Teröre karşı ‘sert tedbirler’ alınmasını isteyenler, karakol baskınlarını ve şehit cenazelerini bahane ederek bu isteklerini gündeme taşıyorlar.
Onlara göre, ne kadar ‘sert tedbir’ alınırsa; terör o kadar kısa sürede sona erer.
Daha önce de ifade etmeye çalıştık: Bu talep, gerçekleşmesi imkânsız ‘şehir efsaneleri’nden sadece biridir. Çünkü eğer ‘sert tedbir’ler terörü önlemeye yetseydi, ta baştan terör kök salıp, bu kadar yaygınlık kazanamazdı. Bunu görmek için son 20 yılda alınan ‘sert tedbir’lere değil, 1950 öncesi ‘tek parti devri’ndeki ‘sert tedbir’leri de hatırlamak lâzım. Bu tedbirler arasında, köyleri yerle bir etmekten tutun; bölgedeki insanları topluca Anadolu’nun Batısına ‘sürgün’e göndermek de vardı.
Bugün arzu edilen ‘sert tedbir’lerin tamamına yakını ve belki de daha fazlası geçmiş yıllarda uygulandı. Fakat görüldüğü üzere, terör bitmediği gibi daha da kök saldı.
Gazeteci yazar Cengiz Çandar ve Oral Çalışlar, Diyarbakır’a gidip halkın nabzını tutmuşlar. ‘Sokak izlenimleri’ni anlatan yazarlar netice itibarıyla “Diyarbakır şefkat bekliyor” kanaatine varmışlar. Radikal’in haberine göre şehirde ‘etkili bir din adamı’ şöyle konuşmuş: “Bizim güvenlik gücünden çok şefkat ve merhamet gücüne ihtiyacımız var.” (Radikal, 14 Ekim 2008)
Yayın Koordinatörümüz Abdullah Eraçıkbaş, gazetenin bu manşetini görünce ‘dergicilik günleri’ni ve dolayısı ile Köprü dergisinin geçmiş yıllardaki bir dosya konusunu hatırlamış. Bu vesile ile biz de arşivimizden o ilgili sayıyı bulup “O günlerde neler söylemişiz” diye hatırlatmak istedik...
Evet, o yıllarda aylık olarak yayınlanan Köprü dergisinin Eylül 1987 sayısı, (21 yıl olmuş!) “Doğu Şefkat Bekliyor” başlığıyla neşredilmiş. Kapak yazısının ‘özet’i şöyle: “Tez elden. Yarın değil, ama ertesi gün çok geç olabilir.”
Yazıda yer alan bir ‘özet’de şöyle denilmiş: “Maruz kaldıkları onca mahrumiyete, onca tahrike rağmen devlete sadakatini kaybetmeyen Doğunun çilekeş ve gözü yaşlı anaları, vefakâr ve mazlûm babaları, mahzun ve masum çocukları şefkat bekliyor.”
Bir ‘resimaltı notu’nda da şöyle: “Tek parti devrinde başlatılan ırkçı uygulama, esasen Kürtçülüğe hız verdi.”
“On imza”nın yer aldığı kapak yazısında ‘terör’ konusundaki tartışmalar değerlendirilmiş ve çareler teklif edilmiş.
Aradan geçen bunca yıl, o günkü tesbitlerin haklılığını bir defa daha gösteriyor. Doğu’nun ‘sert tedbir’ değil, ‘şefkat’ beklediği keşke ta o zamanlar kabul edilseydi...
Elbette ‘şefkat’ bekleyen sadece Doğu ya da Güneydoğu’da yaşayanlar değil. Bütün ülke şefkat bekliyor. Problemlerin çözümünde şefkatin etkili bir yol olduğu keşke bilinse. “Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır” diyen atalarımız haksız mı?
Başta Doğu olmak üzere millet şefkat bekliyor... Bütün insanlık şefkat bekliyor.
15.10.2008
E-Posta:
[email protected]
|