Âlemlerin Rabbine sayısız hamd, tesbih ve sena; Allah’ın Habibi, feleklerin yaratılmasının müsebbibi, kânatın rûhu, nûru, çekirdeği, en son, en mükemmel meyvesi, kalblerin sevgilisi, gönüllerin sultanı, peygamberlerin reisi, evliyaların seyyidi, eğitimcilerin muallimi, ruhların mürebbîsi, ahlâkçıların rehberine ve güzide, sadık, fedakâr arkadaşlarına katrilyonlarca salât ve selâm olsun!
Efendimizin (asm) dünyaya teşrifi, yalnız beşer için değil, bütün kâinat, bütün zaman ve mekânlar, bütün mülk ve melekût âlemleri, bütün fizik ve metafizik boyutları için bir dönüm noktasıdır.
* Kâinat bir kitap ise, Hz. Muhammed, bu kâinat kitabının kâtibinin kaleminin mürekkebidir.
* Eğer kâinat büyük bir ağaç kabul edilirse, nur-u Muhammedî, onun hem çekirdeği, hem de en son ve en muhteşem meyvesi olur.
* Eğer kâinat mücessem bir beden farz edilirse, nur-u Muhammedî, onun ruhu olur.
* Eğer kâinat bir insan farz edilirse, o onun aklı olur.
* Eğer kâinat bir okul şeklinde vasıflandırılırsa, Muhammed-i Arabî (asm), onun muallimi olur.
* Eğer bir cami veya zikirhane ise, o onun imamı ve serzakiri olur.
* Eğer kâinat bir bahçe farz edilirse, Hatib-i Zişan, onun andelibi/bülbülü olur.
Varlığa anlam kazandıran, başıboşluktan, yok olmaktan kurtaran odur. Âlemlerin Rabbi’nin her ne türden hitabı varsa hepsinin anlamı ve şifresi Hz. Peygamberdir (asm). Bütün felsefik akımların peşinde olduğu ve kimisinin hayal-meyal cevaplandırdığı, “Ben kimim? Beni bu dünyaya kim, ne için gönderdi, benden ne istiyor? Nereden gelip nereye gidiyorum? Bu kâinatın yaradılışının sırrı, hikmeti nedir? Kâinatın sonu ne olacaktır? Ölüm denen şey nedir?” gibi hayatî soruların cevaplarını akıl, kalp ve vicdanları tatmin edecek tarzda yalnızca o (asm) vermiştir. Tarih boyunca bu sorulara iki cenahtan cevap verilir: Vahiy ve akıl/felsefe. Akıl kendi çabasıyla gitmek ister. Fakat, göz güneş olmaksızın göremediği gibi, akıl da vahiy güneşi olmaksızın göremez. İşte, elçilerin elçisi Hz. Peygamber (asm), bizi ruhlar âleminden alıp sonsuzluğa dek geçireceğimiz bütün safhaları bir bir açıklamış ve bizi endişe, korku ve şiddetten korumuştur.
03.04.2007
E-Posta:
[email protected] [email protected]
|