Bir lezzet verse bin elem çektiren, bir üzüm yedirse yüz tokat vuran dünyanın kim zevk ve lezzet diyarı olduğunu söyleyebilir?
Görünüşte mutlu bir hayat süren insanlar bile sıkıntılardan kurtulamazlar. İç dünyaları bir görülse, “İçi beni yakar, dışı da başkalarını” demekten kendini alamaz.
Kısacası acısız lezzet, kabuksuz öz bu dünyada mümkün değil. Sıkıntılarla, meşakkatlerle iç içedir insan hayatı.
Allah Resûlü (asm), mü’minin hayatını ekine benzetir. O ekini rüzgârın sürekli sallayıp durduğunu, kâh yerlere yatırdığını, kâh doğrulttuğunu, belâ ve sıkıntılardan kurtulamadığını bildirir.
Bu demektir ki mü’minin başından sıkıntılar eksik olmaz. Ama o ekin misâli eğilse de doğrulur, asla yıkılmaz, ümitsizliğe, kötümserliğe düşmez, aslâ kulluktan kopmaz.
O bilir ki mûsibetin en şiddetlisine başta peygamberler, sonra evliyalar, sonra da büyüklük sırasına göre diğer insanlar maruz kalırlar. Dağına göre kış verir Allah.
Yine bilir ki bütün bunlar terakkinin, olgunlaşmanın, ilerlemenin, yükselmenin basamaklarıdır. Bu basamaklardan geçmeyi göze alamayanlar maddeten de, mânen de yükselemezler.
İnsan, Allah Resûlünün (asm) hayatına bir göz gezdirdiğinde onun nasıl çile ve ıztıraplar çektiğini, nasıl sabırla göğüs gerdiğini görür ve ondan çok dersler alması gerektiğini öğrenir.
Doğmadan önce babasını, altı yaşındayken annesini, sekiz yaşındayken dedesini kaybeden Allah Resûlü (asm) hayatın binbir türlü güçlüğünü sabır, sebat ve metanetle göğüslemiş, başına gelenleri itidalle karşılamıştı. Oğlu İbrahim vefat ettiğinde gözyaşlarını tutamamış, ağlamasını hayretle karşılayanlara da, “Bu bir rahmet ve şefkattir. Şüphesiz göz ağlar, kalb hüzünlenir. Biz ise Rabbimizin razı olacağı birşeyden başka söz söylemeyiz. Ey İbrahim! Biz senin ayrılığından dolayı üzgün ve hüzünlüyüz” buyurmuştu.
Vefatı esnasında şiddetli bir hummaya yakalanmış, bunun herkesinkinin iki katı, mükâfatının da iki katı olduğunu belirtmiş ve şöyle buyurmuşlardı: “Müslümanın ayağına bir diken batar ve daha küçük bir ezaya maruz kalırsa Allah, ağacın yaprakları döküldüğü gibi o kimsenin günahlarını bağışlar.”
Demek mü’min mûsibetlerle olgunlaşmakta ve yükselmektedir.
14.12.2008
E-Posta:
[email protected]
|