Yarın, denizde kazanılan Çanakkale Zaferinin 92. yıldönümü.
"Denizde kazanılan" diye başlıyoruz; zira, bugünkü neslin bir kısmı 1915'in 18 Mart'ında kazanılan emsâlsiz zaferi, bilâhare Gelibolu Yarımadasında başlayan kara muharebeleriyle karıştırıyor.
Oysa, 18 Mart'ta Çanakkale Boğazında kazanılan "Deniz Zaferi"dir. Bu tarihten önce ve sonraki mücadeleler de küçümsenemez elbette.
Ancak, bizlerin şu "zaman, mekân ve şahıs karıştırmaları"ndan bir şekilde kurtulmamız gerekir.
Kurtulmamız gereken kronik bir başka alışkanlık ise, abartılar, mübalâğalar, yani gerçeklerle bağdaşmayan hayalî rakamlardır.
Meselâ, "Çanakkale Harbinde 250 bin şehit verdik" veya "Sarıkamış Fâciasında 90 bin askerimiz şehit oldu" gibi...
Bu hususta en güvenilir rakamlar, Genelkurmay'ın elindeki belgelerde yer alıyor. Harp Dairesinin kayıtlarına göre, şehit sayısı Sarıkamış'ta 30–40 bin, Çanakkale'de ise 80–90 bindir.
Şehit sayısının daha büyük veya daha küçük olması, esasında mânâyı değiştirmediği gibi, cihadı, yahut şehitliğin değerini de düşürmez.
Lâkin, güvenilir resmî kayıtların hiçbirinde bulunmayan o abartılı rakamlar telâffuz edildiği yerde, anlatılan dosdoğru hakikatlere karşı da ister istemez bir şüphe ve tereddüt uyanır.
Oysa, gerçek dışı beyanlara hiç gerek yok. Zira, esas mânâyı da, neticeyi de değiştirmez. Sadece güvenirlik derecesini kaybeder.
Vatan müdafaası, kudsî bir vazifedir. Vatan ve millet yolunda, şartlar gerektiğinde canını fedâ etmeye herkes hazır olmalı.
Dolayısıyla, şehit sayısı ne olursa olsun, önemli olan mukaddes vazife uğrunda yapılan ferâgattır, fedakârlıktır, kahramanlıktır...
Bu vesileyle, kahraman şehitlerimizi bir kez daha rahmet ve minnetle anıyoruz.
ANKET
Köşk anketi: Ya birinci, ya da beşinci adam
AKP'nin lideri ve birinci adamı Tayyip Erdoğan'dır.
Parti içinde ikinci adam Abdullah Gül, üçüncüsü Bülent Arınç, dördüncüsü ise Abdüllatif Şener'dir.
Ne var ki, parti teşkilâtlarına gönderilen "Cumhurbaşkanı adayı anketi"nde sadece "birinci adam" ile "beşinci adam"ların ismi yer alıyor.
İşin dikkat çekici bir tarafı da şu: Erdoğan'ın dışındaki isimlerin ortak özelliği, "eşlerinin başı açık" olması.
İşte, Erdoğan’ın yanına listeye eklenmiş olan köşk adayı dört AKP’li: Beşir Atalay, Vecdi Gönül, Mehmet Aydın, Köksal Toptan.
Parti içinde muhtemel köşk adayları için bir "eğilim yoklaması" mahiyetini taşıyan bu anket çalışmasının, bize göre daha başka mesaj ve anlamları da var. Meselâ:
1) Partililere mesaj: Çankaya Köşküne, şayet hanımı başörtülü biri çıkacak ise, bu kişinin mutlak sûrette Tayyip Erdoğan'ın kendisi olması gerekir.
2) Partililere mesaj: Köşk adayı için, şayet "başı örtülü eş" engeli varsa, o takdirde Erdoğan'la birlikte partinin ilk beş adamından hiçbiri düşünülmemeli.
3) Kamuoyuna mesaj: Partimiz Cumhurbaşkanlığı seçiminde katı ve bağnaz bir tutum içinde değildir. Erdoğan dışındaki isimlere de olumlu bakıyor. Velev ki, başka siyasî eğilimden gelmiş veya eşlerinin başı açık olsa bile.
4) Kamuoyuna mesaj: Erdoğan'ın Köşk'e çıkmasına bir engel çıkması veya kendisinin istememesi halinde, Köşk'e çıkacak en uygun aday yine parti içinden seçilecek.
* * *
Anket çalışmasıyla ilgili diğer bazı gelişmeler de şöyle: Devlet Bakanı Mehmet Aydın, anketten haberdar olmadığını söyledi. Devlet Bakanı A. Şener "Anketler yönlendirme yapmadan, isimsiz yapılmalı. Köşk'e çıkacak kişinin parti içi anketlerle belirlenmesini doğru bulmuyorum" dedi. Ankette adı geçen Köksal Toptan ise, "Listede benim adımın geçmiş olması bile gurur verici" demekten alamadı kendini.
Şunun şurasında 30 günlük bir süre kaldı. Herşey, Başbakan Erdoğan'ın tavrını belirlemesiyle netliğe kavuşacak gibi görünüyor.
Bu sebeple, şimdiden bağlayıcı sözler sarf etmek, yahut köşeli yorumlarda bulunmak doğru olmaz. Sadece bazı tahminlerde bulunmak mümkün.
Şöyle ki: Cumhurbaşkanlığına ya Erdoğan'ın kendisi, ya da kendisinin uygun bulacağı bir isim aday olacak. Kendisi çıksa, partisi zaafa uğrayacak; zira, başka bir ismin "parti lideri" olma vasfını koruması çok zor. Köşke başkası çıksa, bu kez Erdoğan'ın kendisi gölgede kalır ki, bu da karizma ve prestij noktasından ona puan kaybettirebilir.
Yine de, gelişmelerin hayırlara vesile olmasını diliyoruz.
Parti ve manken
Şebnem Hanımdan sonra DYP'ye geçmek için başka sanatçı–manken hanımlar da girişimde bulunmuşlar. Ancak, üst yönetimin vetosuyla karşılaşmışlar.
Bize göre, parti üst yönetimi bu konuda haklı.
Zira, fazla manken Doğru Yol'u bozar. Kesin bozar.
"Fazla mal göz çıkarmaz" derler.
Ancak, fazla manken "Doğru Yol"dan saptırır.
Magazin medyasını saptırdığı gibi...
17.03.2007
E-Posta:
[email protected]
|