İmam Efendi insanın dünyadaki son durağı musalladaki mevtâ için sorar, “Merhumu nasıl bilirsiniz?” diye.
Bu soruyu İsmail Tezer kardeşimiz merhum ağabeyimiz Mehmet Emin Birinci’nin cenazesine katılanlardan bazılarına sormuş. Cevaplar hep hüsn-ü şehadetle dolu.
Mustafa Sungur Ağabemizin değerlendirmesi şöyle: “Bu kardeşimiz, Risâle-i Nur’da idealini buldu. Elhamdülillah o şekilde bir hayat yaşadı. Dünya kirlerinden uzak olarak rahmet-i Rahman’a kavuştu inşaallah.”
“Biz onu Tahir Ağabeyin vekili gibi kabul ederdik. Üstadı hüve hüvesine yaşamak isterdi” değerlendirmesi de Mehmet Fırıncı Ağabeye ait.
Mehmet Kutlular Ağabey ise onun Tahir Ağabey gibi farz ve sünnetlere uyma hususunda çok hassas olduğunu söylüyor.
Ortak kanaat onun takva sahibi; ibadete, özellikle namaza düşkün oluşu. Son anda ezan sesini duyduğunda teyemmüm yapar, namaza durur gibi hareketler yaptığını ve böylece ruhunu Rahman’a teslim ettiğini yanındakiler müşahede etmişler.
Bu takva sahibi, iman ve Kur’ân’a hizmette gayretli insan, masumların müdafaası için şehir kasaba demeden ülkenin dört bir yanına koşan Merhum Bekir Berk’in de sekreterliğini yapmış, onun yokluğunda işlerini takip etmişti. Nefis Risâle okuyuşuyla da tanınan Birinci Ağabey çarkları çalıştıran makinenin ana mili gibi Risâle-i Nur’u okumaya ve anlamaya teşvik eder, hep Nurlardaki ince noktaları nazara verirdi. Birgün Şuâlar’ın sonundaki elhamdüllih bahsiyle ilgili çarpıcı şu satırları açıp okumuştu: “Mü’min olan bir insanın dünyanın kuruluşundan sonuna kadar uzanan manevî bir ömrü vardır. Ve insanın bu manevî ömrü ezelden ebede uzanan bir hayat nurundan meded ve yardım alır.”
Onun birgün Yeni Asya Temsilciler Toplantısında Düzceli Necdet Pehlivan kardeşimizin gördüğü bir rüyayı anlattırışında da aynı teşvik vardı. Necdet kardeşimiz bir gece rüyasında evlerinin avlusunda bir gürültü duyar ve hemen dışarı fırlar. Millet toplanmış, mahşerî bir kalabalık var. Bakar ki Üstad gelmiş. Hemen koşup Üstadın elini öper ve kucaklaşırlar. Üstad Necdet’e der ki: “Sen sınıfta kalan talebe olma.”
Uyanır Necdet kardeşimiz ve düşünmeye başlar: “Üstad acaba bununla neyi kastetti?” Hemen aklına gelir. Talebe senede bir defa sınıf geçer. Külliyat da yaklaşık altı bin sayfadan ibaret. Günde yirmi sayfa okunduğunda bir senede bitirilmiş olur. Öyleyse sınıfta kalmamak için Külliyat senede bir defa mutlaka okunmalı” diye kendi kendine yirmi sayfa okumaya karar verir.
Evet, Mehmet Birinci Ağabey lisan-ı hâliyle olduğu gibi sözleriyle de bir şevk ve teşvik adamıydı.
Allah rahmet ve makamını âlî eylesin. Âmin.
09.04.2007
E-Posta:
[email protected]
|