Bir türlü normal seyrini takip edemeyen ülkemiz, demokrasi aracının tekerine konulan taşların sandıkta ciddî biçimde temizlenmesinden sonra yoluna devam etmeye çalışıyor… “Halk”la inatlaşmayı siyasî gelenek olarak sürdüren “halk” temsilcilerinin yine “öcü var” siyaseti yapma çabaları arasında, engellerden biri geçildi. TBMM başkanını seçti… Sırada Cumhurbaşkanlığı ve yeni hükümetin kurulması var…
Cumhurbaşkanlığı seçimi yine orasından burasından çekiştiriliyor… Siyasî yazarlar o konuda söyleyeceklerini söylüyor elbet. Ankara’da gizli-açık görüşmelerde de adeta satranç hamleleri anbean birbirini takip ediyor…
Benim derdim hükümetin kurulmasıyla…
Elbette hükümet içinde de kültür bakanlığıyla…
Mevcut Kültür ve Turizm Bakanımızın; mesaî esnasında alamadığı övgüleri, giderayak alması elbette sevindirici… Ama… Görevi boyunca medyamızda uykulu görüntülerine yer verildiği kadar, sayın bakanın neler yaptıklarına da yer verilseydi daha güzel olurdu…Yine de sayın Atilla Koç’un bakanlık dönemi birçok önemli adımın atıldığı bir devre olarak anılacak… Kendisine en muhalif olanlar bile bugün, “İyi bir dönem” geçirdiklerini itiraf ediyorlarsa… Sayın Koç görevini yapmış demektir… O halde; kültür ve san'at dünyamız adına teşekkürü hak etmiştir sayın bakan…
Yeni kabinenin kurulmasına biraz zaman var gibi geliyor bana… Önce Çankaya sahibini bulmalı ve yeni kabineyi yeni Cumhurbaşkanımız tasdiklemeli!
İşte burada yeni bakanın kim olacağı üzerinden söylemek istediklerim var…
Elbette iktidar partisi içinde Kültür Bakanlığı görevini lâyıkıyla yapabilecek çapta birkaç isim var. O isimlerden birini Kültür Bakanlığı görevine getirmek de sayın başbakanın tercihi…
Bu durumda, Kültür Bakanı’nın “kim?” olacağından çok “nasıl biri?” olacağına bakmak lâzım…
Yeni Kültür Bakanımız “kültür ve san'at”ın bir bütün olduğunu asla unutmamalı…
Sadece yayın dünyasına, sadece sinemaya, sadece tiyatroya, sadece müziğe veya tiyatroya değil… Bütün kültür ve san'at dünyasına aynı önemi veren biri olmalı yeni Kültür Bakanımız…
Elbette “özel dost” gruplarının mahkûmu olabilecek biri de asla o koltuğa oturmamalı!
Daha önceki dönemlerden edindiği tecrübeyi mevcut hükümet dönemindeki müsteşarlık göreviyle süsleyen sayın Mustafa İsen’den yararlanmayı da sürdürmeli yeni bakan…
Ve tabiî biriken, farklı sebeplerle çözülemeyen kimi sorunlar da artık bu dönemde çözülmeli…
En başta kültür san'at üreticilerinin telif hakları Avrupaî bir düzenlemeyle güvence altına alınmalı… Yarım yamalak düzenlemeler bir an önce terk edilmeli…
Kültür-san'at dünyasının nefes alabildiği organların dergiler olduğu cümlenin malûmu… Ama dergilerin önünde birçok “yasal!” engeller bulunduğu da! Bu alanda “yasal” görünümlü ve “tekelci” bir yapılanmaya sebep olan düzenlemeler gözden geçirilmeli ve bir an önce iyileştirmeye gidilmeli… Aksi takdirde holdinglerin ve özel lobilerin cilâladığı yazarlar dışında genç yazar yetişmesini şansa bırakmış oluruz ki… Kültür san'at dünyamıza yazık olur…
Tabiî iki genel sorun daha var yeni bakanın kim olacağından önce…
Birincisi; bakanlar kurulu listesi içinde, bakanlığın bulunduğu sıra…
Bütçesi genel bütçe içinde çok komik olan bakanlığın bir de sıralamada çok çok gerilere bırakılmış olması, “kültür” adına hoş bir görüntü değil kanaatimce… Gönlüm istiyor ki; sayın başbakan hükümeti açıklarken, yardımcılarını açıkladıktan sonra, devlet bakanlarından bile önce Kültür Bakanımızın adını açıklasın… İnanıyorum ki sadece bu sıralama bile “kültür san'at”ın daha çok konuşulmasına, gündemimizi meşgul etmesine yetecektir… Benimki bir umut ve temennî bu konuda…
Gelelim ikinci genel sorunumuza…
Dikkat ederseniz, yazımın başından beri “yeni Kültür Bakanımız”dan bahsediyorum. Oysa mevcut bakanlığımızın tam adı “TC Kültür Ve Turizm Bakanlığı” olarak geçiyor…
Ve ilk gün olduğu gibi bu gün de bu iki bakanlığın bir arada olmasına karşı olanlardanım. “Turizm Bakanlığı” birçok bakımdan ayrı bir alan oluşturuyor… “Kültür Bakanlığı” ise tamamen ayrı bir alan… Üstelik herkesin çok açık biçimde bildiği gibi biri para getiren biri para götüren bir bakanlık… Turizmden geleni sadece kültüre harcamak da söz konusu olmadığına göre…
İki bakanlık birleştirildiğinde, o güne kadar Kültür Bakanlığı yapmış olanların toplu bir itirazı olmuştu iki bakanlığın birleştirilmesine karşı…
İsmail Cem, Suat Çağlayan, Agâh Oktay Güner, Talât Halman, Ercan Karakaş, Nermin Neftçi, Fikri Sağlar, Timurçin Savaş, İstemihan Talay, Tınaz Titiz ve Namık Kemal Zeybek imzalı söz konusu bildiri önceki gün sayın Doğan Hızlan tarafından tekrar gündeme taşındı ve iki bakanlığın birleştirilmesinin “yanlışlığına” bir kere daha dikkat çekilmek istendi…
Gönül istiyor ki; kültür ve san'at sevdalılarıyla sürekli hemdert olabilecek, kültür ve san'at sevdalılarının sevdalarını paylaşan özel bir bakanları olsun.
Uzun sözün kısası…
Gözümüz yeni Kültür Bakanımızı bekliyor… Kültür ve san'at dünyamızın birikmiş onlarca derdi de yeni Kültür Bakanımızı…
NOT: Geçen hafta yazdığım, “ ‘Sanatalemi.net’ 1 yaşında!” başlıklı yazımda; “Siz bu yazıyı okuduğunuzda—kısmetse- bizler ‘site’mize yakışır bir vakarla 1. yaşımızı kutlamış olacağız” demiştim ya… Hata etmişim… Ayvalık’ın sıcağında, takvimi karıştırınca, bir hafta erken davranmışım… Dolayısıyla… Siz bu yazıyı okuduğunuzda biz—dün itibariyle- mütevazı kutlamamızı yapmış olacağız… Dolayısıyla neler yaptığımızı da ancak haftaya konuşacağız kısmetse… Kusura bakılmaya…
12.08.2007
E-Posta:
[email protected]
|