Yaşadığımız hayatın seyri, düzgün bir hat üzerinde gitmiyor.
İnişleri, çıkışları, virajları var hayat çizgisinin.
Bazan genişler, rahatlar bu hatt–ı hayat, bazan da incelir, kısalır, hatta kesintiye, çöküntüye uğradığı zamanlar olur. Yani, devamlı sûrette bir değişkenlik arz eder.
Bu sebeple ye'se, karamsarlığa düşmeye hiç hacet yok. Aksine, daima ümitvar olmalı, hatta "şevk–i mutlak" içinde yaşamalı. Bunun dışında herhangi bir çıkış, bir ilerleme yolu yoktur.
Şevkini kaybeden bir "yarı mevta", ümidini kaybeden ise bir meyyitten farksız olur.
* * *
Hayat deyince, önce şahsî hayatımız söz konusu olur. Ardından aile hayatı gelir, ondan sonra da sosyal ve siyasî hayat tabakaları gelir.
Değişim ve çalkantılar, bütün hayat tabakaları için de aynen geçerlidir. Temel kaide değişmiyor. Hayat ve bütün kâinat değişme ve gelişme (tebeddülât ve tağayyürât) kànun–u İlâhisine tâbidir.
Bazan kendi küçük dünyamız, yahut his âlemimiz değişince, zannederiz ki, hayatın ve kànunların seyri de değişecek veya değişmesi gerekir.
Oysa, hususî âlemimizin değişmesiyle, genel gidişat ve temel düstûrlar değişmiyor. Her şey, bir hikmetle ve bir dest–i inayet perdesi altında dönüyor, oluyor, bitiyor...
* * *
İçinde bulunduğumuz zaman dilimi içinde, bilhassa ülkemizin siyaset âleminde önemli derecede bir çalkantı, bir hareketlenme vaziyeti yaşandı.
Bu yeni süreç, devam ediyor. Henüz tamamlanmış, hitama ermiş değil.
Bundan çıkarılacak dersler için, acele etmeye hiç, ama hiç gerek yok... Sürecin netleşmesini, iyice şekillenmesini beklemekte fayda var.
Bizler de, bir yönüyle bu bekleme sürecinin içinde bulunuyoruz.
Gelişmeleri daha net, daha doğru ve daha istifadeye medar bir şekilde okumak ve yorumlayabilmek için, sabır kuvvetine dayanmak ve sükûnet, itidal içinde beklemek gerekir.
* * *
Esasında olup bitenlerin bir kısmını (açığa çıkan, zahirde görünen kısmını) insanlarımız görüyor ve mânâsını anlamaya, yorumlamaya çalışıyor.
Hadiselerin perde gerisinin anlaşılması için ise, ilâve bir gayret, ciddiyet ve tahkik vaziyetini gerektiriyor.
İnsanlarımızın yüzde sekseni tahkik ehli olmadığından, hakikate nüfuz edemiyor; iradesini ortaya koyarken de bazan ciddî tereddütler yaşıyor. (Bunda, dehşetli propagandalarla, cemiyeti ecnebi taktiklerle hipnotize etme gayretlerinin tesiri büyüktür.)
* * *
Tıpkı fertlerin olduğu gibi, cemiyet(ler) in de bir "basiret gözü" vardır.
Bu göze bazan perde çekilir, bazan da bu göz şaşırtılmaya, yanıltılmaya çalışılır. (Meddahların işâasına dikkat!)
Maazallah, bu durum, iman ve İslâm kalesini tehlikeye atacak derecede vahim neticeler doğurabilir.
Nihayet derecede dikkat ve teyakkuz içinde olmak gerekir. Cemiyetin basiret gözünü açtırmak, önündeki engelleri kaldırmaya çalışmak, pek mühim bir hizmet olsa gerektir.
Bu hizmeti yapacak olanlar, hiç şüphesiz—sayıları az olmakla beraber—hâlis Kur'ân tilmizleri, sâdık Kur'ân şâkirdleridir.
GÜNÜN TARİHİ 14 Ağustos 1947
Pakistan'ın bağımsızlığı
İngiltere'nin sömürgesi durumundaki Hindistan'dan ayrılan Pakistan, istiklâliyetini (bağımsızlığını) ilân etti.
Birçok İslâm ülkesi gibi, geniş nüfusunun önemli bir bölümü Müslüman olan Hindistan da İngilizlerin sömürgesi olan bir ülke durumundaydı.
Tarihte Hindular tarafından sürekli horlanan ve İngiliz sömürgesi yıllarında ikinci sınıf vatandaş muamelesi gören, bu ülkedeki Müslüman topluluk, bölgede İngiliz hakimiyetinin zayıflamaya başladığı İkinci Dünya Savaşı sonrasında ayrılmaya ve bağımsız bir devlet olmaya karar verdi.
Büyük lider Muhammed Ali Cinnah'ın üstün gayretlerinin de etkisiyle 14 Ağustos 1947'de Hindistan'dan ayrılan bağımsız Pakistan devletinin kuruluşu ilân edildi. Devlet başkanlığına da, beklenildiği gibi Cinnah getirildi.
İlk dönemde Bangladeş de "Doğu Pakistan" ismiyle bu devlete bağlıydı. Ancak 1971'de Pakistan'dan ayrıldı.
* * *
Pakistan İslâm Cumhuriyeti, nüfusu itibariyle İslâm ülkelerinin en büyüklerinden biridir. Bugün itibariyle tahminen 170 milyona ulaşan nüfusuyla, dünya genelinde bile 8. sırada gelir.
Bu ülkenin resmî adı "Pakistan İslâm Cumhuriyeti"dir. Başşehri, İslâmabad; ayrıca Pencap, Sind, Kuzeybatı Cephesi ve Belucistan ismiyle bilinen 4 eyaleti vardır.
Dost ve kardeş Pakistan'ın önemli bazı şehirleri de şunlardır: Karaçi (yaklaşık 10 milyon), Lahor (yaklaşık 5 milyon), Ravalpindi, Haydarabad, Multan ve Peşaver.
14.08.2007
E-Posta:
[email protected]
|