Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 02 Eylül 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Mustafa ÖZCAN

İhvan ve AKP



30 Ağustos 2007 tarihli köşesinde Melih Aşık iki AKP’nin mukayesesini yapıyor. O kendi açısından yaparken biz dahi kendi açımızdan yapacağız. Melih Aşık’ın iki AKP arasındaki farklar analizi:

“Bakın şu tesadüfe!..

“Fas’taki dinci bir partinin de adı Adalet ve Kalkınma Partisi...

“Seçim öncesi son anketlerde oy oranı: Yüzde 47... Seçim sloganları: İslâmcı bir parti değiliz... Şeriat kurmaya çalışmıyoruz... Gizli ajandamız yok... Amacımız ülkemizi Avrupa Birliği’ne üye yapmak...

“Biliyoruz, ‘Bu ne benzerlik’ diyeceksiniz... Ama hayır, hayır...

“Arada fark var... Onların amblemi gaz lambası...”

Aradaki fark, lamba farkı. Biri cedit, diğeri kadim. Biri yeni, diğeri eski.

29 Ağustos 2007 tarihinde saat, 19.00 sularında BBC’nin Günün Olayı veya Yorumu programının konukları arasındaydım. Lübnan’dan katılan Mustafa Labban, İhvan ile AKP arasında bir mukayesenin yer, zemin ve şartlar açısından kabil olmadığını, her iki hareketin farklı yörüngelerde seyrettiğini söyledi. Ona göre bir mukayese ve karşılaştırma beyhude. Hatta, İhvan liderlerinin zaman zaman kendilerini AKP’ye benzetmelerinin zaid ve tutarsız olduğunu söyledi. İslâmı referans alma veya almama noktasında iki taraf birbirinden kalın çizgilerle ayrılıyor. Aslında bu tesbit gerçekleri aksettiriyor. Millî Görüş hareketi İhvan’la dost hareketlerden birisi olsa da hiçbir zaman fikrî mecraları bir olmamıştır. Millî Görüş hareketi şartların bir ürünü pratik ve eklektiktir. İhvan hareketi ise, kendilerini Arapça’da totaliter anlayışın karşılığı olan ‘şumiliyye’ kavramıyla ifade ve izah etmeseler bile ‘camia’ yani bütüncül ve toplayıcı bir sıfatla anılıyorlar. Elbette hissiyât bazında AKP ile paylaştıkları bazı hususlar var. Bununla birlikte, İslâmî zeminden oldukça uzaklaşmış ve bir cihetle merkezî bir parti haline gelmiştir. Referans noktasında İslâmı aştığı gibi, tamamen pratik ve pragmatik bir parti haline gelmiştir. İslâmı referansı neredeyse ötelediği veya külliyen aştığı için ona İslâmî veya ılımlı İslâmî bir parti demek bile mümkün değildir. Fas AKP’si aralarındaki farkı anlatabilmek için kendilerinin İslâmı referans olarak aldıklarını ve bu anlamda AKP’den ziyade Batılı Hıristiyan Demokratlara benzediklerini ileri sürüyor (Tempo, 23 Ağustos 2007). Aslında hem İhvan, hem de Fas AKP’sinin temel özellikleri İslâmı referans olarak almalarıdır. Ayriyeten ülkelerinin mevzuâtı da buna uygundur. Bu, yerel avantajlarından birisidir. Türkiye’nin avantajı demokrasisi, Arap ülkelerinin avantajı ise en azından kâğıt üzerinde dahi olsa İslâma vurgu yapması ve referans sistemi olarak benimsemesidir. El Müctema dergisinde Muhammed Mürsi de İslâm dünyasındaki çağdaş siyasî İslâmî partiler ile İhvan arasında bir mukayese yürütmüştür.

Mürsi’nin makalesinin temel ekseni AKP ile İhvan çizgileri arasındaki buluşma ve ayrışma noktalarıdır. Mürsi de AKP ile İhvan arasında mukayeseye imkân olmadığını teyid etmektedir. İkisi farklı iki varlıktır. Bu tahlil ve analizini şöyle açmaktadır: “Mukayese tamamen yanlıştır. Yöntemde, sabitlerde, hedef ve gayelerde farklıyız. Bunun da ötesinde araç ve mekanizmalarda da ayrıyız...” İhvan’ın ilkelerini değiştirmediğini hatırlatırken, AKP’nin Millî Görüş gömleğini çıkarmasına atıf yapıyor olmalıdır. İslâmî metodun kâmil ve mütekâmil olduğunu ve bunu sağlamanın ve temin etmenin de temel gayeleri olduğunu ifade ediyor. Laikliğin kabulü noktasında AKP’nin kendilerinden ayrıldığını ve Türkiye’nin mevcut yapısını ve halini içselleştirdiğini ifade etmektedir. Yani ava giderken avlanmıştır. Müslümanların İslâmî bir devletleri olması gerektiğine inandıklarını ve bunun Batılıların tanımıyla dinî veya teokratik bir devlet olmadığını kaydetmektedir. İnandıkları sistemde İslâmın kelime-i fasl olduğunu da ifade etmektedir.

—Devami Yarin—

02.09.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (31.08.2007) - Tüketim, tükenmektir!

  (30.08.2007) - Yeni Kalvinistler; Müslüman Kapitalistler

  (29.08.2007) - ‘Şer odakları ve sinsi planlar’

  (28.08.2007) - Protokol başörtüsü

  (27.08.2007) - Negatif baskı

  (26.08.2007) - Peki, ne yapmalı?

  (25.08.2007) - Dereceden derekeye

  (24.08.2007) - Dereceden derekeye

  (23.08.2007) - Püf noktası

  (22.08.2007) - Hem özde, hem de sözde

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri