Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 03 Nisan 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Görüş

Keşke Malezya gibi olsak

Malezya'da dinî hayat Endenozya'ya göre daha canlı. Malay hanımlarda tesettür oldukça yaygın. Malezya'da başörtüsü ile ilgili bir yasak yok. Aynı şekilde başı açıklık ile de ilgili bir yasak yok.

Avustralyalılar seyahat etmeyi pek cok sever ve her yıl mutlaka birkaç ülke gezerler. Çanakkale’ye gitmeyenimiz pek çoktur, ama onlar Çanakkale’yi, Gelibolu’yu bizden iyi bilirler. Biz de yaklaşık 35 yıldır Avustralya’da yaşadığımızdan bu gezme işi galiba bize de biraz sirayet etmiş olsa gerek. Seyahat edip, farklı ülke, insan ve kültürleri tanımak insanın ufkunu açıyor. Dünyaya daha farklı pencerelerden bakıp olayları ve yasadığımız dünyayı daha iyi taniyabiliyorsunuz. Mart ayında Malezya’yı ziyaret etme imkânımız oldu. Bu ülkeye hem ziyaret hem ticaret icin gittiğimizde tam seçim arefesiydi, ama halkta pek seçim heyecanı olduğu söylenemezdi. Her yerde iktidar partisinin posterleri flamaları, başbakan Abdullah Ahmet Bedevi’nin resimleri, sanki tek parti seçime katılıyor havası vardı. Seçimler Bedevinin önderlik ettiği koalisyon tarafından kazanılsa da epey kan kaybettiği gorülmekte.

Malezya’da ticaret adeta Çinli göçmenlerin elinde sayılır. Meselâ katıldığımız bir mobilya fuarında katılımcı firmaların çoğu Çin asıllılardan ibaretti. Malaylar daha fazla hizmet sektörlerine yoğunlaşmış.

Dinî yaşantı Endenozya’ya göre daha canlı. Malay hanımlarda tesettür oldukça yaygın. Malezya’da başörtüsü ile ilgili bir yasak yok. Aynı şekilde başı açıklık ile de ilgili bir yasak yok. Başı açık bayan polis ile başı kapalı bayan polis bir arada yanyana görev yapabiliyor. Kimse kimsenin giyim-kuşamına müdahale etmiyor. Bu mânâda keşke Türkiye Malezya kadar olabilse diye geçiyor insanın içinden.

Helâl gıdaya çok ehemmiyet veriyorlar adeta her yiyecek ve içecekte helâl mührünü görebiliyorsunuz. Şehrin alt yapısı, yolları çok iyi durumda.

GENEL BİLGİLER

Müslüman Malezya, Güneydoğu Asya’da yer alan bir ülkedir. Kuzeyde Tayland, güneyde Singapur ve Endonezya ile komşudur. Ayrıca batıdan Andaman Denizi, doğudan Güney Çin Denizi’ne kıyısı vardır. Ülke coğrafi yönden Batı Malezya ve Doğu Malezya olmak üzere 2 bölgeye ayrılır. Bu bölgelerde 14 sultanlık vardır. Akarsu bakımından oldukça zengindir. Malezya toprakları iki büyük kara parçasıyla bunların arasındaki Güney Çin Denizi içinde yer alan adalardan meydana gelir. İki büyük kara parçası Batı Malezya ve Doğu Malezya’dır. Batı Malezya bir yarımada şeklindedir ve ince bir kara bağlantısıyla Tayland’a bağlıdır. Doğu Malezya, büyük bir kısmı Endonezya hakimiyetinde olan Borneo adasının içindedir. Malezya topraklarının yüzde 30’u tarım alanı, yüzde 61’i ormandır.

ETNİK YAPI

2006 sayımlarına göre Malezya’nın nüfusu 26,640,000’dir. Malezya’da yıllık nüfus artış hızı yüzde 2.4’dür. Halkın yüzde 50.4’si Malay, yüzde 23.7’ü Çinli, yüzde 11’i yerli, yüzde 7.1’i Hintli ve yüzde 7.8’i diğer etnik gruplardandır.

BUMİPUTRA’LAR

Malezya’da birinci sınıf vatandaş anlamına gelen Bumiputra’lar vergi ödemez, üniversiteye sınavsız girer. Ülkede yaşayan azınlık Bumiputra olamaz. Bumiputra’lar sadece Malay’lar arasından çıkar.

DİN

Malezya sahip olduğu etnik gruplar ve kültürler kadar din bakımından da homojen bir ülke değildir. Malezya’da halkın yarıdan fazlası Müslüman olmakla birlikte ikinci büyük din Budizm’dir. 2000 yılında yapılan sayıma göre;

İslâm: 60.4%,

Budizm: 19.2%,

Hıristiyanlık: 9.1%,

Hinduizm: 6.3%,

Konfüçyüsçülük/Taoizm/Çin dinleri: 2.6%,

Diğer (Sihizm, Şamanizm, Bahailik, Animizm vb.):2.4%’dür.

İKLİM

Malezya’nın iklimi tropikal iklimdir. Muson rüzgarlarının etkisiyle de özellikle Ocak ve Mayıs ayları arasındaki sürekli yağışlar, ülkenin nem miktarının yüzde 80 civarına kadar yükselmesine sebep olur. Yıllık yağış ortalaması bölgelere göre büyük farklılık gösterir. Başlıca özellikleri sıcaklık, rutubet ve nem olan iklimi sebebiyle, ülkenin yüzde 70’ini kaplayan tropikal ormanları vardır. Ormanlardaki mevcut 15 bin tür bitkinin 6 bin türünü çeşitli ağaç cinsleri meydana getirir. Bu ağaçlardan bazıları 45 metre yüksekliğe kadar büyüyebilir. Bambu gibi kerestesi makbul ağaçlar ve kauçuk ağaçları ve 800’ü aşkın tür orkide yetişir.

EKONOMİ

Malezya Güneydoğu Asya ülkeleri içerisinde yıllık kalkınma oranı en fazla olan ülkelerden biridir. Malezya, ekonomik açıdan kendi kendine yetmektedir. Enflasyonu düşük, güçlü bir sermaye yatırımına sâhip ekonomisi, sürekli gelişme içerisindedir. İşşizlik oranı yüzde 7 civarındadır. Ülkenin önemli bir geçim kaynağı kauçuktur. Önceleri sadece kauçuk ve kalaya bağlı kalan ekonomisi, 1980 yılından sonra daha başka alanlara da sarkmıştır. En önemli ürünleri kauçuk, hindistancevizi, pirinç, muz, patates, ananas, hurma, mısır, çay ve tütündür. Orman ürünleri bakımından oldukça zengin olup, özellikle kerestesi çok makbuldür.

EĞİTİM

Malezya’da eğitim federal hükümetin Eğitim Bakanlığı tarafından yönetilir. Malezya’daki yabancı öğrencilerin çoğunluğunu Arap ülkelerinden ve İran’dan gelen talebeler oluşturur.

YÖNETİM

Malezya krallıkla yönetilen ve çok partili demokratik sisteme dayalı bir konfederasyondur. Konfederasyonu oluşturan federal eyaletler de krallıkla yönetiliyor. Batı Malezya’da bulunan eyaletlerin krallarından biri dört yıllığına genel kral, seçiliyor. İki meclisli bir parlamenter sistem uygulanmakta. Bu meclislerin üyeleri serbest genel seçimlerle belirleniyor.

FATİH YARGI / MELBOURNE

03.04.2008


“Gerçekten” rahatsızlık duyanlar kim/ler?

Neredeyse iki asırdır benzer sorunlarla uğraşıyor ve çözmeye çalışıyoruz. Tartışılma nedenleri çok farklı olan, fes, ceket, pantolon, kravat, smokin, serpuş, şapka… ve nihayet İslâmın-Kur’an’ın bir emri olan başörtüsü… Hiç şüphesiz ki hareket noktaları ve muharrikleri birbirinden oldukça farklı iki husus… (Fakat bu çalışmanın çerçevesi bu değil!) Biz bu tür sun’i sorunlarla kasdî olarak meşgul ediliyor ve bilerek “uğraştırılıyoruz.” Zaman ve mesaimizi çok daha önem arz eden konu ve gündemlere hasretmek lâzım iken, gönül ve amaç birliğimizi temelinden sarsacak ve yeni kamplaşmalara yol açacak benzeri sorunlarla uğraşarak bir sürü fırsatları geri tepiyoruz. Hiç şüphesiz ki “Birbiriyle boğuşanlar, müspet hareket edemez” ve ortaya bir eser koyamazlar. Bu ülke insanı birbiriyle boğuşur ve yapay gündemlerle meşgul olurken, yapılması gereken aslî görevleri ve ehemmiyetli işleri bir kenara koyarken, bu arada birileri “malı” götürüyor… Fakat her şeye rağmen bugün, dünden daha iyi durumdayız. Zira daha çok aklediyoruz. Gerçek sorunlarımızın farkındayız ve “dünya”yı çok daha iyi tahlil edebiliyoruz. Artık, birileri oradan üflüyor ve biz de burada oynuyor değiliz. Evet, çok daha iyi durumdayız. Bizi âdeta birbirimize kenetleyen bağların ne derece güçlü olduğunu her geçen gün daha iyi görüyor, Anadolu üzerinde, yüce milletimiz üzerinde oynanmak istenen oyunları bir bir çözüyor ve artık eskisi gibi “dolduruşa” gelmiyoruz.

