Şöhret, para, mal ve mülk… Bunların hepsinin geçici olduğunu anlatan çok canlı bir örnek yaşanıyor şu sıralar.
24 yaşında… Müzik kariyerinde zirveye ulaşmış… Milyonlarca hayranı var. Soul müziğin ünlü sesi…
Ne yazık ki, özel hayatındaki problemler bitmek bilmiyor. Geçen ay Norveç’te uyuşturucu bulundurmaktan göz altına alınan, üç hafta önce Londra’daki evine polis tarafından baskın düzenlenen ve skandallara bir yenisini daha ekleten kişi…
O; Amy Winehouse…
Şarkıcının attığı her adım olay… Her saniyesi problem…
Winehouse 6 kez Grammy ödülüne aday gösterilecek kadar san'at kariyerinde zirvede. Ancak ve berbat sefih bir hayat sürecek kadar hayatı tehlikede…
Acımasız müzik eleştirmenleri bu şarkıcının gelmiş geçmiş en iyi soul vokallerinden biri olarak gösteriyor, ama o dizginlerini kokaine ve alkole bırakmış görünüyor. Kontrol sıfır noktasında.
Asi şarkıcı kızın berbat haldeki çekilmiş görüntüleri basına yansıdı bile. Birçokları bu yeteneğin sonunun, uyuşturucu yüzünden ölen Janis Joplin gibi olmasından korkuyormuş.
Cem Ceminay’ın programında (N101) Zerrin Özer konuk… Sesi ve san'at hayatında Joplin’i örnek aldığını söylemişti. Ancak çok genç yaşta hayata veda edişini unutmadığını da… Demek, o da genç yaşta uyuşturucudan ölen kervanında yol alanlardan.
İşte bu tip insanlarda her şey var. Ama kocaman bir eksiklik hayatının her safhasında yer alıyor: Mutlu değiller.
Hem her şeyin var olduğu, ama hiçbir şeyden mutlu olmadığı bir ortamda yaşamak nasıl bir duygu bilemeyiz.
Ancak görünen o ki, her şeyi olan mutlu olmuyor. Hatta intihara kadar giden bir sürecin içinde yol alıyor.
Peki bu nasıl oluyor? Sadece şöhrete sahip olanlar değil, neye sahip olursa olsun zengin sınıfına giren insanlarda bile bu ruh halini görmek mümkün.
Evet, insanlarda konforlu ve lüks hayat tarzı düşüncesi var olan bir duygu... Çünkü diğer canlılarda böyle bir istek yok.
İnsanların temel ihtiyaçlarını karşılamak mutlu olmaya yetmiyor ne yazık… Daha fazlasını istiyor, hırs gösteriyor. Gösteriyoruz…
Daha fazlasına sahip olma duygusu, normal insan duyguların önüne geçiyor… Denge kurulamıyor… Ve şöhret kavramı, zenginlik kavramı, bizim anladığımız “varlıklı ve paralı olmak” gibi klişelerle tanımlanıyor.
Halbuki insan zengin veya şöhret olunca kendisi değil “statüsü” seviliyor. Bu da sahte ilişkileri beraberinde getiriyor. Zor günlerde yalnız kalan insanların geçmişine bakın, sahte ilişkiler yumağı içinde olduğu görülür. Çünkü gerçek kişiliği sevilmiyor. Bu yüzden intihar ve cinnetin artmasının altında bu yatıyor olsa gerek.
Şöhret herkesin ona hürmetle eğildiği, iyi bir arabası, lüks bir evi, pırlanta yüzük takmaktan mı ibaret… Halbuki bir insanın onurlu hem mutlu olması “doğru” yaşaması ile mümkün olması gerekmiyor mu?...
Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın tesbitleri yerinde…
Diyor ki, “Kaybetme ihtimaliyle karşılaşan kişi depresif olur… Mallarının artması da mutluluk getirmiyor. Sorumlulukları artmış gibi bir hisse kapılıyorlar çünkü. İnsanların kendilerine saygı göstermelerini, güçlü ve paralı olmak gibi şartlara bağlamışlar. Ancak kişisel alçakgönüllülükle servetini birleştirebilenler travmatize olmaz. Kaybetme korkusunu terbiye edemeyenler küçük bir kriz olduğunda intihar bile edebilir” diyor.
İşte para ve pulun kıymetinin olmadığı, insan duygularını satın alamayacağını gösteren bir detay…
İnancı zayıf veya inançsızlık içinde debelenen bir insan portresi!
11.12.2007
E-Posta:
[email protected]
|