Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 08 Kasım 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Serdar MURAT

Erdoğan'ı dinlerken



21 gün önceydi. Başbakan Tayyip Erdoğan grup toplantısı için Meclis’e girerken rahatsızlanmış, apar topar hastaneye kaldırılmıştı.

Balyozun “sağlık envanterleri” arasına girdiği 17 Ekim günüydü.

Ve dün.

Bu olaydan tam 21 gün sonra, bu kez Başbakan Erdoğan kürsüdeydi.

Üç haftadır yapılamayan grup toplantısı yapıldı.

Daha önceki grup toplantılarında Erdoğan’ın 40-45 dakika arasında konuştuğu belirlenmişti. Dün bazı meslektaşlarımız saat tutuyordu. Erdoğan’ın 22 dakika konuştuğu belirlendi.

Önceden uzun uzun kapalı grup toplantısı yapılır, en azından 7- 8 milletvekili çıkar konuşma yapardı. Bu kez kapalı grup toplantısı yapılmadı.

Rahatsızlandıktan sonra çalışma temposunda en ufak bir değişikliğe gitmeyen Başbakan’ın, sırf sağlık nedenleriyle grup toplantısını kısa tuttuğunu söylemek mümkün değil.

Hafta sonu AK Parti’nin kongresi var. Bu kongre partiyi seçimlere taşıyacak olan kadroları ortaya çıkaracak. Belki bu nedenle, Başbakan grupla uzun süre birlikte olmayı düşünmemiş olabilir.

Erdoğan grup toplantısından sonra yanına Dışişleri Bakanı Gül’ü de alarak doğruca Ecevitler’in Oran’daki evine taziye ziyaretine gitti.

Başbakan’ın başsağlığı dileklerini ilettikten sonra, Rahşan Hanıma yapılabilecek bir şey olup olmadığını sorup, oradan ayrılmış.

Merak edip araştırdım, cenazenin kaldırılması konusuna hiç değinilmemiş.

Belki Cumhurbaşkanı Sezer’in, cenazenin beklemeyeceğini belirtip DSP yöneticilerinden,”İkna edin, Perşembe günü kaldıralım. Cenaze beklemez” demesine rağmen, Rahşan Hanımın Cumartesi gününde direnmesi nedeniyle bu konuya girme gereği duymamış olabilir.

Ayrıca grup toplantısının önemli bir bölümünü de Ecevit’e ayırdı Başbakan. Siyasetin yasaklandığı dönemlerde dik duruşunu koruduğunu belirtme gereği duydu. Anlaşılan kırılma dönemlerinde tavırlar Erdoğan açısından önemli.

Kendisi de bir ara dönemin mağduru ve dikleşmeden dik durmayı bildiği ve bugün cezaevinden başbakanlık koltuğuna yükselebildiği için bu psikolojiyi iyi biliyor olmalı.

Ancak başbakanın bilmediği bir şey var. “Doğrucu olacağım” derken, sosyal olayların etkisini düşünmeden açıklamalar yapıyor.

Erdoğan’ın grup konuşmasında, “İstanbul’da bir açıklama yaptım. Önüne arkasına bakılmadan şaşırtıcı sözler diye verildi. Ben gerçeği söyledim” sözleri bunun içindi. Güneydoğu’da 30’u aşkın vatandaşımız hayatını yitirmiş, Türkiye uzun süredir böyle bir sel felâketine maruz kalmamış. Erdoğan ise, çıkıp sel konusunun abartıldığını söyleyip, “Dünyanın en gelişmiş ülkelerinde bile bu doğal afetleri engelleme gücü yok“ demiş. Evet Uzakdoğu’da ve ABD’de Tsunami felâketi yaşandı. Buna rağmen o ülkelerin yöneticileri çıkıp, “Ne yapalım, tabiî afeti önleyecek gücümüz yok” demedi.

Erdoğan’ın sorunu, ülke yönetimi değil. Esas sorunu, iktidarın başarılarını dahi gölgeleyebilecek düzeydeki üslûbu.

Türkiye’nin şehitlerine ağladığı bir dönemde, “Askerlik yan gelip yatma yeri değildir” sözü ile, Erdoğan, partisini 10 puan aşağılara çekti.

Şimdi ise, Güneydoğu’da selden zarar gören vatandaşların yaraları sarıldıktan, tepkiler dindikten sonra, ancak bölgeye gidebilecek. O Güneydoğu’ki, DEHAP’tan sonra AK Parti’yi ikinci parti yaptı. Yer yer DEHAP’tan bile fazla destek verdi.

Sel felâketinde malını, canı, canından çok sevdiği evlâtlarını kaybeden insanlara çıkıp, “Sel konusu abartılıyor” şeklinde bir mesaj verilir mi? Bunun doğruyu söylemekle ne ilgisi var? Zaten mağdur ve yaralı olan insanların karşısına çıkıp, “Sel konusu abartılıyor” demek, küfretmekten beter bir iş. Erdoğan’ın dil kazaları sürüyor. Milyonları peşinden sürükleyen, bir hitabet ustası olan Erdoğan’ın bu üslubuna, iletişim kazası demek bile hafif kalır. Buna vatandaşlarımız bir şey der, ama ben onu demeyeyim.

08.11.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (07.11.2006) - Ecevit portresi

  (03.11.2006) - MHP’de bilek güreşi

  (02.11.2006) - YİMPAŞ tartışması

  (01.11.2006) - Herkes rölüne razı

  (31.10.2006) - Krizsiz bir resepsiyon

  (30.10.2006) - Sevmek istiyorum cumhuriyeti

  (27.10.2006) - AB ve Irak cephesi

  (26.10.2006) - Fevzi’nin balyozu

  (25.10.2006) - Bayram sonrası şenlik

  (24.10.2006) - Mekke Bildirisi ve Hokkabaz

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habip FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004