06 Mayıs 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR Mobil İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Ali Rıza AYDIN

Trafiği önemsemek herkesin görevidir!


A+ | A-

Harp, darp, terör, baskın, kundaklama gibi siyasî olaylarda üç beş kişi can verince yer yerinden oynuyor; dünya gündemine oturuyor. Hüzünler, çözümler, çareler medya unsurlarında boy boy.

Neler söyleniyor, neler yazılıyor, neler çiziliyor, neler…

O günün manşetine çekiliyor, hemence.

Haksız yere, suçsuz yere katledilen kişinin biri-beşi olur mu? Yürekler dağlanıyor.

Bu, böyle. Diğer yanda, dünya genelinde her yıl yaklaşık 1.2 milyon kişinin trafik kazalarında vefat ettiğini, 50 milyon kişinin ise yaralandığını veya sakat kaldığını açıklıyor uzmanlar. Ülkemizde, 2009 yılında 4 bin 300 kişi ölmüş, 200 bin 405 kişi ise yaralanmış.

Emniyet Genel Müdür Yardımcısı ve Trafik Hizmetleri Daire Başkanı Sayın Osman Karakuş, Türkiye’de meydana gelen trafik kazalarının ölüm ve yaralanma gibi elim sonuçlarının dışında, toplam reel yatırım miktarının yüzde 75’i kadar maddî kayba yol açtığını söylüyor.

Ürkütücü bir tablo! Bu, gazete sütunları arasında küçük yer işgal eden büyük haber.

İşin çapına ve doğurduğu vahamete bakınca, terörden geri değil. Ne gariptir ki, ilgide, son sırada.

Bu konuda Yürütme Makamı elini şakağına koyup ciddî ciddî düşünmek, çözüm üretmek zorunda.

Cezaî müeyyide bir başına yetmiyor, kazalar hız kesmiyor, ıztıraplar bitmiyor.

Başkan, ülkemizde trafik kültürünün oluşması için çocukları ele aldıklarını ve bu maksatla “Ailemin ve Ülkemin Trafik Polisiyim” projesini başlattıklarını müjdeliyor. Tebrikler, içtenlikle tebrikler. Fakat meyve, birçok yılı yutacak.

Bu günü kurtarmanın bir çaresi olmalı.

Kameralar vukuatı, vâki olduktan sonra çeker; bu arada, olan olur, iş ise işten geçer. Elbet suçlu bulunmalı, mağdurlar korunmalı; fakat esas olan, suça engel olmaktır.

Bu işin önü de sonu da insan unsuruyla ilgili; insanın ilgisi, bilgisi meselede temel faktör. Dolayısıyla, insana yatırım yapılmalı, insanları bu gayrete katmalı. Çünkü bugün yaşananların yarın bizim başımıza gelmeyeceğini kim garanti edebilir? Yaygın söylenişiyle, “herkes elini taşın altına koymalı”; devlet, millet, kurum, birey her kimse; herkes, trafik konusunu ciddiye almalı.

Aşırı hız, aşırı stres, aşırı öfke kazalarda baş faktör. Uykusuzluk, sabırsızlık, kuralsızlık ve bilgisizlik de buna eklenince, her şey dümdüz oluyor.

Bir defa, trafik kurallarıyla barışık olmak gerekir.

İnsanlar otomobilini, otobüsünü, kamyonunu, tırını, tramvayını nasıl sever; çünkü, “mal canın yongasıdır”. Öyle de, canını sevmeyen, onu önemsemeyen insan tipi var mıdır? “Var” demek doğru olmaz. Heder olan bunca cana bakınca, dense de, eğri olmaz.

İnsanlar araçlarını sevdikleri gibi, araçlarıyla birlikte seyrettikleri trafiği; güvenli seyretmenin gereği olan trafik kurallarını da sevmeli, severek uygulamalı.

Kavşaklarda itiş kakış, birbirine saygı yok. Kalabalık trafikte şerit ihlâli, hatta tecavüzü çok. İnsanlar tahammülsüz, gergin; sıradan bir korna sesi arbedenin sebebi, kavga hazır o anda. Arkadaki taşıtın selektör saldırısı, bazen cana yetiyor!

Trafikte sinir harbi sık rastlanan vakıa.

Demek, sabır gerekiyor!

