Geçen hafta Bediüzzaman Haftası çerçevesinde vatan sathında muhabbet dolu faaliyetler düzenlendi. Üstada çok yakışan ve aziz ruhunu şad ettiğine inandığım muhabbet başlığına uygun sevgi ve dostluk dolu faaliyetler dünya ve insanlık açısından nurlu ve barış dolu günlerin de müjdesiydi. Bu aşkla koşturan cemaatimizin hafta içinde koşturması ve heyecanı müsbet hareket çerçevesinde asra uygun cihadın, Bedr’in arslanları ruhuna kavuşma arzusunun izlerini taşıyordu. Bu ruhu, Başakşehir’de Faik Altun ve Mehmed Yıldız öncülüğünde, Fatih’te Nejat İzgi ve Op. Dr. Aytekin Coşkun’un özel gayretleri ve Burdur’da Sebahattin Dokumacı ve Mesut Atasever’in candan misafirperverliği ve şevkimizi artıran hizmet aşkları ile yaşadık. Her bölgede bu kişilerle birlikte ve bir seferberlik ruhu ile koşturan, Üstadın ruhaniyetini tebessüm ettiren sahabe ruhlu cemaat fertleri de bende mensup olduğum cemaate ayrı bir hayranlık, hep içlerinde kalmak için güçlü bir duâ arzusu oluşturdu. Bu muhabbet dolu insanların şevk ve arzuları hiç eksilmesin ve inşallah Habibullah’ın (asm) meclisinde devam etsin.
Varlığın aslı ve alt yapısını oluşturan temel faktör muhabbet olmalı. Kevnler, yani varlıklar ya da kâinat sonsuz bir cemalin yani her tarafı kuşatan güzelliğin şuurlara yansıtılması ise eşyanın özünü de güzellik kavramı şekillendiriyor demektir. Güzelliklerin en safı ve bütün âlemi kuşatan soyutlukta olanı ise iman olmalıdır. Bu güzelliklerin iman penceresinden yansıdığı ruhlar, tarifi imkânsız bir İlâhî neş’e, varlıkla aynı ritmi paylaşmanın muhteşem hazzını yaşarlar. Bu duyguların zirveye çıktığı anlar ise kullar ve Yaratıcı arasındaki muhabbet lisanı olan kâinatın dönüm noktası kabul edilebilecek anlar ve bayramlardır. Bu günlerde varlığın özünü teşkil eden muhabbetin ruhlardaki titreşimi daha belirginleşir ve bütün kalpler Samed’e ayineliği daha belirgin hissederek Ezelî Güneş’in kalpleri ısıtan sıcaklığına mukabil olurlar. O’nun muhabbetinden kaynaklanan sıcaklık yürekleri ısıtır. Öyle ki, o yüreklerde birer pas ve tortu şeklinde yerleşmiş kırgınlıklar, kin ve nefretler erir ve zaman zaman yanaklardan süzülen ılık gözyaşı damlalarına dönüşerek akıp giderler. Sosyal hayatta, aile ilişkilerinde ve dâvâ adamlarının omuz omuza yürüdükleri yollarda fındık kabuğunun bir köşesinde tortu şeklinde bulunan hissî yaklaşımlar bu dönüm noktalarında gerçek kimliğine bürünür ve gözü karartan, kalbi boğan konumlarından uzaklaşırlar. Bugünlerdeki kucaklaşmalarla kırgınlıkların oluşturduğu ayrı düşmüşlük duyguları, yerini dâvâ arkadaşları ve tek kalple algıladıkları kâinatın bütün zerreleri ile bütünlük ve muhabbete terk eder.
Özellikle bu günlerde büyüklüğü ile kâinatı kuşatan ve muhabbetini ruhlarda yansıtmayı irade eden Âlemlerin Rabb’ini anlamak üzere, O’nun güzelliklerini bütün âleme ilân etmek gayesi ile bir araya gelmiş toplulukların muhabbeti daha belirgin yaşaması ve O’nun sonsuz sevgisine parlak bir âyine olmayı hedeflemesi belki de böyle günlerin en önemli sonucudur. Sıcaklığının muhabbeti ile kâinatı kuşatmış olan Zat’a sosyal boyutta yansıtıcı olma konumunda olan kişi ve grupların o muhabbeti kendi içlerinde yaşamaları elzemdir. Bayramlar bu anlamdaki kırılma ve sapmaların düzeltilmesi, anlamsız kırgınlıkların ortadan kaldırılarak muhabbetin tesis edilmesi için birer milat ve dönüm noktası olarak kabul edilmeli, buna yönelik olarak en iyi şekilde değerlendirilmelidir. Gaye-i hayalleri bir olan aynı kızıl elmaya yönelmiş ideallerle bir beden gibi bütünleşen ve adeta tek kalpten beslenen insanların nefis ve şeytanın ayak oyunları ile yaşadıkları dağınıklık ve ayrılmışlığı ortadan kaldırmaları ve muhabbet zemininde titreşen zerrelere kardeş olmaları şarttır. Bu günlerde tecellisi daha belirginleşen rahmetin ruhlarda hissedilebilmesinin, varlığın aslî gayesini sergileyebilmesinin en önemli şartı bu olmalıdır.
Ruhları saran sıcaklığı ile kendini daha belirgin şekilde hissettiren Rahman-ı Zülcemal’in arzusu doğrultusunda bütün zerrelerimiz muhabbetin sıcaklığı ile titreşsin. Temel prensipleri acz, fakr, şefkat ve tefekkür olan nurânî topluluğun fertleri muhabbetin en katıksız ve karşılıksız şekli olan şefkati önce birbirlerine karşı hissetsinler. O muhabbetin sıcaklığını bütün İslâm âlemine ve insanlığa yansıtsınlar. Kırgınlıklar, küskünlükler ve kasveti ile ruhları boğan mü’min kardeşine ve hatta dâvâ arkadaşına düşmanlıklar yok olsun. Bir kâse-i fağfur hükmünde olan ruhlarda bayram dokunuşu ile oluşan muhabbet avazı hiç susmadan ezelî muhabbetin sonsuzluğu ile buluşsun ve ebeden devam etsin.
03.04.2007
E-Posta:
[email protected]
|