Hakim sorar:
“Niye öldürdün?”
“Sevdiğim için!”
Allah Allah, bu nasıl sevgi!..
Sevgi nedir, sevgi sebepleri nelerdir; kaç çeşit sevgi vardır; kâinat-kalp-sevgi arasında bağlantılar nelerdir; sayısız sevgilileri kalbimize sığdırabilir miyiz; bitmez tükenmez sevgi kaynağına nasıl ulaşabiliriz; sevgi duygusunun verilmesinin asıl gayesi ve sebebi nedir? Kimi, niçin sevmeliyiz?
Kalbin, imandan sonra ürettiği en kaliteli ürün hiç şüphesiz sevgidir. Kâinatın yaratılmasının sebebi olan sevgi, aynı zamanda onun tüm unsurları arasındaki bağı, ışığı, hayatıdır. Atomaltı parçalardan galaksilere kadar her şey sevgisiyle ayakta durur.
Sevgi pozitif bir tutkudur. Sevgi, nurlanmış bir enerjidir. Gerçek sevgideki iksir ve güç, yabancılığı kaldırıp, en vahşî varlık ve unsurları bile bize kardeş, dost yapar.
Sevgi, yaratılış ve varoluş gayemizi anlamakta hayatî, ebedî ve bediî (estetik) fonksiyonlar taşır. Ve gerçekleri araştırmaya sevk ettiğinden,1 hayatımızı sevgi suyuyla yoğurmalıyız. Gözün gördüğü, kulağın duyduğu soyut güzellik, aklın anladığı aklî güzellik, ağzın lezzet aldığı yemeğin güzelliği farklı olduğu gibi; kalp, ruh ve sair dış-iç duyu ve duyguların hissettikleri güzellikler de çeşitlidir.
Kalp ise; imanın, hakikatin, nurun ve Cemil-i Zülcelâl olan Kâinat Sahibi’nin sonsuz derecede güzel olan Esmâ-i Hüsnâ’sının (en güzel isimlerinin) güzelliklerini2 sezer, algılar, anlar, görür, kavrar. Bundan onun aynı zamanda, İlâhî güzellikleri keşfedebilen bir sevgi üretim merkezi olduğunu anlıyoruz.
Unutmayalım ki, her varlığa uygun maddî-manevî rızkın verilmesinin sebebi de sevgidir. Rezzak-ı Kerîm, yarattığı varlıkları seviyor ve rızıklandırıyor. İnsanî, hayvanî, bitkisel bütün canlıları ayakta tutan unsur da sevgidir.
Şayet, aciz, zayıf yavrularla serapa merhametle donatılmış anneleri kucaklaştıran sevgi olmasaydı; anne-babalarımız etrafımızda şefkat pervanesi kesilmeselerdi hayatımızı sürdürebilir miydik? Onların, yavruları için nasıl uykusuz, susuz, aç kaldıklarını; en çok sevdikleri ruhlarını hiç karşılık beklemeden feda ederek ateşe, vasıtaların altına, azgın sulara attıklarını görür ve duyarız.
Sevgi, insan hayatında, kişinin yaşı kaç olursa olsun, çok güçlü ve esaslı bir duygudur. 80 yaşındaki bir annenin, yağmurlu ve soğuk havada dışarı çıkarken 60 yaşındaki sakallı çocuğuna; “Aman yavrum; paltonu giy, üşütürsün; şemsiyeni al, ıslanırsın; karşıya geçerken vasıtalara dikkat et!” diye nasihat etmesi bunu açıkça göstermektedir.
Üzüntülü olan, kâinatı bir matemhâne sanır ve öyle de algılar. Neşeli ve sevgi dolu insan ise, kâinatı sevinç çığlıklarıyla raks eder görür. Sevgi olumlu bir enerji olduğuna göre, ücreti de peşindir. Çünkü âleme dağılan sevgi dalgaları, hedefini bulduktan sonra onlardan da aldığı sevgi huzmeleriyle birlikte sahibine geri döner.
Kur’ân’a göre sevgi, aynı zamanda psiko-sosyal bir güç kaynağı, bir kaynaştırıcıdır: Allah’a iman edenler, Allah’a olan sevgileri cihetiyle daha kuvvetlidir.3 Sevgi; itaat, saygı ve kaynaşmanın da direği olduğundan ona dayanan fert, aile, toplum, eğitim ve yönetim mutlak başarıya ulaşır. Çünkü o, özgüvenin, başarının da temeli, itici gücü, ekonomik kalkınma ve ilerlemenin de dayanağıdır.
Dipnotlar: 1- Divân-ı Harb-i Örfî, s. 28.; 2- Şuâlar, s. 72.; 3- Bakara Sûresi: 165.
20.03.2007
E-Posta:
[email protected] [email protected]
|