Dünyayı paylaşıyoruz, oksijeni paylaşıyoruz, gözümüzün alabildiği bütün güzellikleri paylaşıyoruz, mekânları paylaşıyoruz; şu hâlde, birlikte kullandığımız trafiği de paylaşmamız gerekir. Bize tahammül edilmesini istiyorsak, tahammülü bilmeliyiz her zaman.

Bu konuda akla gelen birkaç çözüm başlığı:

Profesyonel şoförlerin bilgi seviyeleri biraz yükseltilmeli. Bu işi sevdirmeli, başarılı olanlar ise, ödüllendirilmeli. Bu davranış, sonunda, onlara kariyer olur.

Radyolara, televizyonlara sürekli eğitici kısa spotlar konmalı. Zaman zaman buralarda eğitici programlar yayınlanmalı; bunlar örneklendirilmeli. Hatta, gerçek olayların yer aldığı senaryolar hazırlanıp, dizi filmler yapılmalı. Bunun geliri de trafik eğitiminde kullanılmalı. Gazeteler de dahil bütün medyada kullanılmak üzere “Sevimli Semboller” hazırlanmalı ve bunlar dikkate verilmeli. “Trafik Canavarı” imajı, kesinlikle terk edilmeli. Çünkü, “korkutmayı” değil, “sevdirmeyi” tercih etmeli.

Hazırlanacak eğitici broşürlerle gece, gündüz, yaz, kış, yağmur, çamur faktörlerinin olumlu-olumsuz etkileri; araçların bakımsız donanımlarından kaynaklanan olumsuzlukların boyutu ve sonucu anlatılmalı, öğretilmeli. Bu broşürlerde “sürücü hataları” maddesinin altı, kalınca çizilmeli.

Gece trafiğinde uzun uykusuzluk, öndeki aracı yakın mesafeden takip ve ani sollamalar önlenmeli.

Şehirler arası otobüslerin kaptan adaylarını bilgili, kültürlü, dinamik ve dinç insanlardan seçmeli. Şoförleri, bu özelliklere özendirmeli. Taşıdığı onlarca yolcunun hayatını ve mevtini iki bileği arasına sıkıştıran bu insanlar, seyahatleri süresince zinde kalmalılar. Bunun için: Dinlenme tesislerinde hafif şeyler yemeli; bu tesislerde bulundurulacak spor âletleriyle hafif eksersizler yapmalı; hatta, mümkünse ılık bir duş almalı. Yani, istirahat zamanında istirahat etmeli, rahatlamalı.

Uykusuzluk faktörüne etkili çözüm bulunmalı. Fakat bizim “Çürükçü Nihat Usta” gibi değil:

Nihat Usta, gece kaptanlığında, çok uykusu gelince bir kibrit çöpünü ortadan ikiye böler, bir parçasını gözünün birinin iki kapağı arasına koyarmış. Açık kalan bu gözle yola devam ederken, diğer gözünü bir parça uyuturmuş. Sırası geldiğinde çöpü, diğerine koyarmış.

İşin esprisi bir yana; fıtrî olmayan tedbirler, sentetik çareler hiçbir şekilde uykuyu önleyemez, uykusuzluğu gideremez. Açık gözle uyuyanı birçoğumuz biliriz.

“Nihat Usta” olmamalı.

Tabutlar dolmamalı! Allah’ın ihsan ettiği teknoloji nimetini bir hüsran aracına dönüştürmemeli. Hülâsa:

Bu husustaki gayrete herkes destek olmalı, herkes…

Kazasız, belâsız mutlu bir dünya için…

06.05.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Geri


Önceki Yazıları

  (22.04.2010) - Türkülerin “mesel”i

  (15.04.2010) - Öğretmenin, “yeşil” aşkı!

  (08.04.2010) - Medyatik lâkırdılar!

  (01.04.2010) - Hastahane koridorları…

  (25.03.2010) - Hastaları ziyaret bize memnu değil ki!

  (18.03.2010) - Hamd etmenin böylesi!

  (11.03.2010) - Kazanmak gayretiyle

  (04.03.2010) - Bir yıl oldu sizlerle…

  (25.02.2010) - İdeal meş’alesi!

  (18.02.2010) - Bir “Kudret” şâheseri: Sivrisinek

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Yeni Asya Gazetesi - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat-Promosyon - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım