Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 28 Kasım 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Serdar MURAT

Siyaset mühendisliği



Adalet Bakanı Cemil Çiçek, MHP kongresinden hemen sonra Genel Sekreter Cihan Paçacı’yı arıyor.

“Sayın genel başkan keşke o sözü söylemeden önce bir telefon etse, kendisini aydınlatsaydık” diyor ve ekliyor: “57. Hükümetin Adalet Bakanı da bu konuyu iyi biliyordu, sayın genel başkan ona da sorabilirdi” ardından yine ekliyor: “İmralı hazırlandığında Faruk Bey bakanlıkta görevliydi. Ona sorabilirdi.”

Faruk Bey, Bahçeli’nin en yakınındaki isimlerden Faruk Bal.

Adalet Bakanlığında uzun süre üst düzey bürokrat olarak görev yapan Faruk Bal,

ANASOL-M hükümetinde ise devlet bakanıydı. Bugün de Bahçeli’nin A takımı arasında yer alıyor.

Belirtmeye bilmem gerek var mı, ama Adalet Bakanı Cemil Çiçek’in, izahat vermek istediği kişi MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli. Cemil Çiçek, Bahçeli’nin kongrede Öcalan’ın İmralı’dan alınıp, F Tipi Cezaevine konulacağı sözleri üzerine bu girişimlerde bulunuyor.

Bir, Adalet Bakanı İmralı’nın zaten yüksek güvenlikli F Tipi bir cezaevi olduğunu belirtiyor.

İkincisi ise Öcalan’ın oradan normal bir F Tipine nakledilmek için defalarca müracaat ettiğini, kabul etmeyince de AİHM’e müracaat ettiğini hatırlatma gereği duyuyor.

Cemil Çiçek’e göre, Öcalan’ın İmralı’da tutulması 57. Hükümetin kararı ve bu doğru bir karar.

Çiçek ayrıca Öcalan’ın da orada bir eli yağda, bir eli balda olmadığını belirtiyor, olayın Avrupa boyutu ve PKK’nın istismarına fırsat vermemek için başka bir ayrıntı vermiyor.

Ama şunu soruyor, “Koalisyon ortağıyken Öcalan’ın idam dosyasını Başbakanlıktan Meclise getirmekte muvaffak olamayan ve bunu devlette uyum adına sineye çeken MHP şimdi neden birden bire celâllendi?”

Cevabı aranması gereken bir soru. MHP müflis tüccar gibi eski defterleri mi karıştırıyor, yoksa siyaset meydanına sürecek yeni bir malzemesi olmadığı için mi naftalinli konuları servise veriyor?

Bunlar cevabı aranması gereken sorular elbette ki... Ancak AKP yönetiminde özellikle de Başbakanın danışmanlarında MHP olayını hafife alma eğilimi hissediliyor.

Toplumlar her zaman gerçeklerin peşinden gitmezler. Kimi zaman duygular ağır basar. Ama 1999 seçimlerinde Ecevit ile Bahçeli’nin seçilmesinin arkasında yatan duygu sağanağı değil miydi? Elbette ki şimdi şartlar da farklı.

Ancak dikkatinizi çekiyor mu bilmem. Üniversitelerdeki açık oturumları, tartışma programlarını, gençlerin çıkardığı yayınları takip ediyorum, gençler de müthiş bir şekilde dışa kapalılık, yabancı sermaye düşmanlığı ve işi yerli malı haftasını millî bayram ilân edecek ölçüde bir milliyetçilik hakim. Seçme yaşının 18, seçilme yaşının 25 olduğu dikkate alınırsa, demografik bir milliyetçi dalganın geldiği dikkate alınmalı.

Ancak bir şey daha dikkate alınmalı.

Ne iktidara, ne de muhalefete yarayan bir şey var. O da siyaset mühendisliği.

Nice kurtarıcı adamlar çıktı, nice ismi yanyana geldiğinde tek başına iktidar olsa bile azımsanan politikacılar geldi geçti.

Ancak her defasında görüldü ki, Ankara’daki siyaset mühendisi her defasında sandıktan hüsranla çıkıyor. Yekta Güngör Özden’lerin, Osman Özbek’lerin partisi seçime bile girmeye cesaret edemedi. Ecevit, yüzde bir buçuk oyla perişan oldu. Sadece, ‘Muhtar bile seçilemez’ denilen Tayyip Erdoğan’ın partisinin anayasaya değiştirecek bir sayıyla iktidar olması değil, 1983’te ihtilâlin lordlar kamarası tarafından MDP karşısında buçuk partisi gözüyle bakılan Özal’ın iki kez üst üste tek başına iktidar olması da bu siyaset mühendisliğinin milletten vize alamadığının en çarpıcı örnekleriydi.

Şimdi AKP karşısında bir milliyetçi blok oluşturmaya çalışanların gözünden kaçırdığı bir nokta var. Halk kendine güven vermeyen liderin peşine düşmüyor, samîmî bulmadığı hiçbir siyasî formülü desteklemiyor.

Nasıl düşsün? Tüm siyasî mücadelesini başta başörtüsü konusu olmak üzere yasakçılık üzerine kurmuş, laiklik zaptiyeliğine soyunmuş bir CHP’nin seçimler yaklaşınca dindarlara göz kırpmasına, bir dönemler ağzını doldurarak, faşistlikle itham ettiği milliyetçilikten MHP’yi sollayacak seviyeye gelmesine kim inanır?

Bunlar seçimlik ya da mevsimlik konular değil. Hele hele sandıktan sandığa değiştirilen gömlekler hiç değil.

Baykal soldan kaybettiğini sağda arayacağına, önce solun oylarını toparlayabilecek bir performansı ortaya koyabilse yeter.

Siyaset mühendisliği başarılı olsa Mesut Yılmaz, Yüce Divan’a değil, Çankaya’ya giderdi....

28.11.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (27.11.2006) - Voltaire’i linç etmeden önce

  (24.11.2006) - Sanal demokratlar

  (23.11.2006) - Asalım şu Atilla Yayla’yı

  (22.11.2006) - Öcalan kavgası

  (21.11.2006) - Tahtıravelli bitiyor

  (20.11.2006) - Rolleri karıştırmamak gerek

  (17.11.2006) - Hoşgörü sergide kaldı

  (16.11.2006) - MHP’nin kurultayla imtihanı

  (15.11.2006) - İki lider, iki mesaj

  (14.11.2006) - Hesaplar

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004