Bazı mesajlar satır aralarında veriliyor.
29 Ekim resepsiyonu da yine bu mesajların verildiği bir zemin oldu.
Ankara kulislerinin ayrıntılarını iyi okuyanlar şimdi bu şifreleri çözmekle meşgul.
İsterseniz, siyaset bulmacasındaki şifre çözme oyununu birlikte oynayalım.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, rahatsızlanıp Güven Hastanesine kaldırıldığında ancak 2 kişinin kendisini görmesine izin verildi. Biri Genelkurmay Başkanı Büyükanıt’tı, diğeri ise Dışişleri Bakanı Abdullah Gül.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenlerinden sonra AKP’nin genel merkez inşaatını gezmeye giden Başbakan Erdoğan’ın yanında sadece Dışişleri Bakanı Gül vardı. Abdullah Gül için hazırlanan yaş günü pastası da yine genel merkez inşaatındaki konteynırın içinde kesildi.
Siyaset kimi zaman simgelerle yapılan bir meslek. Burada Erdoğan’ın kendisinden sonrası için Abdullah Gül’ü hazırladığı açık değil mi?
Erdoğan Köşke, parti ve Başbakanlık Abdullah Gül’e...
Elbette ki bu süreç çok kolay olmayabilir, ama verilen mesaj bu.
Bu açıdan iki önemli tavır da Genelkurmay Başkanı Büyükanıt ve CHP lideri Baykal’dan geldi.
“Çankaya için sorun Emine Erdoğan’ın türbanı değil” sözleri CHP lideri Baykal’a ait.
Bir süredir alt alta ısıtılan ve askere ait bir karşı duruş olarak ileri sürülen, “Çankaya devleti temsil eder, Erdoğan Köşke çıktığı zaman türban devletin simgesi olur. Biz buna karşıyız” şeklindeki tez bizzat CHP lideri Baykal tarafından çökertildi. Baykal, “Sorun Erdoğan’ın zihniyeti” demekle birlikte karşı duruşunu sürdürdü, ancak yeni gelin misali, “Hem ağlarım, hem giderim” pozisyonuna da razı olduğunu zımnî olarak ortaya koydu.
Bu, Baykal’ın itirazlarını sürdürmekle birlikte Emine Hanımın başörtüsünden dolayı gelen itirazları da anlamsız bulduğunu beyan etmesinden başka bir şey değil.
Baykal bu konuda tutarlı.
Başörtülü Cumhurbaşkanı eşine itiraz etmediği için tutarlı demek istemiyorum. Karşı tezi ortaya sürenlerin dayandıkları haklı bir nokta yok. Başbakanlık Cumhurbaşkanlığına göre icracı bir makam. Protokolde Cumhurbaşkanlığı önde olmasına karşın, iktidar gücünü her zaman Başbakan temsil ediyor. Emine Hanımın eşi Başbakanlık yapabilir, ama Cumhurbaşkanı olamaz! CHP lideri böyle bir mantık fukaralığına esir olmayacağını ilân etti.
Ayrıca bu ülkede kendi malı olmayan bir çok şey de askere mal ediliyor. Her sözün arkasına askerin konulmasının onu güçlendireceği zannediliyor. Askerin önemli bir kısmı böyle düşünebilir. O ayrı. Buna dayanarak askerin bu tezin sahibi olduğu söylenemez. Genelkurmay Başkanının şehir efsaneleri gibi bu tezin sahibinin de CHP ya da asker olmadığı böylece ortaya çıktı.
Genelkurmay Başkanının ağzından bu konuda tek bir cümle çıkmadı. Erdoğan’ın rahatsızlanması üzerine hastaneye kadar gidip, bizzat ziyaret eden Büyükanıt, Cumhurbaşkanlığı ve irtica konularında kendisine yöneltilen ısrarlı sorular karşısında verdiği “Gerginlik oluyor. Germek istemiyorum” şeklinde cevapla Büyükanıt, bu konuda Erdoğan’ın Çankaya yollarına mayın döşenmesinin de önüne geçmiş oldu.
Tüm bunlar neyi gösteriyor?
Bakmayın kimi sert açıklamaları, sivri çıkışları. Onları tabana selâm olarak değerlendirmek mümkün.
Ankara’da herkes rollerine razı.
Bu çok büyük sancılar olmayacağı anlamına gelebilir.
Çankaya uğruna kimi darbeleri, kimi büyük tasfiyeleri yaşamış bir ülke Türkiye.
Hele hele AKP’li bir ismin Çankaya’ya çıkacak olması bazı çevrelerce çok hazmedilecek bir şey olmayabilir.
Ancak adına demokrasi denilen bir rejimle idare ediliyorsak, Çankaya’ya çıkacak şahsı bu Meclis seçecek.
Meclis çoğunluğu ise AKP’nin elinde.
Ne yapılacak?
Gereksiz gerginliklerle, enerjimizi bu tür kısır çekişmelere kurban etmenin anlamı yok.
Nasıl olsa Türkiye Cumhurbaşkanısız kalmayacak.
Çankaya’ya birini oturtacağımıza göre demokrasinin gereği neyse onu yapmalıyız.
Tüm bunlara bakıp, her şey sütliman sonucu çıkarılamaz.
Asıl sürpriz AKP’nin içinden gelir. Erdoğan’dan sonra kongre sürecine girecek olan partide bakalım hangi dengeler oluşacak ve Erdoğan’ın yakın çevresi tasfiye edilecek mi, edilmeyecek mi?
Kongreden çıkan AKP, Çankaya’da Tayyip, başbakanlıkta Gül sloganı ve “Devlette uyum, yönetimde istikrar” esprisi ile halktan bir dönem daha yetki isteyecek.
Bu arada AKP milletvekillerinin önemli bir kısmının listeye girememesi sürpriz olmasın.
Ankara’nın tepesindekiler rollerine razı. Ancak eteklerde ciddi çekişmelere hazır olun...
01.11.2006
E-Posta:
[email protected]
|