Tekno Bakış
Bilgisayar markası Casper’ın yeni üretim tesisinin açılışında Başbakan Erdoğan, uzun süredir konuşulan Teknopark projesinde adresi Pendik olarak gösterdi. Sayın Topbaş vaadini tutarsa yerli şirketlerin yanı sıra uluslar arası bütün markaların (Microsoft gibi. Gates’in sözlerini hatırlarsınız) bir arada olacağı yaşayan şehire kavuşmamıza az bir zaman var… TGM (Teknoloji Geliştirme Merkezleri) 1948’de Kaliforniya’da Menlo Parkla başlar. Bu sürecin ilk örneğini yine ABD’de Silicon Valley’in 1951’de açılması izlemektedir. Dünyada 2000’nin üzerinde ve bunların 1000’inin Amerika’da olması tesadüf değil. Japonya ve Avrupa’da 1980’li yıllarda gelişen merkezlere ülkemizin ilgisi, 1991 senesine rastlamaktadır. Neredeyse 50 yıllık geç kalmışlığı üzerimizden attığımız görülüyor, çünkü 550 firma, 8000 çalışanıyla elle tutulur bir çaba içinde dünyayla yarıştığımızı gözlemleyebiliyoruz.
Bilim ve teknolojiyi, sanayici, akademisyen ve öğrenciyi buluşturmayı başaran Teknokentlerin faaliyete geçmesi, Türkiye’de 90’lı yıllardan sonra gerçekleşebilmiştir. Burada üniversiteyle, ticaretin birlikteliğinden, ülke ekonomisinin büyüyerek gelişmesi, rekabetçi küresel pazarda söz sahibi olabilecek markalarında çıkabilmesi hedeflenmiştir. Sanayi bakanlığının periyodik olarak aldığı çeşitli istatistiki verilerle sayıları 23’ü bulan parklar arası yarışma ortamı oluşturulması sağlanmaktadır. ‘Yenilikçi düşünce merkezleri diyelim’ kamuya ait, yetişmiş nitelikli insan gücüyle günümüzün modern teknolojilerine dayalı ürün geliştirilmesine yönelik AR-GE faaliyetlerinin yapıldığı yerler olarak tanımlanabilir. Bilginin ürüne dönüştüğü bu yerlerde çoğunluğu yazılım, bilişim, elektronik, ileri malzeme teknolojileri, nanoteknoloji, biyoteknoloji, yenilenebilir enerji ve tasarım alanında hizmet veren ayrıcalıklı şirketler oluşturuyor.
İlk bilgi parkı yatırımcısı Emrehan Halıcı’nın TGB (Teknoloji Geliştirme Bölgeleri) Kanununun Meclisten geçmesi çabaları unutulmaz. Bu yıl sanayi bakanlığı teknoparklara ayırdığı bütçede yaklaşık 1 milyon YTL’lik kesintiye gitse bile, 4691 sayılı TGB Kanununa dayanarak 2001’de yürürlüğe giren yönetmelik kapsamında, 2013 yılının sonuna dek yapılan çalışmalar geliştirme aşamasındayken, vergiden muaf tutuluyor. Bu bir avantaj. Yazılım ürünlerinin vergi muafiyetlerinin sonsuzluğuysa şehirleri yazılım cenneti haline getirmektedir. Bize kalırsa, hizmetleri kendi gelirleriyle karşılayabilecek durumda olan şirketlerden TEKMER’lere sermayenin aktarılması da, uygulamaya geçmesi zor ama yerinde bir karar olacaktır. Araştırmalarımızda karşımıza çıkan en gerçek sorunları, iyi bir fikre sahip olmanın ötesinde, maddî imkânları sınırlı olan girişimcilere (küçük balığa), destek mekanizmalarının yetersiz kaldığı. Özellikle seri üretim aşamasında engellere takılmaktalar. Bu çoğunlukla beyin göçüyle sonuçlanarak, amaçtan uzaklaşılmaktadır (Dileyenler, NTV’nin Türkiye’nin Mucitleri yarışmasına veya Abbas Güçlü’yle Bizim Mucitlere katılabilir). Üç yıldır düzenlenen Teknopark zirvesi sorunların çözümlenmesinde yöneticilere öneriler sunuyor. Erciyes Üniversitesinden Ahmet Başalp’a göre de özellikle imar izinleri belediyelerden alınmalı.
