"Gerçekten" haber verir 03 Mart 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Cevher İLHAN

Ekonomik tufandan siyasî tsunamiye



Bizzat politikacıların itirafıyla günübirlik basit siyasî çıkar hesaplarıyla boğuşan “maganda üslûplu” siyaset, karalama kampanyası içinde başı dönmüş; Türkiye’nin önündeki gerçek gündemi görmüyor, tartışmıyor…

Bu hayhuy ortasında milleti canından bezdiren ve uzmanlarca “Nuh’un tufanı”na benzetilen, hergün binlerin, onbinlerin eklendiği işsizlik ordusuyla sosyal hayatı sarsan ekonomik krizden kurtuluşun çâreleri ele alınmıyor.

Siyasî iktidar göz göre göre ekonomideki çıkmazı görmezden gelerek “savsaklama” ve “erteleme” taktiğini güdüyor; ciddî tedbir almıyor. Bu kırılgan ve öteleyen vaziyet mahallî seçimlere kadar devam edecek gibi gözüküyor. Ekonomistler, hâlâ doları tırmandıran ve yüksek carî açık içinde ekonomiyi ayakta tutan sıcak parayı kaçırtan yanlış politikaların krizi daha da derinleştirip azdırdığını belirtiyorlar.

Ve ne yazık ki fütursuz politik kavga içinde, ekonomik krizle birlikte gündemin baş konusu haline gelen ve ayyuka çıkan yolsuzluklara, ihâleye fesad karıştırma iddialarına kamuoyunu tatmin eden doğru dürüst bir açıklama getirilmemekte. “Dokunulmazlıklar”ın kaldırılması ve “yolsuzluk dosyaları”, iktidar ile anamuhalefet arasında karşılıklı oy devşirmeyi hedefleyen tahterevalli siyasetiyle sadece “politika malzemesi” olarak istimal ve istismar edilmekte. Karşılıklı “balonlar” patlatılmakta; çözüm önerileri, “politik polemiğin” gürültüsü arasında kaybolmakta.

Yolsuzluklarla mücadele, yoksulluğa çâre, ekonomik krize karşı tedbir paketlerini hazırlamak gibi iktidarın yapmakla ve muhalefetin hatırlatmakla yükümlü olduğu mesele, siyasî atışmaların arasında kaynayıp gitmekte…

FIRTINA ÖNCESİ SESSİZLİK

Oysa uzmanlar, konunun çok ciddî olduğunu ikaz ediyorlar. Bütün dünyada köklü tedbirlerle küresel ekonominin atlatılması çözümleri çoktan devreye sokulurken, Türkiye’de krizin dibe vurması bir yana, bugünkü durgunluğun fırtına öncesi “sessizlik” olduğunu haber veriyorlar.

Ne var ki Başbakan, meydanlarda ekonomik krizin Türkiye’yi “teğet geçtiğini”, anlatmayla meşgul. Eskinin “bir milyonu” ile şimdinin “100 kuruşu”nun aynı değerde olduğunu milletin gözünden kaçırırcasına “siyaset” yapıyor!

Dahası halka karşı muhalefete seslenip “Eğer işsizliğe çözümünüz ve çâreniz varsa açıklayın, yerine getiremezsem siyaseti bırakmaya hazırım” demesi de bir başka garâbeti ortaya çıkarıyor. Zira bu söz, Başbakan’ın “muhalefeti suçlayayım” derken işsizliğe çâresinin olmadığının açık bir itirafı oluyor.

Bu arada her ne kadar Başbakan tarafından seçim meydanlarında seçmene karşı “Hiçbir dayatmaya gelmeyiz, krediye ihtiyacımız yok” meydanı okunsa da, “Türkiye’nin ümüğünü sıkacağı” anlaşılan IMF ile anlaşmanın da kotarıldığı ve seçim sonrasına bırakıldığı, Erdoğan’ın ve ekonomiden sorumlu Bakanın “çelişkili ifâdeleri”nden anlaşılmakta.

