek. Kur’ân açıkça, “Mü’minler kardeştirler; siz de kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah’tan korkun ki rahmete erişesiniz” 2 buyurur. Allah Resûlü de (asm) barıştırmanın, ara bulmanın önemiyle ilgili birçok öğütlerde bulunur. Sahabe de bunun için can atar.
Hz. Ali (ra) bir gün çocuklara yiyecek birşeyler almak için yollara düşer. Yolda kavga etmekte olan iki kişi görür. “Niçin kavga ediyorsunuz? Şu fani dünyada neyinizi paylaşamıyorsunuz? Allah’ı düşüneceğiniz yerde niçin birbirinizle mücadele ediyorsunuz?” der. İçlerinden biri, diğerinden altı dirhem alacağı olduğunu, vermediğini söyler. Tevafuka bakın ki Hz. Ali’nin (ra) cebinde de tam altı dirhem para vardır. “Yeter ki kavga bitsin, barışsınlar” diye alacaklıya cebindeki parayı uzatır, aralarını düzeltir, kavgayı sona erdirir.
Eve döndüğünde Hz. Ali’nin (ra) eli bomboştur. Çocuklar açtırlar. Eve varır varmaz Fatıma Validemiz, “Ya Ali, hiç mi bir şey almadın?” diye sorunca, “Birşey alamadım, ama ara düzelttim ya Fâtıma” der Hz. Ali (ra).
Günümüz kadınları böyle bir durumla karşılaşsalardı nasıl karşılar, neler yaparlardı? Hz. Ali (ra) gözünü kırpmadan cebindeki altı dirhemi verdiği gibi Hz. Fatıma da “İyi ki böyle bir hayra vesile olmuşsun!” dercesine bunu sevinçle karşılar. Yüzündeki gülümsemeden anlaşılmaktadır bu. İki mü’min kardeşin arasını bulmak az şey midir? Allah Kerîm’dir. Açlıktan ağlamakta olan Hz. Hasan’la (ra) Hüseyin’in de(ra) rızkını verecektir şüphesiz.
Hz. Ali (ra) tekrar evden çıkar. Mutlaka çocuklara yedirebileceği birşeyler bulacaktır. Şu tevafuka bakın ki yolda bir adama rastlar. Elinde besili bir deve bulunmaktadır. “Ya Ali!” der. “Bu deveyi sana satmak isterim, hem de ucuza satacağım, ne dersin?” der. “Param yok” diye cevap verir Hz. Ali (ra). “Olsun” der adam. “Bu deveyi sana vermeyi çok istiyorum. 150 dirhem bu deve. Al sonra ödersin.”
Alır Hz. Ali (ra) 150 dirheme deveyi. Yolda giderken başka bir adama rastlar. “Ya Ali” der, “Ne güzel bir deve bu! 300 dirheme alsam satar mısın?” Son derece dürüsttür Hz. Ali (ra). “Ama ben bunu 150 dirheme aldım” demekten çekinmez. “Olsun!” der adam. “Ben çok beğendim bu deveyi. O fiyat eder” der ve 300 dirheme satın alır deveyi Hz. Ali’den (ra). Evine, çoluk çocuğuna dolu dolu yiyeceklerle gider. Ev bolluğa kavuşur.
Sonra da Allah Resûlünün (asm) huzuruna çıkar Hz. Ali (ra). Kâinatın Efendisi (asm) onu tebessümle karşılar. “Şu deve hikâyesini anlatsana ey Ali!” der. O da başından geçenleri bir bir anlatır. Kâinatın Efendisi (asm) buyururlar ki: “Sen ki ey Ali ara düzelttin. Allah Cebrail’i ile sana o deveyi sattı. Mikail’i ile de satın aldı. Her kim ki ara bulur, ayrılık gayrılıkları düzeltir, insanları ikilikten kurtarırsa o bendendir ey Ali.”
İşte Allah Resûlünün (asm) yolunda olmak budur.
Dipnotlar: 1- Ebû Davud, Edeb: 50; Tirmizî, Kıyame: 56., 2- Hucurat Sûresi : 10.
16.12.2008
E-Posta:
[email protected]
|