Seçimlere günler kala ABD’de yarış ivmesini arttırmış, hatta kontrolden çıkmış gibi görünüyor. Her iki taraf da son kartlarını oynuyor. Kimilerine göre, Obama ABD’deki gizli Apartheid rejimi çökertecek bir Mandela modeli. Martin Luther King’in siyasî varisi. Elbette ABD beyazların azınlık olarak yaşadıkları bir Güney Afrika değil. Bununla birlikte, küresel adaletsizliğin merkezini ve pençesini temsil ediyor.
Düşünebiliyor musunuz? ABD’de insanlar Roma’daki gibi oburluktan/obeziteden ölürken dünyanın kalan yerlerinde ise açlıktan ve sefaletten ölüyorlar. Adalet bunun neresinde? Bu oburluk sadece fakirleri değil aynı zamanda dünyayı tüketiyor. Zenginler ve zengin ülkeler dünyaya bu şekilde saldırmaya devam ettikçe sadece ozon daha fazla delinmekle ve hayvan ve bitki türleri azalmakla veya tükenmekle kalmayacak. Bu tüketim alışkanlığının ve çılgınlığının sürmesi için dünyanın 2030 yılında yeni bir dünyaya ihtiyacı olacak. Nasreddin Hoca hikâyesindeki gibi. Hoca’nın fil örneğindekini hatırlatırcasına; bir tek fili doyurmaktan aciz köylüler gibi dünya da ikinci bir fili doyurmak zorunda kalacak. Bundan dolayı bu dünya ya değişmeli ya da değişmelidir. Lâkin beyaz adamın son kışkırtıcısı olan beynelmilel Yahudi bu saltanattan kolay kolay vazgeçecek gibi değil. Bunun böyle devam etmesini kendi siyasî geleceği açısından elzem görüyor. Bundan dolayı da seçimlere günler kala yarışta kayıp atı temsil eden McCain’i destekliyorlar ve Obama’nın Beyaz Saray’a gelmesini bir felâket ve uğursuzluk sayıyorlar. Bu bağlamda, Washington Post gazetesinin meşhur yazarlarından birisi olan Robert Kagan ‘Hâlâ 1 Numara’ başlıklı yazısında şeamet tellâllığı yapıyor. Obama’yı çöküşün adayı olarak selâmlıyor. Halbuki kendi yazdığı gazetesi bile çar naçar Obama’yı destekliyor.
Ortadoğu üzerinden ABD’yi çökerten Bush ve onu kışkırtanlar da Robert Kagan gibi yazarlar ve çizerler oldu. Thomas Friedman gibilerin yazdığı üzre 25 tane Neocon çete Bush’u kendisine ve emellerine ram etmiş ve bu suretle dünyanın dümenini ele geçirmiş ve ABD’yi kör bir silâh olarak dünyaya karşı kullanmıştı. Onlara göre, ABD İsrail’in tetikçisinden başka bir şey değil. Bu tetikçilik anlayışı ABD’nin başını yediği gibi İsrail’in de yiyecek. Hâlâ da anlamak istemiyorlar. Obama’yı o makama getirecek olan kendisi değil, Bush’un yanlışlarıdır. Neocon çetesi ve uzantıları ‘nerede yanlış yapmıştık’ yiyecekleri yerde, hâlâ saldırıyorlar.
*
Irak’tan çekilme tarftarları yani Demokratlar ABD’de iktidara gelirken Türkiye’de Bush politikalarına destek veren ve Türkiye’nin de destek vermesini isteyen Neoconların uzantıları kendilerini gözden geçirme babından tek bir satır bile yazmıyorlar. Kabahat onlarda değil, onları nisyan ile ödüllendirenlerdedir. Bizde de Fukayama gibi Neocon cenahtan Obama’ya kayanlar oldu ama onlar tabir caizse onun gibi günah çıkartmadılar. ‘Tarihin Sonu’nun yazarı Fukuyama, Kagan’a karşı gerilemenin ilâcının McCain değil Obama olduğunu düşünüyor. Gerçekten de muhtemel Obama iktidarında ABD’yi iki ihtimal bekliyor. Bunlardan birisi, Clinton döneminde olduğu gibi sukûnet ve yumuşama ve dünya ile birlikte hareket hali. İkinci ihtimal ise özelde İsrail taraftarlarının genelde ise beyazların Obama iktidarını hazmetmemeleriyle ortaya çıkacak olan kutuplaşma ve kriz halinin yaşanmasıdır. Şayet beyazlar Obama iktidarını hazmedebilecek olurlarsa o takdirde Fukuyama’nın dediği gibi Bush’dan sonra ABD’nin içine düştüğü tereddi ve gerileme hali durdurulabilir ve dondurulabilir.
Lâkin ekonomik buhran kimi ekonomistlere göre en az on yıl sürecek gibi görünüyor. Zira Japonya ve AB on yıldan beri büyük bir durgunluğun içinde debeleniyor. Sadece ekonomik hızı yavaşlamayan iki ülke Çin ve komşusu Hindistan. Ferid Zekeriya da uful eden Amerikan yüzyılı sonrasında yeni dönemi en iyi karşılaşacak ve ABD’nin bir halden ötekine inişini ve evrimini en yumuşak şekilde sağlayacak kişinin Obama olduğunu ifade ediyor. 1970’li yıllarda ABD’nin gücünün sınırlarına işaret eden siyasetçilerden birisi Cyrus Vence idi. 1990’lı yıllarda ve özellikle de Irak işgalinden sonra ise Roma gibi İngiltere gibi Amerikan İmparatorluğu’nun çöküşünü bekleyenlerden birisi ünlü tarihçi Paul Kenndy olmuştur. ‘Who are we/Biz kimiz?’ kitabının yazarı Huntington ise teorisinin gerçekleştiğini ve renkliler kuşağının Amerika’ya hükmettiklerini tahmininden erken ve yaşarken ve yaşayarak görmektedir.
ABD ne yöne ve ne yana gidiyor tartışmaları bundan böyle de dinmeyecektir. Lâkin 47 yaşındaki Obama’nın yarışı kazanması halinde bu Amerikan tarihinde bir ilk olacaktır. Bu da tarihi ve elle tutulur bir değişim demektir. Değişime inanmayanlar kendilerini inkâr edenlerdir. Bush’un politikalarının ABD’yi bu vartaya düşüreceğini söyleyenler haklı çıktılar. Değişime inananlar da aynı şekilde haklı çıkacaklardır.
02.11.2008
E-Posta:
[email protected]
|