Tartışmalı bir seçim sürecinden sonra TBMM, 11. Cumhurbaşkanını seçti. Dış İşleri Bakanı Abdullah Gül, partisine mensup milletvekillerinin oylarıyla cumhurbaşkanı oldu, tebrik ederiz.
Türkiye, çoğu zaman cumhurbaşkanlarını ‘ağız tadıyla’ seçemedi. Genellikle tartışmalı geçen cumhurbaşkanlığı seçim süreçlerinde bazen Meclis’in üzerinden ‘uçaklar’ uçurulmuş, bazen de aday olanlar tehditle adaylıktan vazgeçirilip ‘yurt dışına’ çıkmaya mecbur bırakılmıştır.
11. Cumhurbaşkanı seçimi de sancılı oldu. Türkiye’de şimdiye kadar yaşanmayanlar yaşandı ve anayasa maddeleri keyfi yorumlandı. Cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşanan tıkanma ve tartışmalar ‘genel seçim’i doğurdu ve oluşan Meclis, AKP’nin adayı Gül’ü 11. Cumhurbaşkanı olarak Çankaya’ya taşıdı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün TBMM’deki konuşmasında vurguladığı noktalar, Türkiye’nin ihtiyacı olan ve yıllardan beri gerçekleşmesi arzulanan konulardır. Cumhurbaşkanlığı makamının kapılarının, ‘herkese açık olacağı’ noktasındaki hatırlatma; gerçekleşmesi durumunda Türkiye’yi rahatlatacaktır. Gül’ün konuşmasında ifade ettiği diğer konular, gerçekleşmesi halinde vatandaşı memnun edecek ifadelerdir. Gül, özetle şunları söylemiştir:
* Hiçbir ayrım yapmaksızın bütün vatandaşlarımızı kucaklayacağım.
* Şiddeti beslemeyen her türlü fikrin serbestçe ve korkusuzca ifade edilebildiği bir açık toplum olma hedefinden asla sapmamalıyız.
* Bir tek vatandaşının dahi, din, dil ve etnik özellikleri yüzünden ya da ekonomik durumu nedeniyle kendisine karşı ayrımcılık yapıldığını, horlandığını hissettiği bir ülke, çağdaş bir ülke olma vasfı taşıdığını iddia edemez.
* Asıl olan vatandaşın, doğuşuyla kazandığı temel haklarıdır.
* Eğitimde, ekonomide, kamu görevlerinde, devlet imkânlarından yararlanmada, hemen her alanda, fırsat eşitliğinin bütün vatandaşlara sağlanması elzemdir.
* Avrupa Birliği yolunda kararlı bir biçimde ve kendi irademizle yürümeye devam etmeliyiz.
* Demokrasinin, temel hak ve özgürlüklerin üzerine titreyeceğim.
* Kimsenin kimseyi ezmediği, keyfîliğin hüküm sürmediği, hak kullanımı açısından zayıfla güçlü arasında hiçbir fark bulunmayan, vatandaşın haklarının korunup kollandığı, içeride güçlü, dışarıda saygın bir Türkiye ideâli için var gücümle çalışacağım.
Türkiye’nin elbette başka pek çok önemli problemi ve derdi de vardır. Ancak, ‘teşekkür konuşması’nda dile getirilen ve bir anlamda millete vaad edilen konular hayata geçirilebilirse, millet kazanır. Ama benzerlerinde olduğu gibi bu vaad ve sözler, kürsülerde kalmaya devam ederse yazık olur.
30.08.2007
E-Posta:
[email protected]
|