Faruk ÇAKIR |
|
Şu ‘rutin’ işler bir bitse... |
Türkiye’yi idare edenlerin, yaptıkları yanlış işleri savunurken takındıkları bir tavır var. “Şu yanlış iş niçin yapıldı?” diye sorulduğunda, biraz da (Siz anlamazsınız havası takınılarak) “Bu işler ‘rutin’ işlerdir. Bu işlerde bir anormallik yok. Siz işinize bakın” derler. Derler, ama millet ekseriyeti bu ifadelerin hadiseleri açıklamaya yetmediğini bilir. Benzer hadise çok olduğu için ayrıntıları hatırlatmaya bile gerek yok. Şu kadarını ifade edelim ki, onlara göre darbe ve ihtilâller de “rutin işler” arasında yer alır! Çünkü ortalama her 10 yılda bir ‘darbe’ yapmayı kendilerine göre hem ‘rutin iş’, hem de ‘hak’ olarak görürler. Erzincan’da görülen ve rütbeli şahısların da ‘sanık’ olduğu bir dâvâ devam ederken adliyenin üzerinden F-16 jetinin geçtiği ‘iddiâ’ edildi. (Star g., 5 Mayıs 2010) İddia üzerine açıklama yapan ‘yetkililer’ bunun bir ‘rutin iş’ olduğunu ifade etmişler. (AA, 5 Mayıs 2010) Belki de ‘rutin iş’tir, ama çoğu defa ‘rutin dışı’na çıkıldığı halde her defasında ‘rutin iş’ denilerek savunma yapıldığı için insanlar hadiselere şüphe ile yaklaşıyor. Sadece ‘rutin (yanlış) iş’ler değil, bazen ‘rutin dışına çıkmak’ da savunulduğu için kafalar hepten karışıyor. Hatırlamak gerekirse “28 Şubat süreci”nde de onlarca defa ‘rutin yanlış iş’ler yapılmış ve her defasında da itirazlar dikkate alınmamıştı. Meselâ, ‘köfteci’ler bile inanç ve değerleri açısından fişlenmiş ama başlangıçta bunlar inkâr edilmiş, ardından da ‘rutin işler’ olduğu ileri sürülmüştü. Yine 28 Şubat sürecine zemin hazırlamak için Sincan’da tanklar yürütülmüş, itiraz edildiğinde ya da sorulduğunda bunların ‘rutin işler olduğu’ ifade edilmişti. Tabiî ki aradan günler geçince bu yapılanların rutin işler olmadığı, demokrasiye müdahale anlamı taşıdığı ortaya çıkmış ve bu yanlışlara imza atanlar da millet nezdinde mahkûm olmuştu. Dolayısı ile Türkiye’yi idare edenlerin ‘Bunlar rutin işler, endişeye mahal yok’ benzeri açıklamalarını ihtiyatla karşılamakta fayda vardır. Her zaman ifade etmeye çalışığımız gibi, Türkiye’de hak, hukuk, adalet ve tam demokrasi olacaksa ‘rutin işler’in gerçekten ‘rutin işler’ olması lâzım. Hiç kimse ‘rutin dışı işler’ yaparak bunları ‘rutin işler’ şeklinde millete sunmamalı. Aynı zamanda rutin dışı işler yapanlar, kanun ve nizam önünde hesap vermek mecburiyetinde kalmalı. Nasıl ki iktidar her ülkede, muhalefet ise demokrasilerde olur; o halde rutin dışı işler yapanların da hukuk önünde hesap vermesi gerekir. Mükâfat ve ceza dengesinin olmadığı bir ülke, hür ve demokrat bir ülke olma iddiasında yol alamaz. Her ne olursa olsun, Türkiye’yi idare edenlerin millet nezdinde itibarının sarsılmış olduğu anlaşılıyor. Türkiye’yi idare edenler bu itibar sarsılmasının bir tehlike sinyali olduğunu görmeli ve itibarlarını kazanmak için elbirliği ile gayret sarfetmeli. Yoksa her yanlışı ‘Bunlar rutin işler, siz işinize bakın’ diyerek geçiştirmek mümkün olmaz. İdarecilerimizden; sözde değil, özde ‘rutin iş’ler bekliyoruz... 06.05.2010 E-Posta: [email protected] |