Metin Bey:
*“Dinde kin gütmenin yeri nedir?”
Söz Peygamber Efendimizin (asm):
* “Zandan sakının. Çünkü zan, insanın içinden geçen en yalan şeydir. İnsanların gizli yönlerini araştırmayın, ayıplarını öğrenmeye çalışmayın, birbirinize karşı üstünlük yarışına girmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize karşı kin beslemeyin, birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah’ın kulları kardeş olunuz.”1
* “Bir kimse Allah’ın belirlediği cezalardan birinin uygulanmaması için aracı olursa, bundan vazgeçinceye kadar Allah’ın gazabına hedef olmaya devam eder. Bir kimse, hakkında bilgisi olmadığı bir dâvâda bir Müslüman kardeşine aşırı kin duyarsa, o kişinin hakkı konusunda Allah ile çekişmiş olur, Allah’ın gazabına maruz kalmak için aşırı bir cür’etkârlık göstermiş olur ve kıyamet gününe kadar sürekli Allah’ın lânetine uğrar. Bir kişi dünyada iken kötülemek gayesiyle bir Müslüman kardeşi hakkında bir iftirayı yayarsa, Kıyamet Günü bu suçun cezasını çekinceye kadar ateşte asılı tutmak Allah’ın üzerine bir hak olur.”2
* “Şu sekiz sınıf insan Kıyamet Günü yaratıklar içinde Allah’ın en çok buğz ettiği kimselerdir: 1- Yalancılar, 2- Kibirliler, 3- Müslüman kardeşine karşı göğsünde kin tutanlar, 4- Onlarla karşılaştıklarında, içlerinde sakladıklarının tersi bir tavır takınanlar, 5- Allah ve Resûlüne (asm) itaate çağırıldıklarında ağırdan alıp, şeytan ve emirlerine davet edildiklerinde ise hızla koşanlar, 6- Hiçbir şekilde hakları olmadığı halde en ufak bir dünyalık dahi gözlerine çarpar çarpmaz yemin ederek ona sahiplenenler, 7- Söz götürüp getirenler ve dostların arasını ayıranlar, 8- Suçsuz kimselerin ayağını kaydırmak isteyenler. İşte Aziz, Celil ve Rahman olan Allah, bunların yaptıklarını çok çirkin karşılıyor.”3
***
İzmir’den okuyucumuz:
*“Kayıp bir eşyâ bulduğumuzda neler yapmalıyız? Kayıp eşya kullanılır mı? Kullanılırsa şartları nelerdir?”
Buluntu mallara, yani yolda veya umûmî bir yerde bulunan ve sahibi bilinmeyen mallara İslâm hukukunda “lukâta” denir.
Lukâtâyı almanın hükmü ikidir:
1- Eğer lukâtânın kaybolacağı, telef olacağı, zayi olacağı, çalınacağı ve sair olumsuzluklarla mal sahibine ulaşmayacağı anlaşılırsa, mal sahibine ulaştırmak amacıyla el koymak farzdır.
2- Eğer lukâtâ zayi olma, çalınma ve telef olma korkusu duyulmayan ve mal sahibine ulaşacağı bilinen emin bir yerde bulunuyorsa onu oradan almak farz değildir.
Kayıp bir mal bulunduğunda, imkânlar ölçüsünde elde bulunan bütün duyuru araçları kullanılarak ilân edilir. İlân edilirken malın cinsi, miktarı, modeli, markası, tipi… vs. mal sahibini keşfetmeye yarayan özellikleri açıklanmaz. Böylece malın, mal sahibi olmayan birisi tarafından alınmasına da engel olunmuş olur.
Sosyal iletişim araçlarıyla yeterli derece ilân edildikten sonra buluntu malın sahibi ortaya çıkmamışsa, bulan kimse serbesttir: Dilerse onu bir süre daha elinde tutar, dilerse bir fakire geçici sadaka olarak verir. Dilerse ve kendisi de fakir ve muhtaç durumdaysa bu malı kendisi kullanır. Şayet bir süre sonra mal sahibi ortaya çıkarsa, mal tekrar mal sahibine iade edilir veya bedeli ödenir.
Sahibinin lukâtâyı aramayacağını bilen kişi bundan faydalanabilir. Meselâ devşirilmiş bahçeden arta kalan veya yere dökülen meyveden sahibinin yararlanmayacağı kesin olarak biliniyorsa, toplanıp kullanılabilir.
Fakat sahibinin bunu kullanmayacağı bilinmiyorsa, bu mal kullanılamaz; mal sahibi haberdar edilir. Mal sahibi bilinmiyorsa ilân edilir.4
Duâ
Allah'ım! Bizi Kendine kul eyle! Kalbimizi yüce Zâtına âit marifetle doldur! Kalbimize şeytana âit vesvese, evham, kötü duygular, kin ve nefret verme! Kalbimize rızân ile çerçevelenmiş şekilde sevgi, şefkat, insaf ve merhamet ver! Bizi sevgisiz kılma! Bizi şefkatsiz kılma! Bizi insafsız kılma! Bizi merhametsiz kılma! Bizi acımasız kılma! Bizi adâletsiz kılma! Bizi zâlim kılma! Bizi fesatçı kılma! Bizi münkir kılma! Bizi kul hakkıyla huzuruna aldığın kullarından eyleme! Bizi bağışladığın kullarından eyle! Müslümanlarla helâlleşme fırsatı vermeden canımızı alma! Müslümanlarla ve akrabalarımızla helâlleşmemizi nasip kıl ve kolaylaştır!
Dipnotlar:
1- Câmi’üs-Sağîr,2/1576
2- Câmi’üs-Sağîr, 2/1612
3- Câmi’üs-Sağîr, 3/1905
4- Fetâvâ-yı Hindiye, 4/377
30.03.2008
E-Posta:
[email protected]
|