Geçen Pazar günü Sabah gazetesi manşetinde “Microsoft’un Türk ordusu” başlığı ile, dünyanın bir numaralı bilgisayar firmasında çalışan Türk elemanların topluca poz verdiği büyük bir fotoğraf kullanmıştı. Ve bu fotoğrafta dikkat çeken çok ilginç görüntülerden biri de, başörtülü bir genç kıza aitti.
Fotoğraftaki bu önemli ayrıntıyı büyüterek rahatlıkla ikinci bir manşet daha çıkarmak mümkündü: “Microsoft’ta bir başörtülü...”
Aslında günümüz Türkiye’sinin böyle bir manşete ve bu manşetin içini dolduracak detaylı bilgilere çok daha fazla ihtiyacı var.
O fotoğraf karesinin bir ucunda gözüken başörtülü bilgisayarcı kim? Amerika’ya neden ve nasıl gitti? Nerelerde okudu veya okuyamadı? O da YÖKzedelerden biri mi?
Bu ve benzeri birçok sualin cevabını verecek geniş ve kapsamlı bir haber, herhalde çok alâka görür ve büyük yankı uyandırır.
Normalde konusu ilginç bir fotoğrafın sıradan bir unsuru gibi bakılabilecek olan bu görüntü, yasakçı kafa için çok şey anlatıyor.
Bu görüntüden çıkan en önemli mesaj, bilgisayar teknolojisinin devi olan bir firmanın, her ülkenin genç kuşaklarından özen ve dikkatle seçtiği yetenekleri belirlerken başörtülü olup olmadıklarına bakmadığı, bunu kesinlikle bir sorun olarak görmediği.
Microsoft’taki başörtülü hanım eğer Türkiye’de kalsaydı, bilgisayar alanında uzmanlaşmak şöyle dursun, üniversitenin kapısına bile yaklaştırılmayacaktı.
Kimbilir, belki de Microsoft’taki yükselişini bu yasağa borçlu!
Adını dahi bilmediğimiz bu başörtülü bilgisayarcı bir şekilde Amerika’ya gidip yeteneklerini bu alanda geliştirme imkânı bulmuş.
Oysa Türkiye’de böyle bir imkân bulamadığı ve yasak engelini de aşamadığı için âtıl halde duran daha nice kabiliyetler var!
İşte yıllardır millete rahat yüzü göstermeyen yasakçı kafanın, buna ilâveten Türkiye’ye neler kaybettirdiği, meseleye bu yönüyle bakınca çok daha iyi anlaşılabiliyor.
Bu iflâh olmaz kafa, genç yetenekleri engelleyerek ülkenin geleceğini de karartıyor.
Ve bunu “ilericilik, çağdaşlık, muasır medeniyete ulaşma” nutukları atarak, çağdaşlık adı altında gericiliğin ve yobazlığın dikâlâsını ortaya koyarak yapıyor. Hem de milletin ve dünyanın gözünün içine baka baka.
Ne diyelim; tekrar tekrar yazıklar olsun!
***
Bu satırlar, 15.11.03’te bu köşede çıkan yazımızdan. Aradan dört yıla yakın bir süre geçti. Ve 4.8.07 tarihli Akşam’da, yazıda bahsi geçen başörtülü ile yapılmış bir röportaj çıktı. Işın Kaygusuz’un hazırladığı “Microsoft’un Türk dâhileri” dizisinin kendisiyle ilgili bölümünden öğreniyoruz ki, bu uzmanın ismi Nazan Kurt.
Hacettepe Bilgisayar son sınıfta okurken hazırladığı web sayfası üzerine MS’tan teklif aldığını, beş buçuk yıldır orada olduğunu anlatan Kurt, oradaki iş ortamını “herkesin birbirine saygı duyduğu, farklı inanç mensuplarının ihtiyaçlarının özenle karşılandığı, olumsuz ayrımcılığın atılma sebebi sayıldığı” bir ortam olarak niteliyor. Yasağın ve “Köşkte başörtüsü” tartışmasının bunalttığı bir ülke için ne kadar anlamlı.
26.08.2007
E-Posta:
[email protected]
|