Hayatını hayatımızdan ayırışın yıllar oldu, koyduğun hizmet ve hakikat prensiplerin altın hüviyetini koruyor hâlâ… Hâlimizi mihenge vuruyor, uğrunda canını kanını koyduğun hizmeti anlamaya çalışıyoruz…
Az konuştuğun gibi az yazmışsın, ama yüreğinle yazmışsın; gönül denizinde damıttığın hakikat katrelerini kelime kabında kalbimize akıtıyorsun… Akan zaman ak alnında hiç kırışıklık yapmadı, zamanın üstünden zamanlara konuştun çünkü… Nura koşan gençlik, gül bahçesine çevirdiğin dikenli yollarda coşuyor; “Dikenler arasında güller toplayacaksın. Ayağın çıplaktır, batacak. Elin açıktır, ısıracak. Buna sevineceksin.”
Yüksek ruhun, nazik kalbin, zengin zihnin ulvî dâvânla bütünleşti, hep bütünleştirici oldun; “Nur-u Kur’ân hizmetinde bir ve beraber çalıştığınız kardeşler ve ehl-i iman içinde, gücenen ve küsen, gücendiren ve küsenlerden olmayınız”
Bu sözü hayatıyla söyleyen hizmet hadimlerine ihtiyaç her zaman olduğu gibi bu çetrefilli zamanda da var… Varlığını hizmetle var bilmek, muhabbeti en önde tutabilmek, kırılsa da kimseyi kırmamak kırıldığını da belli etmemek… Belli ki o girdiği her yeri aydınlatan Nur talebesi…
İlim, iman, aksiyon adamı, sadakat ve sıddık sembolü konuşuyor; “Bir ve beraber bulunduğun hizmet ve dâvâ arkadaşlarının gönlünü kırma. Senin gönlünü kıran olursa, ‘Buna benim nefsim müstahaktır’ de ve gönlünü kıranın gönlünü hoşnut eyle” Bir de bunu nefsimize dinletebilsek, o gül bahçesinde bir gül de biz oluruz.
Gülüversek gücenmelere güller açar gönüllerde, gözlerden gönüllere akar tekrar… Tekrarladıkça açılır goncalar, dökülür gocunmalar… Göçtüğümüzde mirasımız, gelecekte sermayemiz olacak güllerle bezenerek geçen günler ne güzel günler…
“Acı nasihat faydalı şerbettir” diyecek kadar ciddiyet ve denge sahibidir cemali ve celâli buluşturan Kur’ân talebesi… Kur’ân’a talebe olmayı Risâlelerden, yıllarca dizi dibinde hizmet ettiği Üstadından öğrendi o… Bize model oldu, hakikatlerin hayata akışını göstermesiyle… Açtığı yolda yeni açılımlarla yürüyor hizmet kervanı…
“Bilseniz ki gayret ne kadar kıymettardır, bir dakika boş durmazdınız” ve “Daima azimli olmak”la devam ediyor kervanlar grubu… Gurbet diyarlar bile Nur Medreseleriyle doldu, kıt'alar kabrinize gül atıyor, ölmemişlikle kokluyorsunuz onları biliyoruz… Zira Kur’ân talebesini ölüm bile öldüremez.
Gündüzalpler gül devşiriyor okyanus ötelerinden, meltemler muştular getiriyor uzak diyarlardan, bülbüller hizmet aşkıyla şakıyor şarkta garpta… Şükür yağmurlar yağıyor hamd bulutlarından…
Gecelerden gündüzlere geçiyor genç Gündüzalpler, prensiplerse hiç değişmiyor; “Allah’ın rızasını kazanmak, aziz ve muhterem olmak istersen, din hizmetinde devamlı muvaffak olmanın sırrını ara, hizmet arkadaşlarının hürmete şayan olduklarını bil ve hürmet et. Onlara şefkat, müsamaha, muhabbet ve merhamet et.”
Gündüzlerin Gündüzalpleri, gül bahçesinin nereden geldiğini unutmazsanız bahar gülüşler yakındır.
03.04.2007
E-Posta:
[email protected]
|