Faruk ÇAKIR |
|
Değişim baştan başlasın |
Hükümet yeni bir adım atarak yürürlükteki 1982 ‘darbe anayasası’nın bazı maddelerini değiştirmek istediğini açıkladı. Bununla ilgili olarak siyasî partilerle de görüşüldü ve pakete destek arandı. Gelişmelere bakılırsa muhalefet değişiklik teklifini destekleme niyetinde değil. Gündeme gelen değişiklik tekliflerinin ayrıntıları bir yana, temelde anayasanın tümden değişmesinin gerektiğini söyleye geldik. Üstelik bunu,—camia olarak—12 Eylül darbe anayasasının oylamaya sunulduğu günden bu yana yapıyoruz. Dolayısı ile prensip olarak müsbet yöndeki her türlü değişikliğin desteklenmesi gerektiğini de söylüyoruz. Bir nokta var ki, göz ardı edilmemesi gerekir: Yürürlükteki anayasa temelden ‘çatı’ya kadar yanlışlarla dolu. Bu sebeple kısmî değişiklikler Türkiye’nin ihtiyacını karşılamıyor. Nitekim şimdiye kadar belki de yirmi defa mevcut anayasanın maddelerinde değişikliğe gidildi. Elbette atılan her yeni adım faydalı oldu, ama anayasanın ruhu ve temeli değişmediği ve değiştirilemediği için ihtiyacı karşılamadı. Bu sebeple gündeme gelen değişikliklerin hayat bulmasını arzu ederiz, ama bunların da yeterli olmadığı bilinmelidir. Şunu anlamakta da zorluk çekiyoruz: Tamamen yeni, sivil ve ‘darbe anayasasını aratmayan’ yeni bir anayasanın hazırlanması gerektiği hususunda toplumun büyük bir kesiminde mutabakat vardı. Çok önceleri atılması gereken bu adımlar atılmadığı için, kısmî değişikliklerle idare edilmeye çalışılıyor ve bu durum da beraberinde yeni sıkıntıları getiriyor. Demokrasi ve Özgürlük İçin Yargıçlar ve Savcılar Birliği (Demokrat Yargı) Eşbaşkanı Orhan Gazi Ertekin, yaşanan tartışmalara doğru teşhisi koymuş. Ertekin, gündeme gelen anayasa değişiklik paketinin 12 Eylül zihniyetini tasfiye etmede yetersiz kalacağını hatırlatıp “Daha kararlı, muhtevası çok daha kapsamlı olabilirdi” şeklinde konuşmuş. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek de, “Mümkün olsa 5 madde dışında hepsini değiştirebilsek” demiş. Keşkelerle değişiklik olmadığına göre, Türkiye’nin daha hür ve daha demokrat bir ülke olması için ellerin ‘taş’ın altına sokulması lâzım. Çiçek, “Mümkün olsa 5 madde dışında hepsini değiştirebilsek” diyor. Ama belki de değişikliğe ‘dışında’ dediği maddelerden başlamak lâzım. Türkiye gerçeği bize şunu gösteriyor ki, daha hür ve daha demokrat bir ülke olmak için atılmak istenen adımlar o ‘dışında’ denilen maddelere dayandırılarak engelleniyor. Meselâ, başörtüsü yasağının sona erdirilmesi gündeme geliyor ve hemen bu değişiklik taleplerinin ‘dışındaki’ maddelere aykırı olduğu ileri sürülüyor. Tartışa tartışa doğruları bulmak gerektiğinin farkındayız. Yeni ve sivil bir anayasaya doğru atılan adımların netice vermesini arzu ediyoruz, ama değişiklik için bunca yıl beklenmiş olmasını da anlamakta zorlanıyoruz. Madem demir tavında dövülür, o halde bunca yıl niçin beklendi? Başlangıçta tamamen değiştirileceği ifade edilmişti, şimdi ise kısmî değişiklikle gündemde. İnşâallah neticesi hayırlı olur...
24.03.2010 E-Posta: [email protected] |