H.İbrahim CAN |
|
Amerika’nın Suriye düşmanlığı sürerken |
Suriye ile ABD arasındaki ilişkilerin normalleşmesi beklenirken, Amerika Suriye’ye yönelik ekonomik yaptırımları bir yıl daha uzatma kararı aldı. Gerekçesi ise; “terörist örgütleri desteklemesi ve kitle imha silâhları ve füze programlarını sürdürmesi. Güya Suriye’nin eylemleri ve politikaları Amerika’nın ulusal güvenliği, dış politikası ve ekonomisine olağandışı ve olağanüstü bir tehdit” oluşturuyormuş. Peki neydi bu ekonomik yaptırımlar? Yüzde ondan fazla ABD üretimi içeren malların Suriye’ye ihracının yasaklanması ilk ve en önemli yaptırım. Bunu Suriye Ticaret Bankasına uygulanan kredi ambargosu, Suriye vatandaşları ve şirketlerinin ABD finans sistemine girmesinin yasaklanması. İran ile yakın ilişkilerini sürdürmesi, Lübnan Hizbullah’ına Scud füzeleri satması da bunun gerekçesi. Halbuki Suriye, İsrail’in çıkardığı bu kasıtlı haberi yalanlıyor. Ona rağmen ABD, bütün dünyanın kendisinin düşman olarak gördüğü herkese düşman olmasını bekliyor. Yeni Dünya Düzeni’nin tek patronu olarak, “bağımsız” devletlerin kendi dış politika öncelikleri olabileceğini kabul etmek istemiyor. Aslında geçen yıldan itibaren iki ülke arasındaki ilişkilerde bazı yumuşama emareleri görülmüştü. ABD, Boeing firmasının Suriye Arap Havayollarına yedek parça satmasına izin vermiş, beş yıl aradan sonra Şam’a yeniden büyükelçi göndermişti. Büyükelçi Robert Ford’un atanması henüz senato tarafından onaylanmamış da olsa, önemli bir gelişmeydi. Suriye ile İsrail arasında barış görüşmelerinin başlama ümidi doğmuştu. Görülen o ki; Obama, diğer dış politika konularında olduğu gibi, Suriye ile ilişkilerde de eski Bush yönetimine benzemeye başladı. “Ya benim yanımdasın, ya düşmanımsın” ilkesini o da uygulamaya başladı. Suriye’nin, İsrail’le olan husumeti, Hamas’ın ve Hizbullah’ın mücadelelerini İsrail’e karşı “meşrû” müdafaa olarak görmesi, Amerika’nın düşmanı sayılması için yeterli görülüyor. Türkiye ile Suriye arasındaki yakın ilişkiler, ABD ile bu ülke arasındaki ilişkilerin yumuşamasına önemli bir katkı sağlayamadı. Görünen o ki; Ortadoğu’daki sorunlar çözülmeden ABD-Suriye yakınlaşması pek mümkün olmayacak. Halbuki Ortadoğu, içinde yer alan bütün ülkelerin istikrarının birbirini etkilediği hassas bir coğrafi bölge. Özellikle Eski Osmanlı coğrafyası üzerinde yapay olarak çizilen sınırlar, birbiriyle yakın bağları bulunan halkların farklı ülke sınırları içinde kalmasına yol açtı. Buna rağmen Batılı güçlerin bu coğrafyadaki ülkeleri birbirine düşman ederek, kaynaşmaları ve birlikte hareket etmelerini önleme politikaları yüzünden, aileler, akrabalar birbirine hasret kaldı. Şimdi Suriye-Türkiye ve hatta İran arasındaki ilişkilerin yumuşaması ve artması, ABD başta olmak üzere bir çok devleti rahatsız ediyor. İşte ABD’nin Suriye ile yumuşama politikasına son verip, ekonomik yaptırımları bir yıl daha uzatmasının ardında yatan asıl gerekçenin bu olduğu kanaatindeyiz. Ancak Obama yönetiminin Irak bataklığından kurtulmaya çalışırken, asıl çarenin bölgede husûmetleri değil, dostlukları teşvik etmek olduğunu anlaması herkesin yararına olacaktır. 06.05.2010 E-Posta: [email protected] |