En büyük parklarımızdan Ankara Teknoloji Geliştirme Bölgesi Cyberpark’ın, Halkla İlişkiler Uzmanı Evren Özgenç’ten, bölgeye ilişkin en son bilgileri edindik. Sizlerle paylaşıyoruz…
* Cyberpark’ın ülkemizde ki diğer ‘Bilgi Parkları’ndan farkı nedir?
Ankara Cyberpark Bilkent Holding ve Bilkent Üniversitesi işbirliği ile kurulmuş bir bilim ve teknoloji parkıdır. Ankara Cyberpark’ı diğer teknoloji geliştirme bölgelerinden ayıran bazı başarılarını şu şekilde özetleyebiliriz. Türkiye’nin iş hacmi bakımından en büyük teknoparkı. Özel bir üniversiteye bağlı olarak, özel bir girişim olarak kurulmasının sağladığı verimlilik ve esnek yönetim yapısı. ‘İş ve Girişimcilik Merkezi’ olma yolunda emin adımlarla ilerlemesi. Sadece bir arazi geliştirme projesi değil, bütün teknopark destek hizmetlerini kapsayan bir kurumsallaşma projesi olması düşünülüyor. Dünya Bankası’ndan bir teknopark projesi için alınan en yüksek destek miktarı Cyberpark tarafından alınmıştır (8 milyon USD). Türkiye’nin ilk özel Kuluçka Merkezi KOSGEB Duvarsız Teknoloji İnkubatörü (DTİ) statüsünü alan ilk teknoparktır. Dünya Bankası “InfoDev Incubator Initiative” programı kapsamında (160 başvuru arasından destek almaya hak kazanan 13 kuruluş arasında) 250. 000 USD hibe almıştır. Türkiye’nin ISO 9001-2000 Kalite Yönetim Sistemi Belgesi alan tek teknoparkıdır. Ve seçkin üniversitelere, nitelikli iş gücüne yakın bir bölgededir. TTGV gibi önemli bir kurumun bölgede yer alması da avantajıdır.
* Cyberpark’ta şu an kaç firma faaliyet gösteriyor?
Cyberpark Eylül 2001 tarihinde kurulmuş bir bilim ve teknoloji şehri. Şu anda Cyberpark’ta faaliyet gösteren 160 tane firma var. Ağırlıklı olarak yazılım şirketi mevcut. Bunu elektronik, savunma, nanoteknoloji, telekomünikasyon firmaları izliyor.
* Firmalarla Ar-Ge çalışmalarında önceliği neye göre belirliyorsunuz?
Başvurular arasında faaliyet alanına önem veriyoruz. Faaliyet alanı nanoteknoloji, uzay teknolojileri ve savunma teknolojileri olan firmalar daha önem arz ediyor, ama her firma değerlendiriliyor.
* İnovatif projelere maddî destek sağlanabiliyor mu ve bunun için sizce yasal düzenlemeler yeterli mi?
Cyberpark yönetici şirket olarak bünyesinde bir kuluçka merkezi oluşturdu. Burada çok uygun şartlarda girişimcilere destekler sağlanıyor. Cyberplaza içerisinde, yaklaşık 1. 200 m2’lik bir alana kuruldu. Yılda yaklaşık 25 “start-up” şirkete destek veriliyor. 15-45 m2 arasında değişen, data ve iletişim altyapısı hazır, iç tadilatları tamamlanmış ofislerle; sekreterya, resepsiyon, fotokopi vb. hizmetlerin yanı sıra finansal ve yönetsel konularda da ücretsiz eğitim seminerleri sağlanıyor. Kuruluşu ve işletilmesi için, Dünya Bankası “InfoDev Incubator Initiative” programı kapsamında 250. 000 USD’lik hibe destek kullanılmakta. Teknoparkımız, KOSGEB, TTGV, Bilkent Üniversitesi ve Cyberpark arasında imzalanan protokol yoluyla Duvarsız Teknoloji İnkubatörü (DTİ) olmaya da hak kazanmıştır. Bunun dışında, yasal düzenlemeler dünya standartlarına göre yeterli görünüyor. Şöyle ki; 2013 yılı sonuna kadar tüm AR-GE ve Yazılım yapan firmaları ‘Kurumlar ve Gelir Vergisi’nden muaflar. Ve Sanayi Bakanlığının teknopark kurulma aşamasında da destekleri mevcut.
* Peki, hedefledikleriniz neler öğrenebilir miyiz?
Ankara Cyberpark olarak Türkiye’nin en büyük iş hacmine sahip teknopark olma özelliğine sahibiz. Bölgede yapılması hedeflenen toplam kapalı alan: 200.000 m2; Oluşturulacak toplam ek istihdam: İleri teknoloji alanında faaliyet gösteren 10.000’in üzerinde nitelikli personel; Bölgede çalışması düşünülen toplam akademik personel sayısı: 800; Oluşturulacak toplam yıllık katma değer: 2 Milyar USD; Yapılacak toplam AR-GE yatırımı da: 2-4 Milyar USD (İK harcamaları dahil).
Bölgeye gelmesi beklenen toplam yabancı sermaye miktarıysa: 300-550 Milyon USD. Bölgede yer alacak toplam şirket sayısı: 400-500 ve kurulacak yeni şirket sayısı: 50-65 (yıllık)… Önümüzdeki dönemlerde şu hizmet ve birimlerin de Cyberpark çatısı altında verilmesi planlanıyor: Cyberpark Sosyal Tesisi; Cyberpark ve Bilkent Üniversitesi için ortak kullanım alanı olarak tasarlanan Sosyal Tesis Binası’nda yiyecek-içecek şirketlerinin yanı sıra, Cyberpark katılımcılarının sosyal ihtiyaçlarını karşılayacak ve onların hayat kalitelerini yükseltecek bankalar, kargo firmaları, seyahat ve organizasyon acenteleri, eczane, kuaför vb. birimler de yer alacak. Nanoteknoloji ve Uzay Teknolojileri Kuluçka Merkezi; önümüzdeki dönemlerde Cyberpark kuluçka merkezinin kapasitesinin ve hizmetlerinin geliştirilmesi, bünyesinde Türkiye için kritik teknoloji alanları olan Uzay Teknolojileri ve Nanoteknoloji odaklı araştırma ve kuluçka merkezlerinin kurulması planlanıyor. Risk Sermayesi; parlak projeleri olan ve gelecek vaat eden yeni şirketlerin kuruluşlarını ve faaliyetlerini sürdürmelerini desteklemek amaçlı dünya çapında yaygın olarak kullanılan bir finansman mekanizması olan risk sermayesinin Cyberpark bünyesinde geliştirilmesi. Kurulması planlanan Bilim ve Teknoloji Müzesi ise tabiat ve bilimle ilgili sezgileri geliştirerek, çocuklar ve gençler için merak uyandıracak ve bilim hakkında hayat boyu öğrenmeyi destekleyecek bir proje. Son olaraksa katılımcılarına kültürel, sosyal ve spor etkinlikleri sağlayacak bir sosyal klüp kurulması da planlarımız arasında.
|
Belma UĞUR
09.04.2007
|
|
Müze artık evinizde
Artık tarihî eserleri görmek için müzelere gitmenize gerek kalmayacak. Evinizden bile müzeyi gezebileceksiniz. Nasıl mı?
