Zaman zaman, yapılan istatistikî araştırmaların neticeleri kamuoyuyla paylaşılır. Neticeleri kamuoyuyla paylaşılan araştırmalardan biri de “Türkiye’de Kadın” konulu araştırma. Kadınların demografisi, hayat tarzları ve beklentilerini ortaya koymayı amaçlayan araştırmaya göre, kadınlar ‘kadın cumhurbaşkanı’ istiyormuş. Kadınların, hemcinslerinden birisini cumhurbaşkanı olarak görmek istemeleri tabiîdir, ancak bu talebin gerçekleşmesi pek de kolay görünmüyor.
A&G Araştırma Şirketi tarafından son 3-4 aylık dönemde Türkiye genelinde yapılan araştırmalar, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü sebebiyle Milliyet için derlenmiş. Türkiye’nin 7 bölgesinde yürütülen araştırmaya göre, 18 yaş ve üzeri her 100 kadından yüzde 15’i okuryazar değil, sadece yüzde 6’sı üniversite mezunu. Büyükşehirlerde yaşayan her 100 kadından 9’u okuryazar değil. Bu sayı şehirlerde 16’ya, köylerde ise 21’e çıkıyor. (Milliyet, 8 Mart 2007)
Araştırmanın bir kısım sonuçları şöyle: Yetişkin 100 kadından 72’si ev kadını. Her 100 kadından 15’i bir meslek sahibi ve çalışıyor. Büyükşehirlerde her 100 kadından 25’i çalışırken, bu sayı şehirde 13, kırda 10. Her 100 kadının yüzde 48’i haftada 1-2 gün bile olsa gazete okumuyor. Her 100 kadının 21’i internetle tanışmış.
Kadınların çoğunluğu küresel ısınmanın Allah’ın takdiri olduğuna inanıyor. Yüzde 43.5’i de tabiata verilen zararın sonucu olduğu fikrinde. Kadınlar, “Son zamanlarda artan şiddetin sebebi nedir?” diye sorulduğunda birinci sırada ekonomik sıkıntıları söylüyor.
Seçimler sonrasında kurulacak yeni hükümet ve Meclis’ten öncelikli olarak güvenlik sorunlarını çözmelerini bekliyor. Evliler eşlerinin, bekârlar aile büyüklerinin uyarılarını dikkate alıyor.
Kadınların en güvendikleri kurum yüzde 89.2 ile ordu. Bunu sırasıyla cumhurbaşkanı, TBMM, başbakan, hükümet, gazeteler, televizyonlar ve muhalefet partileri izliyor.
Kadınlar, işsizliğin olmadığı, şiddetten arınmış, cinsiyet ayrımının yapılmadığı bir Türkiye’de yaşamayı hayal ediyor.
Araştırmayı yorumlayan A&G şirketinin başkanı şöyle demiş: “Eğitim, Türkiyeli kadınların en büyük sorunu. Aslında yaşadıkları pek çok sıkıntının altında eğitimsizlik yatıyor. (...) Şiddete daha fazla maruz kalıyorlar, politikada seslerini duyuramıyorlar.”
Tabiî ki eğitim eksikliği Türkiye’de sadece kadınların problemi değil, herkesin problemi. Ancak araştırmayı sunarken, “Türkiye’deki kadınların bu halde olmasının sorumlusu dindir” demek temel bir yanlıştır. Kadınların çoğunun, ‘küresel ısınma’nın “Allah’ın takdiri” olduğunu düşünmesi—yansıtıldığının aksine—iyi bir göstergedir. “Evliler eşlerinin, bekârlar aile büyüklerinin uyarılarını dikkate alıyor”sa bu da hayırlı neticeler verebilir. Ancak, kadınların en güvendikleri kurumlarla ilgili sonuçların, gerçeği ne ölçüde aksettirdiği şüphelidir. Kadınlar cumhurbaşkanına niçin güvensin? Başörtüsünü Çankaya’ya sokmadığı için mi?
Türkiye’de yapılan onlarca araştırma, hem başörtüsü takanların nisbetinin yüksek olduğunu, hem de başörtüsü takmayanların bile başörtüsünün yasaklanmasını tasvip etmediğini gösteriyor. Eğer bu araştırmalar doğru ise, cumhurbaşkanlığı, güvenilirlik listesinde ikinci sırada yer alabilir mi? Alamaz ve almamalı.
Araştırma farklı açılardan yorumlanabilir. Ancak unutulmaması gereken şudur: “Kadın”ların bulunduğu noktayı beğenmeyenler var ise, sorumluları da kendileridir. Bu güne kadar Türkiye’yi onlar ‘idare’ etmedi mi?
14.03.2007
E-Posta:
[email protected]
|