***

Anadolu kapılarının açılmasından ve bu toprakların İslâma teslim olmasından rahatsız olan… İkide bir “laiklik elden gidiyor” feryadını basan… Bu ülke insanının huzurundan, devlet-millet yakınlaşması ve kaynaşmasından gayr-ı memnun… Gerçek kimliklerini/hüviyetlerini gizleyen… Her zaman ve her yerde bu aşağılık kompleksini bütün zerrelerince/ hücrelerince yaşayan ve bundan da büyük ızdırap duyan bir kısım oluşumlar, intikamlarını bu ülkede Kürt-Türk, Alevi-Sünni, laik-dindar, vb. kamplaşmaları tetikleyerek almaya çalışmaktadırlar. Bunlar, siyasette, bilim- hukuk-bürokrasi ve medya alanında boy gösterebilirler. Kısacası hayatın her alanında bulunabilir ve bulunmaktadırlar… Bu onların en tabiî vatandaşlık haklarıdır. Fakat bir İslâm ülkesinde, hususan, bin senedir İslâma bayraktarlık yapan bir milletin evlatlarının kurduğu Türkiye Cumhuriyetinde herkes çok dikkatli hareket etmek ve bu milletin inancına, maddi-manevî değerlerine saygılı olmak mecburiyetindedir.

***

Kendilerince haklı birtakım tereddüt ve şüpheleri bulunan endişe sahiplerini, bilgi eksikliğinden dolayı meseleyi farklı değerlendirenleri tenzih ederek açık ve net olarak ifade ediyorum ki: Bu ülkedeki bütün fitne, kargaşa, kavga, kan ve gözyaşının ve sun’i ve yersiz tartışmaların neredeyse hemen tamamının altında bu “gizli ve çifte kimlikli”lerin, kökü dışarıda bir kısım locaların parmakları, oyunları ve hesapları yatmaktadır. Bir türlü olduğu gibi görünemeyen, kimliğini, inancını açıkça ifade edemeyen, ettiği takdirde bütün hesaplarının altüst olacağının farkında olan bu karanlık ruhlar, bir şeyi daha çok iyi biliyor ve gerçeği-geleceği görüyorlar: Anadolu insanı, bu kahraman millet, kendine ve özüne dönüyor. Ülkesine, kaderine ve maddî-mânevî değerlerine sahip çıkıyor. Endişeleri-tasaları bundan ötürü… Yüzyıllar boyu takip ettikleri plan ve projeleri deşifre olmuş durumda… Sıkıntıları bundan dolayı…

Fakat ne yaparsa yapsınlar… Bundan böyle, öyle kolay kolay vahdetimizi bozamayacak, kardeşi kardeşe kırdıramayacak, ülkemdeki huzur ve barış ortamına asla zarar veremeyecekler.

İfade ettiğimiz gibi, kendilerince haklı sebeplerden dolayı bir kısım endişe taşıyan ve tereddütleri olanlara da bir çift sözümüz var: Eğer “böylesi bir özgürlüğü, bir kısım gruplar ve değişik oluşumlar istismar ediyor” diyorsanız, hodri meydan… Sivil toplum kuruluşları, aydınlar, akademisyenler, yazarlar olarak bir-iki siyasi partiye bırakmadan bu kangren haline gelmiş sorunu siz çözün… Yapılması düşünülen değişikliğe dair önerilerinizi sunun, kamuoyuyla paylaşın. Öyle “dinsel simge” “laiklik” vs. kalıplaşmış ifadelerle oyala/n/mayın. Zira siz böyle dedikçe çelişkilerden kurtulamaz, bunu millete ve kimseye anlatamaz, kendiniz başta olmak üzere kimseyi inandıramazsınız. Şöyle bir düşünün: Asırlık kavgamız olan Ermenistan’da,—tabirimi hoş görün—komünist kalıntısı Rusya’da, sömürgeci İngiltere’de, kapitalist Amerika’da, başörtüsüyle okuyan ve çalışan bir Müslüman kız ve hanıma, kendi ülkesinde, üniversite ve diğer “kamusal alan(!)” kapılarını kapatarak, onu insan yerine dahi koymayan icraatları nasıl ve hangi yüzle savunabilir ve diretebilirsiniz? Engelleme çabaları hiçbir işe yaramayacak. Daha fazla demokrasi, insanca ve insana layık bir şekilde yaşama ve yaşatma istek ve düşüncesi galebe çalacak… Bu ülkenin gerçek ve demokrat aydınları, haysiyetli bilim adamları artık her şeyin farkındadırlar. Yaşasın Hürriyet!

SAMİ SEYDİOĞULLARI

03.04.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

 Son Dakika Haberleri