“Muasır medeniyet seviyesi” yolundaki yürüyüşümüz, ‘çete’ler tarafından engelleniyor. “Bu iddianın delili var mı?” diye soranlar olabilir. Bu soruya karşılık, “Rüşvetin belgesi olur mu?” şeklinde tarihe geçen meşhur cevabı hatırlatırız. Zaten ‘çete’lerin amacı, belge, bilgi ve delilsiz iş yapmak değil mi?
Bir dönem Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı da yapan Bülent Orakoğlu’nun ‘çete’lerle ilgili beyanlarını duyunca, Türkiye’nin işinin kolay olmadığını anlıyorsunuz. Anlatılanların ‘yarısı’nın doğru olduğu kabul edilse bile, Türkiye’yi ‘idare edenler’in bu iddiaları ciddiye alması ve ‘gereğini’ yapması şart olmuş olur.
Ortada ‘bir’ kişinin değil, neredeyse ‘bin’ kişinin dile getirdiği iddialar var: Malûm, geçmiş yıllarda bütün NATO ülkelerinde faaliyet gösteren ve “Gladio” denilen bir ‘çete’ yapılanmasından bahsediliyor. Başta İtalya olmak üzere, diğer NATO ülkelerinde faaliyet gösteren bu ‘çete’ deşifre edilmiş ve bir anlamda tasfiye edilmiş. Bu tasfiyeden kurtulan iki ülkeden bahsediliyor. Biri ülkemiz, diğeri de Almanya.
Tabiî ki Türkiye’nin bu noktadaki konumu çok farklı. “Gladio” gibi oluşumlar, dünyada aydınlatılırken, aynı ‘çete’nin Türkiye ayağı nedense karanlıkta kalmaya devam etmiş. Bunun böyle olmadığını söyleyen herhangi bir ‘yetkili’ bu güne kadar çıkmadı.
Aynı şekilde, uzun yıllar dünyanın gündemini meşgul eden “Locket skandalı”nın da Türkiye ayağı karanlıkta kalmış. Bu ‘çete’nin de diğer ülkelerdeki ayakları çökertilmiş ve sorumlular az ya da çok cezalarını çekmiş. İş Türkiye’ye gelince nedense ‘çete’ler bilinmez oluyor.
Yine hepimiz, Türkiye’yi ‘idare edenler’in ağzından “JİTEM” diye bir kuruluşun olmadığı sözlerini duymuştuk. Ancak, olmayan bu kuruma mensup kişilerin iş yaptığına, sahte ya da gerçek ‘kimlik’ler aldığına da kamuoyu şahit oldu. Geçmişte, “olmayan bu kurum”a mensup kişilerin ‘öldürüldüğü’yle ilgili haberler de okumuştuk.
“İhanet Çemberi/ PKK’yı Yöneten Türkler” adlı bir kitap yayınlayan Bülent Orakoğlu, bir röportajında şöyle demiş: “CIA’nın 20 yıl önce hazırladığı ve geçenlerde gizliliği kaldırılıp kamuoyu ile paylaşılan ‘Irak, Türkiye, İran: Kürt Ayaklanmaları’ raporunun PKK’nın kuruluş ve gelişimini içeren üç sayfalık bölümü neden karartılmıştı?” (Yeni Aktüel, 7-13 Şubat 2008) Bu iddia doğru ise, araştırılması ve gerçeklerin ortaya konulması gerekmez mi? Acaba, ‘karartılan’ o üç sayfalık belgede neler yazıyor?
Orakoğlu’nun dile getirdiği başka iddiâlar da var: Buna göre, 12 Eylül İhtilâli Öcalan’a ‘gizli güçler’ tarafından haber verildi ve Suriye’ye geçmesi temin edildi. Öcalan’ı Suriye’ye geçiren ‘gizli güç’ler, Suriye’deki kamp yerlerini dahi ayarlamışlar! Başka bir iddia daha: 1991’den sonra PKK’yı Kuzey Irak’ta ABD’nin özel kuvveti olan ‘Delta Force’ eğitmiş!
Yıllar önce yapılan bazı ‘operasyon’larla Türkiye’nin ‘bağırsakları temizleniyor’ denilmişti. Temizlik işinin uzun süreceği söylenebilir. Çünkü ‘iz’ler birbirine karışmış. Allah sonumuzu hayreylesin...
13.02.2008
E-Posta:
[email protected]
|