AKP ile ilgili anlaşılmayan meselenin özü şu: Kimse AKP’ye parti olarak karşı çıkmıyor. Zaten AKP’ye karşı çıkmanın pratikte hiçbir faydası yok. Ama mesele zaten bu değil. Mesele, AKP’nin model olarak alınması ve İslâm dünyasına bu hâliyle model olarak takdim edilmesidir. Holbrooke gibiler buna yelteniyorlar. Buna iki kesim karşı; birincisi, İslâm’ın her çeşidine karşı olan zındıka cereyanı. Diğeri de dinin sulandırılmasına karşı çıkan kesimler. Dinin sulandırılmasını isteyen cenah yani evrimci, liberal veya sekülarist kesimler AKP’nin model olmasını ve alınmasını hararetle destekliyor ve alkışlıyorlar. Püf noktası AKP’nin çıkış noktasında. Bu, gözardı ediliyor. Halbuki bu durum bütün hattı harekâtını tayin ediyor; diğer taraflarla ilişkilerini ve münasebetlerini belirliyor.
İslâmi bir kökenden geldikleri için bu suçlamayı savuşturma gibi bir komplekse sahipler. İster istemez bundan kurtulmaları mümkün değil. Eski çizgilerini veya çıkardıkları gömleklerini sahiplenseler kendilerine ve zeminlerine zarar veriyor; sahiplenmeseler bu sefer de topluma zarar veriyor. Bu kompleksten dolayı zaman zaman tavizkâr konuşmalar ve davranışlarda bulunuyorlar ve İslâm’ın esasatına ilişkin konularda aykırı yorumlarda bulunuyorlar. Halk ise onları bu yeni hâlleriyle de İslâmcı olarak değerlendiriyor ve model alıyor. Tavizkâr tutumlarnı İslâm’ın özüymüş gibi algılıyor; bu da cemiyete zarar veriyor. Arap dünyasının zaten AKP’yi fiilen model alması mümkün değil. Demokrasi yok. Ama liberalleşmesini model olarak alabilir; asıl tehlike de burada düğümlenmektedir.
Ferid Zekeriyya veya Holbrooke gibiler de sırf bu yüzden AKP modeline atıfta bulunuyorlar.
Kısaca evrimci çizgisiyle birlikte sabitelere ve toplumun sabiteler karşısındaki duruşuna zarar veriyor. En temel mesele budur. Diğerleri tamamen tali meselelerdir. Kısaca, AKP İslâmî bir model olarak alınmasa, dert değil. Mesele, fiilî bir durum olduğu ve sistematiği olmadığı halde model alınmasındadır. AKP’yi dinî konularda temsilcisi kabul ettiğinden bir takım çözüm beklentilerini talik ediyor ve hükümetin seyrine bırakıyor. Böylece meselelerine yabancılaşıyor ve direnci kırılıyor. Halbuki bu bir yanılsama ve seraptır; kurtuluş halkın temellerine ve sabitelerine yeniden dönmesindedir. AKP bu konularda perde oluyor. Bu tezat Ali Şeriati veya Che Guavera gibilerin ‘devlet devrime zarar verir’ kaziyyesini hatırlatıyor. Kısaca, AKP gölge oluyor ve ediyor. Fakir fukaraya yardım gibi konular bile hükümetten beklenir oldu. İhsan gibi sosyal alışkanlıklar unutulur oldu. Bu seyir ve gidişat, umumen dindarlığın içtimai zeminini zayıflatıyor.
***
AKP kurmayları reddetse bile Holbrooke’un yapmak istediği gibi AKP İslâm dünyasına model olarak takdim edilmeye çalışılıyor. En tehlikeli zemin de budur. Nedenine gelince, İslâm dünyası yoğun istibdat yaşadığından dolayı demokrasi geleneğine haiz değildir. Dolayısıyla sözkonusu coğrafyada İslâmî kökenden gelme demokratik bir açılım şimdilik kabil gözükmüyor. Bu durumda, AKP tersinden zayıflamış ve zayıflatılmış İslâmî özelliklerinden dolayı İslâm dünyasına model gösteriliyor. Moşe Katsav, Kadri Gürsel gibilerine geçmişte, ‘AKP bizimle İslâm dünyası arasında köprü rolü oynayacak’ demişti ve bu öngörü fiilen tahakkuk etti. AKP, Suriye ile İsrail arasında arabuluculuk yapan adreslerden birisi haline gelmiştir. Üzerine vazife miydi? Bununla birlikte, ben hâlâ Türkiye’nin Lübnan’a asker sevkine taraftar oldum ve hâlâ da aynı çizgimi muhafaza ediyorum. Bu konuda Erdoğan’ı Siyonizmle işbirliğine gitmekle suçlayan Erbakan gibi bazı muhafazakâr kesimleri de iyi niyetten mahrum olarak görüyorum. Onlar öfkelerinden dolayı yanlış avcılığı yapıyorlar. Onlarınki seçici ve pragmatik bir davranıştır.
Bununla birlikte, Fas’daki Sosyalist renkteki partiler oranın AKP’sine Türkiye’nin AKP’sini model almasını salık vermişlerdi. Zira Fas AKP’sinin modeli onlara biraz kalın geliyor; hazmetmekte zorlanıyorlar, yumuşatılmasını istiyorlar.
***
İslâm dünyasında AKP’yi model alma açısından iki çizgi ve yaklaşım tarzı var. Bunlardan birisini temenni babından Fehmi Huveydi gibiler temsil ediyor. Bu yönde en şaşırtıcı çağrılardan birisi Mısır’da ‘İslâmî kesimlerin avukatı’ olarak ünlenmiş olan Muntasır ez Zeyyat’dan geldi. Radikalizmle birlikte anılan bu adam nedense Arap sokağını liberalizme davet ediyor. Arap İslâmcıların AKP’nin ılımlı çizgisini örnek almaları gerektiğini savunuyor (Katar er Raye gazetesi, 11 Ağustos 2007). Demektir ki, AKP’nin dönüştürücü modeli sadece içeride değil dışarıda da müşteri topluyor. İfratı yererken bir uçtan diğerine savrulmamak gerekir. Bu bağlamda, Mahmud Erreymavi ve Avni Özgürel gibi yazarlar AKP’nin Hamas’ı değil Hamas’ın AKP’yi örnek alması gerektiğini savunuyorlar. Kanaatime göre iki şık da yanlış. Zaten Hamas sözcüleri kendilerinin AKP gibi ılımlı bir hareket olmayı istediklerini söyleseler de idam fermanını kesmiş çevrelere dinletemiyorlar. Hamas’ın yanlışı Refah’ın yanlışıdır ve AKP’lileşerek sadece bir yanlıştan ötekine savrulur. Velhasıl Zeyyat’tan Cihad Hazin’e kadar herkes Araplara AKP modelini tavsiye ediyor. Bunun istisnalarından birisi Yasir Ez Zeatire. Ona göre, AKP’nin ‘İslâmcılığı’ gerçek İslâmcılar için ölçü değil. Ona göre, AKP’nin model alınması bütün İslâmî hareketlerin sabitelerine zarar verir (Ürdün gazetesi Düstur, 28 Temmuz 2007)...
Burada yöntemle sabiteleri birlikte götürmek gerekiyor. Halbuki AKP bunu başaramıyor. Sabiteleri taşıyamayarak zülcenaheyn olamıyor.
23.08.2007
E-Posta:
[email protected]
|