O zamanki adı Milliyetçi Çalışma Partisiydi. Strazburg Caddesinde mütevazı bir binada faaliyet gösteriyorlardı.
Olumlu olumsuz yönleriyle, kimine göre katil, kimine göre başbuğ olan, ama karizmatik bir kişiliği olduğu şüphe götürmeyen Türkeş’in liderliğinde kaldıkları yerden devam ediyorlardı.
MHP Genel Merkezinin şık ve modern mimarisi ile bir holding merkezini andıran binasına girerken bunları düşündüm.
Devlet Bahçeli’nin basın toplantısı vardı.
Sabah Ümit Özdağ’ın basınla kahvaltısı, bir saat sonra ise Devlet Bahçeli’nin basın toplantısı olunca, Pazar günkü kurultay öncesinde MHP’nin nabzını tutma açısından büyük bir fırsattı.
MHP genel merkezine adım attığınızda kendini hissettiren bir sertlik var. Önceden bu yer yer kabalık şekline dönüşebiliyordu. Sanki basın düşman kuvvet. Bahçeli ile birlikte MHP daha kentli bir parti haline dönüştü. Medenî münasebetlerde eskiyle kıyaslanmayacak ölçüde bir seviye söz konusu. Bu yüzden Bahçeli’nin basın toplantısı yaptığı salonun önceden partililer tarafından doldurulması ya da açıklamalarının yer yer alkışlanmasını çok fazla önemsemedik.
Hafta sonu MHP’nin büyük kurultayı var.
Bu kurultay, sonuçları itibariyle seçimlerde MHP’nin oy oranını etkileyecek kadar önemli gelişmelere sahne olacak.
Çünkü Bahçeli ile birlikte MHP, vurdulu kırdılı bir parti görünümünden kurtulma çabasında.
Ümit Özdağ’ın adaylığı sebebiyle kongre öncesinde başlayan ve tehlikeli bir şekilde tırmanan gerilim, kongre salonuna ne ölçüde yansıyacak. Cevabı merak edilen en önemli soru bu.
Ümit Özdağ aday olduğunu ve adaylığı karşısında panikleyen Devlet Bahçeli’nin terör estirdiğini savundu.
Devlet Bahçeli ise Özdağ’ın ismini dahi telâffuz etmedi, “o adam” diye tanımladığı Özdağ’ın MHP’nin üyesi dahi olmadığını savundu. Yetinmedi, karanlık ilişkileri olan bir şahsın MHP’ye giremeyeceğini belirtti.
Bahçeli’nin basın toplantısından sonra parti yöneticileri kendi aralarında, “Artık onun adı o adam. İsmini vermek yok” diye konuşuyorlardı.
Seçimlere giderken MHP bıçak sırtı bir durumda. Bahçeli anayasayı değiştirecek ölçüde bir tek başına iktidardan söz etti, ancak durum öyle değil. Şu aşamada barajı aşıp aşmama arasında gidip geliyor. Ancak son kamuoyu yoklamalarına dikkat edin, hızla yükselen bir parti var.
Şu anda kararsızların oranı başka bir deyişle kararsızlar partisi AKP’nin oy oranını aşmak üzere. 3 Kasım 2002 seçimlerinden önce, “Hiçbiri Partisi” yani hiçbiri seçeneği tüm partilerden önde gözüküyordu. O bir hırsı, mevcut partilere ders verme arzusunu ifade ediyordu. Öyle de oldu.
Kararsızların oranının artması ise kitlelerin AKP ile aralarına soru işareti koymaya başladığını ve bir arayışa çıktıklarını işaret ediyor.
MHP ve DYP’nin baraj sorunu için bu aşamada diyorum. Henüz tam olarak seçim ortamına girilmedi. Seçim ortamına girilene kadar geçen sürede seçmen partileri göz ucuyla izleyecek. Seçim sath-ı mailine girildikten sonra ise tercihini netleştirmek üzere partileri sıkı bir şekilde takip edecek.
Çok önemli bir nokta daha. Kararsızların eğilimleri bu aşamada AKP değil, daha çok DYP ve MHP’yi işaret ediyor.
Bu yüzden MHP kurultayı çok önemli. “İllegalite ilân edilen” kavgalı kurultaylar Ümit Özdağ’dan ziyade seçmenin MHP hakkındaki kanaatini etkileyecek.
Konjonktür çok müsait olmasına rağmen Ülkücü Gençliği sokağa sürüp, birilerine meze yapmak yerine onların elinden silahı alıp, bilgisayar vermeyi hedefleyen Devlet Bahçeli ülkenin geleceği açısından çok önemli bir iş yaptı. Ancak siyasetçi her gün yeni bir sınavdan geçiyor. Her gün yeni bir elekten eleniyor.
Hafta sonu yapılacak olan Kurultay’da bu açıdan Bahçeli’nin MHP’sinin test edilmesi açısından önemli olacak.
Siyasetin seçimle imtihan olduğu, siyasetçilerin de seçmene güven terazisinde tartıldığı, kritik bir döneme giriyoruz.
16.11.2006
E-Posta:
[email protected]
|