Türkiye’nin daha hür, daha demokrat ve daha huzurlu olması için atılması gereken temel adımların ertelendiğine; bunun yanında bazı kişi ya da kurumlara menfaat temin etmeye yönelik faaliyetlerin öne alınmasına şahit olunuyor.
Bir defa daha şunu ifade etmekte fayda var: Türkiye’de yaşayan herkes, burada yaşıyor olmaktan dolayı mahcup olmamalı. Aynı zamanda, birilerinin zengin ya da mutlu olması, başkalarının mutsuz olmasını da netice vermemeli. Zorlukta ve kolaylıkta bir ve beraber olabilmeyi başarmalıyız. Aksi halde, komşumuz Yunanistan örneğinde olduğu gibi anarşi hortlar ve ‘kıyamet kopar.’
Hemen her iktidar döneminde olduğu gibi son günlerde de ihalelerden yana şikâyetler arttı. Belgeli ya da belgesiz onlarca ‘kayırma’ iddiaları ortaya atılıyor. Bu iddiaların bazıları doğru, bazıları da yanlış olabilir. Dikkat çekici olan, mahallî seçimler öncesi bu iddiaların hatırı sayılır şekilde artmış olmasıdır.
Elbette şunun da farkında olmak lâzım: TV’lerden canlı olarak yayınlanan bazı ‘şeffaf’ ihalelerde bile buna benzer iddialar gündeme gelmiştir. Şu da var ki, pek çok ‘şeffaf ihale’nin altından da karanlık ilişkiler çıkmış, bazıları adalet önünde mahkûm olmuştur. Dolayısıyla ne iddiaları tamamen görmezden gelmek, ne de her iddiayı ‘gerçek’ gibi görmek doğru değildir.
Yalnız orta yerde bir ‘duman’ tüttüğüne göre bunun nereden kaynaklandığını araştırmak lâzım. ‘Ateş’ kasıtlı olarak yakılmış da olsa, inkâr ederek ‘duman’ı ortadan kaldırmak mümkün değil.
İşin içinde olan ‘uzman’lar iddia ediyor: “(Meselâ) İstanbul’da koca koca ihaleler yapılıyor. Herhangi bir gazetede ilân edildiğini görüyor musunuz?”
Eğer, “Yok, her şey şeffaf” deniliyorsa bu iddiaları dile getirenler susturulmalı. Değilse ‘duman’ı inkâr etmekle bir yere varılamaz. “Kamu ihaleleri yeniden rant ve hortum kapısı oldu” iddiası var ki, doğru ise kimse bu iddianın altından kalkamaz.
Metin Münir, konu ile ilgili yazısında şöyle demiş: “AKP döneminde hiçbir yasa Kamu İhale Yasası kadar değiştirilmedi. Hatta, cumhuriyet tarihinde bu kadar çok budanan bir başka yasa yoktur bile denebilir.
(...) AKP beş yılda yasayı yüzden fazla defa değiştirdi. Değişikliklere yapılan değişiklikler bu sayıya dahil değildir.”
Belki de bundan daha önemli olan şu ‘bilgi’dir: “(AKP) Kamu İhale Yasası’nı 54 defa değiştirdi. Bunların dışında, 51 yasayla 51 kuruma Kamu İhale Yasası’ndan istisna getirildi. Millî Savunma Bakanlığı ve Savunma Sanayii Müsteşarlığı’ndan Aile ve Sosyal Araştırma Genel Müdürlüğü’ne, MİT’ten TRT’ye, TÜBİTAK’a TPAO’ya, nerdeyse bütün “yatırımcı” devlet kuruluşları ihaleye çıktıkları zaman Kamu İhale Yasası’na uymak zorunda değiller. (...) Bunun anlamı isteyen devlet kurumunun istediği ihaleyi istediği şirkete vermekte hür olmasıdır. Ordunun yaptığı milyar dolarlık silâh alımlarından, birkaç kutu faks kâğıdına kadar bütün alımlar için durum aynıdır. (...) (AKP) Tersini savunmasına rağmen, Türkiye’yi AB kıstaslarından uzaklaştırdı.” (Milliyet, 9 Aralık 2008)
“Yetkili”ler ya bu iddiaların doğru olmadığını kamuoyuna açıklasın, ya da yanlışta ısrar etmekten vazgeçsin. Türkiye’nin önceliği ‘rant’çılara yeni kapılar açmak değil, aksini yapmak olmalıdır.
14.12.2008
E-Posta:
[email protected]
|