Görünen o ki IMF bir tek Türkiye’nin silâh alımı ihâlelerine karışmamakta. Başta İsrail, ABD ve diğer bazı Batılı ülkelerle yaptığı silâh alımı ihâleleri ekonomiden etkilenmemekte. Yatırıma, üretime, istihdama karışan; işçilerin, memurların, emeklilerin maaşının kısılmasını şart koşan IMF’nin milyarlarca dolarlık silâh alımı harcamalarına karışmaması, bunun göstergesi…

ÇATIŞMA SİYASETİ

Diğer yandan Türkiye’nin hâlâ ağır faturasını ödediği, demokrasiyi rafa kaldıran, sürecin içindeki aktörlerin itirafıyla bir “postmodern darbe” ve “cunta hareketi” olduğu ikrar edilen 28 Şubat süreci tartışılmıyor. Büyük sermaye ve medyanın rant ve menfaat için uydurduğu “irtica kulp” reaksiyonuyla icâd edilen krizin “devlet bunalımı”na dönüştürdüğü konuşulmuyor.

28 Şubat’ın, “büyük sermaye”nin çıkar hesaplarıyla, Anadolu sermayesini ülke ekonomisinde pay almasını hazmedememesiyle, menfaat ilişkisi içindeki “tetikçiler”ce dayatıldığı bugün bâriz bir biçimde deşifre olmakta.

28 Şubat’ta kullanılan maşaların, psikolojik harekâttaki taşeronların, çetelerin çoğunun birer toplum mühendisliği tezgâhında işletilen tahriklerden ibaret olduğu görülmekte. “İrtica kampanyaları”nın baştan sona bir tertip olduğu on iki yıl sonra birer birer gün yüzüne çıkmakta. İç ve dış mihrakların fitneleri açığa çıkmakta; eğitilerek sahneye sürülen “28 Şubat’ın alkolik sahte şeyhi” Kalkancı’nın, garip ve anlamlı bir tevâfukla yine 28 Şubat’ta uyuşturucu hap üreten fabrikasıyla yakalanması, bunun açık bir misali olmakta.

“Demokrasiye balans ayarı” yapan ve “irtica tehdidi”yle özellikle dinî özgürlüklere yapılan dayatmalarla dolu 28 Şubat anaforunun ardından 2001 ekonomik krizi tufanının Türkiye’yi vurması bir tesâdüf olmadığı ortada. Bunun içindir ki bugün siyasetteki ayrıştırıcı ve çatıştırıcı kutuplaşma ve kavganın ekonomik krize sürükleyen süreçte olması da dikkat çekici.

Belli ki Türkiye’yi birleştiren, ortak değerler üzerinde bütünleştiren “binbir birlik ve bütünlük bağları”na mukabil tahriklerle siyasî farklılıklardan başlanıp “karşıt” ya da “yandaş” medyanın da kaşımasıyla, kitleler etnik, mezhebî, bölgesel ayrışmalar üzerinden siyasî kamplaşmanın içine itiliyor. “Tefrika”yı kışkırtan, “farklılıkları” öne çıkaran pervâsızlıkla değerler üzerindeki politikalarla “ecnebî politikası”na sürüklenmesi oyununa geliniyor…

Peki birkaç oy için değer mi?

03.03.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (02.03.2009) - Siyasetin zehirlenmesi

  (01.03.2009) - “28 Şubat” sürüyor... (2)

  (28.02.2009) - “28 Şubat” sürüyor... (1)

  (26.02.2009) - Gerçek gündem devre dışı…

  (25.02.2009) - Siyasette gündem kayması…

  (24.02.2009) - “Yamalı bohça”yı yamamakla olmaz

  (23.02.2009) - AKP’nin “yeni anayasa” irâdesizliği

  (21.02.2009) - Bediüzzaman’ın “matbuat lisânı” ve Yeni Asya…

  (19.02.2009) - İsrail’in “soykırım şantajı”

  (18.02.2009) - Ankara neden Telaviv’e tavır alamıyor?

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır