İnsanoğlunun, yaratılışı icabı iyiye ve doğruya yöneldiğini görüyoruz. Gerek sigaranın pek çok alanda ‘yasaklanması’ ve gerekse ‘alkollü içkiler’e karşı oluşan hassasiyet bunu hatırlatıyor.
Bazı konular da vardır ki, Türkiye’de yapılmasına karşı çıkıldığı halde, ‘yabancı bir ülke’de yapıldığında alkışlanabiliyor. Sözgelimi, Meksika’nın başkenti Mexico City’de yeni başlatılan bir uygulama ile kadınlara özel/ayrı otobüs tahsis edilmiş. Bu gelişmeyi aktaran ‘büyük gazete,’ haberi şöyle sunmuş: “Meksika’nın başkenti Mexico City’de kadınlara özel hizmete konulan ‘pembe otobüsler’ büyük ilgi görüyor. Kadınlar, otobüsler sayesinde sarkıntılık ve tacizden kurtulduklarını söylediler. Kentin genellikle tıka basa dolu olan otobüs ve trenlerinde, insanların birbirine değmeden durabilmesi imkânsız. Ancak kadınlar bütün temasların bu zorunluluktan olmadığından şikâyetçiydi. Kadınlar, her gün bu ulaşım araçlarını kullanan 22 milyon yolcu içinde, bu durumdan avantaj sağlayan erkeklerin sayısının hayli fazla olduğuna dikkat çektiler. (...) Mexico City’de sadece kadınlara ayrılmış pembe otobüslere binmeye yeltenen erkekler ise daha kapıdan içeri adım atmadan şoförler tarafından azarlanarak kovalanıyor.” (Hürriyet, 12 Şubat 2008)
Acaba, böyle bir uygulama Türkiye’de yapılsa, aynı ‘büyük gazete’ nasıl tepki verirdi? Nitekim geçmiş yıllarda bu anlamda ‘deneme’ler yapılmış ya da yapılması teklif edilmişti. Adı geçen ve geçmeyen ‘büyük gazete’ler bu teklifler karsında son sözlerini en başta söylemiş ve Türkiye’nin ‘geriye’ götürülmek istendiğini söylemişti. Oysa, Meksika’daki durum ile Türkiye’deki durum arasında ‘teknik anlamda’ hiç bir fark yok. Burada da otobüsler kalabalık ve kadınlar bir şekilde taciz ediliyor. Yapılan bazı araştırma ve incelemeler de defaatle bunu ortaya koymuştur. O halde, Meksika’nın yaptığını övmek, aynı şeyi Türkiye’de yapmayı ‘sövmek’ neyin nesi?
Tabiî ki Meksika’da yapılan uygulama, dünyada bir ‘ilk’ değil. Başka zamanlarda ve başka ülkelerde de benzer uygulamalar yapıldı. Uygulama yapılan her ülkede kadınlar durumdan memnun. Türkiye’de ise, değil böyle bir uygulamayı başlatmak, teklifi gündeme getirmek bile en ağır suçlamayı beraberinde getirir.
Peki hakikat nedir? Hakikat, kadınların fıtraten ‘taciz’den şikâyetçi olduğudur. En ‘asrî kadın’ dahi, erkeklerin taciz edici nazarlarından sıkılır!
Meksika’daki uygulamanın bir benzerini de dünyanın GSM devleri yapmaya başlamış. Onlar da ‘çocuk pornosuyla savaş’ başlatmışlar. Buna göre, “Hutchinson 3G Europa, Avusturya Mobilkom, İtalya Telecomunicacion, Telefonica/02, Telenor, TeliaSonera, T-Movil ve Vodafone” firmaları; cep telefonlarında çocuk pornosu görüntülerini önlemeye çalışacak. (agg.)
Haberin ayrıntılarını bir yana bırakırsak, ‘porno’ya karşı duyulan tepki de ‘fıtrat’ın, yaradılışın bir gerçeği değil mi? Düne kadar gizli ya da açık; her türlü ‘porno’yu haklı bulan ve destekleyen ‘dünya devleri’nin şimdi bu belâdan kurtulmak istemesi de ‘akıl için yol bir’ prensibini hatırlatmıyor mu?
Bazıları rahatsız olabilir, ama bütün bu ‘haber’ler bir şeyi daha gösteriyor: İslâmiyet, fıtrat dinidir. ‘Haram’ların ‘haram’ ilân edilmesi tesadüfî değildir. ‘Sadece akıl feneri’ ile yol bulmaya çalışanlar, geç de olsa bunu anlayacak...
14.02.2008
E-Posta:
[email protected]
|