Türkiye genelindeki 16 müze, saray ve manastır Kültür ve Turizm Bakanlığının internet sayfasında sanal olarak gezilebiliyor.
AA muhabirinin Kültür ve Turizm Bakanlığının resmî internet sayfasından derlediği bilgilere, hemen hemen her köşesinde bir tarihî eserin olduğu, binlerce yıllık geçmişi ile adeta açık hava müzesi olan Türkiye’yi her yıl milyonlarca yabancı turist ziyaret ediyor.
Ülke genelinde bulunan yüzlerce müze, saray ve manastır, yerli ve yabancı turistlerin akınına uğrarken, müzeleri, sarayları, manastırları, kiliseleri gezme imkânı olmayanlar için ise sanal ortamda bu imkân sağlanıyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığının internet sayfasında bulunan, “Sanal Müzeler’’ bölümünden, Konya Mevlânâ Müzesi’nden Ayasofya Müzesi’ne, Dolmabahçe Sarayı’ndan Topkapı Sarayı’na kadar ülke genelindeki 16 müzenin, sarayın ve manastırın görüntüleri izlenebiliyor.
Müzelerle ilgili bütün bilgilerin yer aldığı bu bölümde, görüntülerde tarihi mekanlar en ince ayrıntısına kadar izleyenlere tanıtılıyor.
Bakanlığın ‘’Sanal Müzeler’’ bölümünde, şu müzelerin görüntüleri yer alıyor: ‘’Çorum, Isparta, Konya Mevlânâ, Anadolu Medeniyetleri, Aphrodisias, Ayasofya, Denizli Hierapolis Arkeoloji, Divan Edebiyati (Galata Mevlevihanesi), Side ve Efes Müzesi, Dolmabahçe, Topkapı ile Ağrı İshak Paşa Sarayı, Perge Tiyatrosu, Sumela Manastırı ve Aya İrini Kilisesi.’’
|
Nihat ERBAŞ
09.04.2007
|
|
Mp3 çalarlı ayakkabı
Harlem’in geçmişte sırtında portatif müzikçalar ile gezen gençlerinin müzikli yürüyüş zevkleri farklı bir görünüm ile yeniden gündeme gelmeye hazırlanıyor.
Dada’nın Code M serisi ayakkabıları, entegre MP3-çalarları ve hoparlörleri ile mobil müziğin yeni adı olacak.
Code M ayakkabılar, yüksek konçları ile spor tarzı tam olarak yansıtırken, tamamen beyaz, tamamen siyah ve sütlü kahve/kahverengi renk seçenekleri ile bütün zevklere de hitap ediyor. 128 MB kapasiteli bir MP3-çaların entegre edildiği sağ tekin dilinde de MP3-çaların kontrolleri yer alıyor. Her iki ayakkabı tekinde de hoparlör bulunurken, müzik kablosuz olarak kulaklıklara da aktarılabiliyor.
Müzik dinlemek için mükemmel bir sistem olmasa da, Dada Code M’in müziği ayağa düşürdüğü söylenemez. İnternet üzerinde 200 dolar civarında fiyatla satılan ayakkabı çifti ile birlikte, bir USB 1.1 kablosu da geliyor. Bu kablo kullanılarak Mac ve PC uyumlu olan ayakkabıya müzik aktarılabileceği gibi, birlikte gelen adaptör kullanılarak ayakkabı şarj edilebiliyor. 128 MB bellek MP3 formatında yaklaşık 32 şarkı yüklenmesine olanak tanıyor. Kulaklık müzik dinleme modundan sokağı inletme moduna geçmek için sol tekin dilindeki logoya basmak gerekiyor. Böylece ayakkabılar, kalabalık ve gürültülü olmayan yerlerde duyulabilen tondaki müziği dışarı vermeye başlıyor.
|
09.04.2007
|