Başbakan R. Tayyip Erdoğan’ın, Salı günü meclis grubunda yaptığı konuşmada “Bedel ödemeye hazırız” demesi yeni bir tartışma başlattı. Muhalefet, Başbakanın bu çıkışını ‘sert’ bulduğunu ifade ederken, parti tabanının memnun olduğu anlaşılıyor.
Zaman zaman ifade etmeye çalışıyoruz: Türkiye’de, bilhassa siyasette ‘normal şart’lar hüküm sürmediği için, ‘bedel ödemeden iş yapmak’ neredeyse imkânsız. Bu sebeple, millet menfaatine, taş üstüne taş koymak isteyen siyasetçiler, bir şekilde bedel ödemeyi de göze almaları gerekiyor.
Tabiî ki ‘bedel’ denilince hemen akla ‘ip’lerin gelmesi gerekmiyor. İçeride ve dışarıda aleyhte kampanyalar açılması, iftiralar atılması, darbe ya da muhtıralar verilmesi, anarşinin körüklenmesi de nihayetinde bir ‘bedel’dir.
Başbakan Erdoğan, daha önce ‘Bedel ödemeye hazır değiliz’ demiş ve bu sözünü tenkit etmiştik. Dolayısı ile, ‘Bedel ödemeye hazırız’ şeklindeki beyanlarını da duymazdan gelemeyiz.
Önce ‘eski’yi bir hatırlayalım: Başbakan, Birlik Vakfı’nın İstanbul’da düzenlediği bir toplantıda; öğrenci velilerini suçlamış ve şöyle demişti: “Meslek liseleri olayında, özellikle meslek liselerinde yavrularını okutanlar, çocuklarının durumuna sahip çıkmamışlardır. Bunun karşısına dikilenlere toplum gereken cevabı vermemiştir. Biz hükûmet olarak bu bedeli ödemeye hazır değiliz. Niye? Çünkü daha önce ödenen bedeller var.” (AA, 3 Temmuz 2004)
2004’de bu sözleri sarfeden Başbakan, bugün şunu söyledi: “Ama biz şuna inanıyoruz; biz bu yola çıkarken daha önce de demokrasiye inanmış insanların söylediğini söylüyoruz. Biz o beyaz çarşaflarla beraber yola çıktık, biz bu konuda bedel ödemeye hazırız, bu konuda rahatız.” (AA, 12 Şubat 2008)
Erdoğan’ın “beyaz çarşaf”tan maksadının, ‘kefen’ olduğu anlaşılıyor. Elbette siyasetçilerin bu konuları konuşması siyasî açıdan doğru değildir, ama demin de ifade etmeye çalıştığımız gibi Türkiye’de siyaset, ‘normal şartlarda’ sürdürülemiyor. Önüne gelenin siyasetçiye lâf yetiştirdiği ve siyaset alanını daralttığı bir yerde, dünya ölçülerine göre siyaset yapmak da zorlaşıyor. Bununla birlikte, iktidarın bugün sergilemeye çalıştığı cesareti, 3-5 yıl önce sergilemesini de arzu ederdik.
Aslında, başlangıçta sarf edilen “Bedel ödemeye hazır değiliz” sözü doğru değildi. Ne var ki, o gün o söze ‘siyaseten’ sahip çıkıp, ‘Başka ne yapılabilir ki?’ diyenler, bugün ise ‘Bedel ödemeye hazırız’ sözüne sahip çıkıyor. Doğrusu, bu sözü en başta söylemek ve ona göre davranmaktı. Geçen zaman gösterdi ki, problemleri erteleyerek ve öteleyerek bir yere varmak mümkün değil.
Bunun bir sebebi de, ‘yasakçı’ların insafsız olması. Yasakçılarda insaf ve iz’an olmadığı için; onlara karşı ‘taviz’ vererek bir yere varmak mümkün değil. Bu sebeple, hakkı ve haklıyı her safhada savunmak gerekiyor. Bu tartışmalar; “Aç canavardan korkmanın, onun merhametini değil, iştahını arttırdığı ve ilâve olarak ‘diş kirası’ da isteyeceği” tesbitini haklı çıkarmış oldu.
Duâ edelim de, milletimiz daha fazla bedel ödemeye mecbur kalmasın...
15.02.2008
E-Posta:
[email protected]
|