Faruk ÇAKIR |
|
Bizi bu yanlışlar yıktı |
Bazı yanlış işlerimiz var ki, sebebini anlamakta zorluk çekiyoruz. ‘Elhamdülillah Müslümanız’ ama çoğu zaman bu kimliğin gereklerini yerine getirmekte ihmalimiz oluyor. Bunlardan biri de söze ve konuşmaya başlarken Allah’ın selâmıyla başlama noktasındaki ihmâlimizdir. Oysa söze ve konuşmaya ‘Selâmün aleyküm’ diyerek başlamak çok önemli şiârdır. Belki de 80 yılın yanlış uygulamaları sebebiyle bu önemli vazife ihmâl edilmiş, herhangi bir toplantıda konuşmaya selâm ile başlayanlar garipsenir hâle gelmiştir. Selâmı yaymak lâzım, çünkü Peygamberimizin (asm) hadislerinde bu tavsiye edilmektedir. Başka İslâm ülkelerinde bu alışkanlık yaygın bir şekilde devam ederken, Türkiye’de çok ihmâl edilmekte. Öyle ki, meselâ “Kur’ân’ı anlamak ve anlatmak” ya da Peygamberimizin (asm) doğumunun kutlandığı “Kutlu Doğum Toplantıları”nda bile konuşmacılar ‘Selâmün aleyküm’ diyerek konuşmaya başlayamıyorlar. Elbette böyle bir ‘yasak’ yok, ama ‘hâl ve gidiş’ sebebiyle bu hale gelmişiz. İslâm diniyle sonradan müşerref olan mühtediler bile her konuşmasına ‘Selâmün aleyküm’ diyerek başladıkları halde, müftülerimiz, ilahiyat profesörlerimiz ve hocalarımız ‘Muhterem dinleyiciler’ demeyi tercih ediyor. Belki “Ne var bunda?” diyenler olabilir, ama derinlemesine bakıldığında çok şey olduğu görülür. Bu bir tavır, bu bir göstergedir. Geçtiğimiz günlerde yayına başlayan TRT’nin ‘Arapça kanalı’nın açılışında da aynı yanlışlık yapılmış. Toplantıya katılan zevâtın büyük çoğunluğu “Hayırlı akşamlar” ve benzeri “temenniler”le konuşmalarına başlamışlar. Sonunda Başbakan “Selâmün aleyküm” diyerek konuşmasına başlamış ve zevâhiri kurtarmış. Bu konuda ‘gizli yasak’ varmış gibi davranılıyor. Öyle ki, kuruluş gayesi insanların dinî ihtiyaçlarını karşılayacak çalışmalar yapmak olan Diyanet İşleri Başkanları bile genellikle protokol konuşmalarına ‘selâmün aleyküm’ diyerek başlamaktan uzak duruyorlar. Şu da var ki, herhangi bir konuşmacı, herhangi bir toplantıdaki konuşmasına “Selâmün aleyküm” diye başlasa kamuoyu onu garip karşılar ve hatta bazı gazetelere manşet bile olur! “Bu kişi konuşmasına selâmla başladı” diye konuşmayı yapanı suçlu ilân ederler. Geçenlerde Rusya’daki Müslümanların durumunu konu alan bir toplantıya katılmış ve benzer çelişkiye orada da şahit olmuştuk. Toplantıya katılan ‘müftü’lerimiz selâmsız konuşmalar yaparken, aynı toplantıya Rusya’dan katılan ve müftü olmayan, profesör ünvanlı olan kişiler “Selâmün aleyküm” diyerek konuştular. Netice olarak ‘selâmı yaymak’ gerekiyorsa bunu yapması gereken kişilerin başındakiler ilâhiyat camiasından olmalıdır. 80 yıllık ihmal sebebiyle selâmla konuşmaya başlamak garip karşılanıyor olabilir. Ama bu kanaati değiştirmek ve selâmla konuşmaya başlamayı ‘normal’ görmek için de işe bir noktadan başlamak lâzım. Hiç değilse konu itibarıyla dinî muhtevâlı olan toplantılarda ve dinî temsil makamında olan kişiler konuşmalarına selâmla başlasın. Bu yapılırsa, bugün garip karşılanan ‘selâmla konuşmaya başlama’k yarın ‘normal ve tabiî’ karşılanır hâle gelir. Esselâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtühû!
18.04.2010 E-Posta: [email protected] |