Süleyman KÖSMENE |
|
Toplu paranın zekâtı |
Kasım Bey: “Eline elli milyar toplu para geçen birisi bunun zekâtını nasıl verir? Hemen verir de parayı ondan sonra mı harcar, yoksa bir yıl sonra mı verir?”
Emekli olup yüksek miktarda ikrâmiye alan birisinin aldığı para “mal-i müstefad”dir. Yani birdenbire elde edilen ve kendisinden faydalanılan, faydalanmaya hazır olan maldır. Bu para mükâfat, bağış, ödül, miras, define, maden, toprak ürünleri (öşür), deniz ürünleri gibi yollardan elde edilen gelir gibidir. Bu tür gelirlerin, elde edildiği anda cinslerine göre belirli oranlarda zekâtı verilir; sonra harcanır. Zekâtı verilmeden harcanmaz. İbn-i Abbas, Hazret-i Muâviye ve Ömer İbn-i Abdülaziz (ra), yeni kazanılan maldan, üzerinden sene geçme şartı aramadan zekât almışlardır.1 Bu paranın ticâret malı gibi günden güne artmaya bırakılmış mallardan farkı şudur: Bu para toplu olarak elde edilmiştir. Artıcı olup olmadığı belli değildir. Belki doğrudan bir ihtiyaç için harcanacak, meselâ bir ev alınacak ve zekâtı gündemden tamamen çıkacaktır. Bu parayla ev alındığı zaman, artık bir yıl sonra zekâtı söz konusu olmuyor. Nitekim öşür de böyledir. Tarladan mahsul alındığı anda zekâtı toplu olarak veriliyor. Ondan sonra harcanıyor. Bir yıl beklenmiyor. Fakat bu toplu para ticârete tahsis edilmişse veya bir ticâret malına sermaye olarak katılmışsa, zekâtı diğer ticâret malları ile birlikte verilebilir. Bu durumda, diğer ticâret mallarının zekât zamanı geldiğinde bu mal da sayıma girer ve hepsinin zekâtı birlikte verilir. *** Dastan Bey: “1- Emekli olduğum zaman aldığım ikramiyenin zekâtını hemen vermek durumunda mıyım? Zekâtını vermeden harcayanlar, sonradan nasıl davranmalılar? Borçlu kalırlar mı? Kalırlarsa bunu nasıl telâfi ederler? Taksitle ödenir mi? 2- Son dört beş aydır nefsim ve kalbimle sürekli çelişkiler yaşıyorum. Kalbim katılaştı. Günahlara düşmeyeyim diye sürekli kendimle mücadele ediyorum. Bazen başarılı, bazen de başarısız oluyorum. Mahşer âleminde hesap gününde ne yapacağım? Rabbimin huzuruna nasıl varacağım? Lütfen bana bu konuda ne yapmamı önerirsiniz.” 1- Toplu olarak ve bir defada elde edilen paranın artıcı olup olmadığı belli değildir. Eğer bu para ile ev veya tarla gibi gayr-i menkul cinsinden, daha sonra zekâtı gündeme gelmeyecek şekilde bir ihtiyaç maddesi alınacaksa, zekâtı kırkta bir oranında derhal verilir; sonra harcanır. Çünkü artık bir yıl sonra bu paranın zekâtı söz konusu değildir. Eğer zekâtı verilmeden bir şekilde bu para harcanmışsa, sonradan telâfisi mümkündür. Kaç yıl geçmiş olursa olsun, söz konusu paraya tahakkuk eden zekât hesaplanır ve yine verilir. Bir defada toplu olarak verme konusunda sıkıntı olacaksa, aynı rakam bütçemize uygun şekilde taksitlendirilerek de ödenebilir. Burada esas olan, zekâtı emredildiği şekilde vermektir. Zamanında verilmemiş olmasında bir kasıt olmadığından, sonradan telâfi edilmesi ona kefaret olarak yeter ve İnşallah sevabına bir noksanlık gelmez; böylece zimmetinden de kurtulunmuş olur. Şu âyeti unutmamalıyız: “Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin, Allah’a güzel bir borç verin. Kendiniz için önceden ne hayır yaparsanız, onu Allah katında daha üstün bir iyilik ve daha büyük mükâfat olarak bulursunuz. Allah’tan bağışlama dileyin. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” 2 2- Kalbimizle ve nefsimizle zaten sürekli çelişkiler yaşarız. Bu bizim mü’min olduğumuzun da gereğidir. Kalbimizin istediğini nefsimiz istemez. Nefsimizin istediğini kalbimiz istemez. Kalbimizin katılaştığını fark etmemiz, günahlara girmeyelim diye sürekli kendimizle mücadele etmemiz, bazen başarılı bazen başarısız olmamız, mahşer âleminde hesap gününden endişe etmemiz, Rabbimizin huzuruna nasıl varacağımızdan korkmamız hep, ama hep mü’min olmamızın ve Allah korkusu taşıyor olmamızın verdiği mü’mine yakışan güzel hallerindendir. Ümitsizlik yok. Fakat korkmaya, endişe etmeye, kendimizle yüzleşmeye, nefsimizle hesaplaşmaya devam… Ta mahşere kadar. Allah Rabbinin huzuruna gideceği korkusu yaşayanlara ve bu korkuyla amel edip kendisini yargılayanlara inayetini ve yardımını esirgemesin. Âmin.
Dipnotlar:
1- el-Emvâl, 1132, 1133 2- Müzzemmil Sûresi: 20 03.09.2009 E-Posta: [email protected] |