Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği (KA-DER) yöneticileri, daha çok kadının TBMM’ye girmesi için başlattıkları kampanyanın tanıtımında, takma bıyıklar takıp “Meclis’e girmek için erkek olmak şart mı?” diye slogan atmış.
KA-DER kurucu üyesi Şirin Tekeli de halkın kadın milletvekillerine güvendiğini belirterek, “Siyasî partilere soruyorum. Kadınların önünü tıkamakta daha ne kadar ısrar edeceksiniz? Bu seçimlerde TBMM’de en az yüzde 10 kadın temsilci hedefini yakalayıp aşacağız” demiş. (Milliyet, 16 Mart 2007)
“Meclise girmek için erkek olmak şart mıdır?” şeklinde afiş basan KA-DER üyeleri, işin içine ‘mizah’ katarak, ‘bıyık’lı fotoğraflar da çektirmişler. KA-DER yöneticileri, sonradan üzerlerine bıyık ve kravat yapılan kadın fotoğrafları ile “Meclis’e girmek için erkek olmak şart mı?” mesajlarının bulunduğu ‘billboard/afiş’lerin şehrin en işlek yerlerine asılacağını, ayrıca gazetelerde de yer alacağını söylemiş.
Bu ‘haber’i aktardıktan sonra, geldik işin ‘püf’ noktasına: KA-DER’ciler, bu soruyu sormuşlar. Peki, şu soru hakkında ne düşünüyorlar: “Meclise girmek için başı açık olmak şart mıdır?”
Kadınların milletvekili olup olmaması, kadınların kendilerine “Fayda mı getirir, zarar mı getirir?” gibi tartışmalar ayrıca yapılabilir ve yapılmalıdır da. Ancak, kanunsuz başörtüsü yasağının devam ettiği bir yerde, “Meclise girmek için erkek olmak şart mıdır?” sorusu doğru olsa bile eksik bir sorudur.
KA-DER’ciler ya da benzeri şekilde ‘kadın hakları’nı savunanlar; sadece ‘başı açık olan kadınlar’ın hakkını savunmaktan vazgeçip, kıyafeti, inancı ve siyasî düşüncesi ne olursa olsun ‘kadın hakları’nı savunmadıktan sonra inandırıcı olamaz. Tahmin ediyorum ki, KA-DER yöneticilerinin arasında, “başörtüsü yasağı”nı haklı bulanlar vardır. Hemcinslerini, sırf başları örtülü diye ‘dışlayan’ bir anlayışla kadın hakları savunulabilir mi?
Tekrarlıyorum: “Başı örtülü kadınlar da milletvekili olsun” diye bir kampanya açmış değilim. Buna karar verecek olanlar, başı örtülü ya da açık olan hanımların kendileridir. “Dinen uygun olur mu, olmaz mı?” sorusunun muhatabı da ‘ilahiyat uzmanları’dır. Arzu edenler bu soruyu onlara sorabilir. Ancak, KA-DER ya da benzeri kuruluşlar, sırf ‘başı açık hanımlar’ın haklarını savunuyor görüntüsünden kurtulamadıktan sonra kadınlara meclis yolunu açmakta başarılı olamaz. Ne zaman ki, başı açık ya da tesettürlü bütün hanımların haklarını savunurlar, işte o zaman isimlerine uygun davranmış olurlar.
KA-DER’cilere teklif ediyorum: “Meclise girmek için erkek olmak şart mıdır?” sloganını, afişini, kampanyasını şu şekilde değiştirin: “Meclise girmek için erkek olmak ve ‘başörtüsü takmamak’ şart mıdır?”
Çünkü uygulamaya baktığımızda, Meclise girmek için ‘erkek olmak şart’ değil, fakat ‘başı açık kadın olmak’ şarttır! “Yok öyle bir şart” diyenlere, milletvekili seçilen başörtülü vekile yemin ettirilmemesi hadisesini hatırlatırız.
Soruyu tekrarlayalım: “Meclise girmek için ‘başörtüsü takmamak’ şart mıdır?”
17.03.2007
E-Posta:
[email protected]
|