Ne bu fanî dünya, ne de insan bu dünyada kalıcıdır. Burası geçici bir konak yeri, insan da bir yolcudur. Sonsuzluğun yolcusuyuz biz ve burada birer misafiriz. Asıl ve ebedî vatanımız ise Hz. Âdem babamızın geldiği Cennettir.
İşte biz bu dünyaya o ebedî mutluluğu kazanmak için geldik.
Şu dünya hayatı bir katre serap hükmünde, şu dünyevî istikbal dahi sürekli yanan güneşe benzeyen ahiret mutluluğu yanında bir anda çakıp sönen şimşek gibidir.
Hangi aklı başında olan insan bir katre serabı okyanuslara değiştirir ve kim sürekli parlayan güneşi bırakıp da bir anda yanıp sönen şimşeği tercih eder?
Dünyanın, ahiretin bu özelliğini bilen insan dünyaya ebedî kalacakmışcasına bağlanmaz.
Elbet dünya mutluluğumuzu düşüneceğiz, bunun için gerekli her şeyi yapacağız. Ama onu bir düşünüyorsak ebedî mutluluğumuzu bin düşünmeliyiz.
Hem burada, hem orada bize lâzım olacak bir kısım hakikatler var. Bunların başında namaz geliyor. Ona ne kadar muhtacız. Değil tembellik ve usançla, aksine zevk ve şevkle kılmak zorundayız. 21. Söz’de, “Ey bedbaht nefsim! Acaba ömrün ebedî midir? Hiç kat’î senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?” diye bizzat nefsine hitap eden Bediüzzaman Hazretleri insana usanç veren şeyin tevehhüm-ü ebediyet, yani sonsuz dünyada kalacakmışcasına dünyaya bağlanma olduğunu söylüyor ve “Keyf için ebedî dünyada kalacak gibi nazlanıyorsun. Eğer anlasa idin ki, ömrün azdır, hem faydasız gidiyor; elbette onun yirmi dörtte birisini, hakîkî bir hayat-ı ebediyenin saadetine medar [vesile] olacak bir güzel ve hoş ve rahat ve rahmet bir hizmete sarf etmek, usanmak şöyle dursun, belki ciddî bir iştiyak ve hoş bir zevki tahrike sebep olur”1 diyor.
Dünyada ebedî kalmayacağız. Nazlanmaya da hakkımız yok. Sonra ömrümüz az, hem de faydasız gitmekte. Öyleyse onun yirmi dörtte birisini ebedî mutluluğumuza vesile olacak namaz gibi güzel, hoş, rahat ve rahmet bir hizmete sarf etmek hususunda değil usanç duymak, aksine ciddî bir iştiyakla ona yönelir, kılmaktan büyük bir zevk ve mutluluk duyarız.
Evet, namaz güzel, hoş, rahat ve rahmet bir hizmet. Evini geçindirebilecek kadar cüz’î bir ücret karşılığında günde sekiz saat olmak üzere bir ay boyunca çalışan bir insan hem dünya mutluluğuna, hem de ebedî mutluluğuna vesile olacak güzel, hoş, rahat ve rahmet bir hizmet olan namaza hiç iştiyakla koşmaz mı?
Evet, namaz ebedî mutluluk diyarı olan Cennetin anahtarıdır.
Dipnot: 1. Sözler, s. 243.
18.06.2007
E-Posta:
[email protected]
|