Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 06 Nisan 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Mustafa ÖZCAN

‘Harikiri yapsınlar, görüşelim’



Baykal bazen şaka gibi konuşuyor. Gerilimin yumuşatılması noktasında bazı aracı çevrelerin devreye girmesi üzerine Baykal şunları söyleyecektir: “Kendilerini gözden geçirirlerse, onlarla görüşürüz.” Gayet kendinden emin ve pişkin bir vaziyette AKP’nin geleceğini çok umutsuz bir vaka olarak görmemeli. Artık bir kere ok yaydan çıktı. Okun yeniden sadakına girmesi mümkün değil. Marifet testiyi kırmamakta. Testiyi kırdıktan sonra parçalarını yeniden toplamak ve bir araya getirmek kolay bir iş değil. Hiçbir zaman da eskisi gibi olmaz. Baykal da AKP’ye olmayacak mesajlar veriyor. Kendilerini gözden geçirmelerini istemesi, aslında onların harakiri yapmalarını istemekten farksız. Harakiri yaptıktan sonra görüşmek ise, beyhude ve anlamsız. Baykal burada da kendi zihniyetini ele veriyor. Önce infaz, sonra yargılama. Bununla birlikte, hatırdan çıkmaması gereken bir gerçek var: Zaten millet ebediyen CHP’yi muhalefete mahkum etmiştir. Belli mi olur, AKP’den sonra sıra kendisine de gelebilir. Bunlar tehlikeli oyunlar ve şakası yoktur. Yine de Baykal şaka olarak algılamaya devam etsin. Bu süreçte dikkat çeken bir takım hususlar var. AKP pek geri adım atmıyor. Kapatmayı kolay kolay içine sindirebilecek gibi durmuyor. Karşı hamleler yapmaya hazırlanıyor. Karşı taraf ise, çok kararlı . Hukuk zemini üzerinden cumhurbaşkanına dahi dâvâ açma pahasına hukuksuz bir işlem yapacak kadar kararlılar. Bu durumda, fail ile mef’ul tırmanma şeridinde ilerliyor. Ülke de onlarla birlikte. Peki sonuç nereye varır? Bazı aklı evvel AKP’liler bu süreç yine bizi büyütür diye züğürt tesellisinde bulunuyorlar. Hiç de öyle değil.

***

Pekalâ, büyüdüklerini farz edelim ve yeni bir parti daha kurdular ve daha büyük oyla geldiler. Sonuç? Kaldı ki, kurmayların bir kısmı yasaklandığında belki hareketin temposu ve ivmesi düşecektir. Bu kapatma dâvâsından iki taraf da son derece zararlı çıkacaktır. Ben buna öğütücü bir süreç diyorum. Bunun iki nedeni var. AKP ile sistem, kör ile kambur gibi… Bazıları kör ile kamburu ruh ile cesede benzetiyorlar. Ancak ikisi bir olduğunda hayat bulabiliyor. Aksi taktirde oksijenleri bitiyor. Aslında ikisinin yaşaması birbiriyle yardımlaşmasına bağlı. Aksi taktirde, zıtlaşma ikisini de bitirecektir. Ağaçtaki meyveyi almak için sırt sırta vermeleri gerekir. Bu bana çocukluğumda izlediğim, merhum Yıldıray Çınar’ın bir filmini de hatırlatıyor. Baktığımız zaman sistemin AKP’nin yerine koyacağı bir malzemesinin bulunmadığı görülüyor. AKP’nin de sistemin yerine ikame edebileceği bir düzeni veya arayışı yok? Bu durumda, AKP’nin sistemle kavgası işine yaramayacaktır. Bundan dolayı ne kadar büyürse büyüsün, daha geniş hedefleri olmadığından dolayı bu fasit daireden kurtulamayacaktır. Zira muvazaa ile önceden kendi hedeflerini sınırlandırmıştır. Bunun dışına taşması eşyanın tabiatına aykırı olur. Dolayısıyla, AKP’nin büyümesi, hedefsizliği ve bunun getirdiği vizyonsuzluğu nedeniyle hiçbir işe yaramayacaktır. Devrimbazların zannettiği gibi, AKP’nin karşı bir devrim yapması eşyanın tabiatına aykırıdır. Olsa olsa sistemi biraz yumuşatır ve kimyasını esnetir. Zaten kimyası zamanın ve dinamizmin inbisat kanunlarıyla birlikte bozuluyor. AKP bundan birincil, hatta ikincil derecede sorumlu değildir. Bu itibarla, kör ile çolak veya kamburun hikâyesinde olduğu gibi taraflardan birisi ötekini gözden çıkararak bindiği dalı kesmiş oluyor. Kör çolak için ‘bu benim tabiatımda ve karakterimde değil, onu sırtımdan atayım’ dediği an, nehrin ortasında kalakalmış demektir. Baykal’ın ‘harakiri yapsın, görüşelim’ teklifi bir nevi birlikte boğulmaya çağrıdır.

***

Bundan dolayı, ben bu kavgayı anlayamıyorum. Sahiden de AKP’nin Kemalizm ile bir alıp veremediği var mı? Bir tarafa bakacak olursanız yok diyor, diğer taraf ise takiyye yaptığını ileri sürüyor. AKP’nin kadro kavgası ve rejimin ideoloji kavgası üzerinden şekillenen güvensizlik, galiba bu sürece hayat veren ortaklığı sonlandıracak.

06.04.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (05.04.2008) - Konya ve Ali Ulvi Kurucu

  (04.04.2008) - Piton ile timsahın hikâyesi

  (03.04.2008) - ‘İslâm’ın kılıcı ve Beyaz Saray’ın fethi’

  (02.04.2008) - Fatih’in son rüyası

  (01.04.2008) - Adalet, barış ve komşuluk

  (31.03.2008) - Syran mihveri

  (30.03.2008) - Deliden al haberi...

  (29.03.2008) - Hıristiyanlığın zemini

  (26.03.2008) - Yeni gulat akımı ve takımı

  (25.03.2008) - Ankara mezhebi ve kriterleri

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri