Sevgi zinciri oluşturdu insanlık.
Binler, yüz binler “Bush Irak’tan defol” diye haykırdı. Irak’ta gün başına 50 insan ölümü düşmeden, 4 yıllık işgal boyunca 700 bin insan hayatını kaybetmeden, 1.5 milyon Iraklı vatanı terk etmeden önce de on milyon insan el ele tutuşup, Bush Irak’a girme diye haykırmıştı.
İnsanlığı dinlese, insanlar ölmeyecekti. Parçalanmanın eşiğine gelmeyecekti Irak. Ve Iraklılar bugün Saddam Hüseyin gibi bir diktatörü arayacak duruma düşmeyecekti. Bugün Irak için bir bilânço çıkarma günü. Çünkü bugün Irak’ın işgalinin 5. yıldönümü. İşgal 5 yılda ne getirdi? 20 Mart 2003 öncesine göre Irak daha yaşanabilir, daha iyi bir ülke değil. 5 koca yılı koskoca bir trajedi olarak yaşadı Irak. Özgürlük Operasyonu adı verilmişti.
Saddam gidecek, Irak’ta demokrasi kurulacak, kadın-erkek eşitliği sağlanacak ve bir diktatörden kurtarılan Irak artık özgür olacaktı. Savaşın acılarını yaşamakta dahi özgür olamadı kadınlar. Onlar bir yandan kaybettiklerine üzülürken, vahşi tecavüzlere uğrayıp, idam sehpalarında sallandırıldılar. 20 Mart’ta Irak’ın kadınları vardı. 20 Mart’tan sonra Ebu Gureyb’in kadınları oldu.
ABD henüz Irak’ı işgal etmemişti. Londra’dan Madrit’e, Washington’dan Endonezya’ya kadar milyonlarca insan, Irak’ın işgaline karşı çıkıyordu.
Recep Tayyip Erdoğan o sırada henüz genel başkandı.
İşgale karşı çıkan bir grup gazeteci ile konuşurken, dünya kamuoyunun ABD’ye karşı olduğu hatırlatılınca, küçümser bir tavırla, bunların üç beş marjinal grup olduğuna dair lâflar etmişti.
“ABD ile birlikte hareket etmemiz lâzım” diyordu. En çok da ABD ile ters düştüğümüz takdirde başta ekonomi olmak üzere içeride dengelerin alt üst olmasından korkuyordu.
Tezkerenin geçmesini istedi. Ama başarılı olamadı.
Bugün de tezkere geçseydi havasında...
Abdullah Gül ise dönemin başbakanı olarak tüm gelişmelerin merkezinde yer alıyor, her türlü bilgiye sahip birisi olarak hareket ediyordu. İşgalin kesin olduğunun bilincindeydi. Çünkü görüştüğü ABD’liler Saddam sonrasını konuşuyorlardı. Bu yüzden Saddam’ın ikinci adamı Taha Yasin Ramazan’ı bir gece MİT’in uçağıyla getirtip, işin vahametini anlatmıştı.
İşgal olmayacak diyenlere rağmen, o ABD’nin müdahalesinin kaçınılmaz olduğunu söylüyor ve “Mart ayını aşmazlar” diyordu. Amerikan askerlerinin kıyafetlerinin kışlık olduğunu belirtip, bahar gelmeden, sıcaklar bastırmadan müdahalenin olacağını düşünüyordu. Ama Türkiye’nin iştirak etmesinin ne denli doğru olacağı konusunda endişeliydi.
Kısa bir dönem başbakanlık yaptı Abdullah Gül. Ancak bu ülkeye en büyük hediyesi ABD’nin yanında ülkeyi savaşa sokmamak oldu.
2 gün önce 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferini kutladık. Gözlerim yaşlı, ama başımız dikti. Çünkü bu millete Çanakkale gibi destanlar, Kurtuluş Savaşı gibi istiklâl mücadelesi ya da fetihler yakışır. Amerikan Hispaniklerinin peşine takılıp bir İslâm ülkesini işgal etme zilleti değil. Biz o topraklara asırlarca hükmeden efendilerdik. Gideceksek yine kendi adımıza gider ve adaletle hükmederiz.
Türk milleti Amerikan ordusunun gurkhaları değil.
İngiliz ordusunda para karşılığı çarpışan Nepalli askerlere diyorlar gurkhalar diye.
Amerika, Irak’tan çekilmenin formüllerini arıyor. Amerikan senatosunda, “Irak’ta başarısız olduk çekilelim” diyenler, Başkan Bush’un ilâve bütçe ve ek asker gönderme taleplerine direniyorlar. Irak’ta işgalden bu yana yaşananlar ortadayken, Irak’taki ateş Filistin’i ve Lübnan’ı unutturacak boyutlara ulaşıp, bölgeyi tehdit eder hale gelmişken, hâlâ birileri 1 Mart tezkeresinin hesabını sormaya kalkıyor.
Tezkere geçmeli, ABD ile birlikte girmeliydik.
Sanki Irak’ı birlikte taksim edecektik.
Tezkereden önce ABD ile yürüttüğümüz mutabakat zaptı görüşmelerinde, Türk askeri Kuzey Irak’a girmesin, ama biz güneyi kullanalım teklifiyle oturdu ABD...
İskenderun Körfezinden Türkiye’nin güneyine 78 bin Amerikan askeri konuşlanacaktı.
Çekiç Güç 6 aylığına gelmiş 10 yıldan fazla kalmıştı bu topraklarda.
Zorlu müzakelerinden sonra ise Kuzey Irak’a ancak 14 kilometre kadar girmemize izin verilmişti. İlk başta Amerikalı bir komutanın emrinde olacaktı, ama bu Türkiye’nin direnişi sonucu kabul edilmemişti.
Türkiye’nin ABD’nin yanında yer almaması Irak’ta Kürtleri birinci derecede önemli güç haline getirdi mi?
ABD’nin Kürtlerle anlaşması sadece 1 Mart tezkeresi öncesinde yoktu ki? Çekiç Güç’le 1991 yılından beri koruyordu ABD onları.
Bu coğrafya burada olduğu, bu topraklar başka kıt'alara taşınmadığı sürece biz bu milletlerle birlikte olacağız.
Varsın olsun Iraklı Kürtlerin sicilinde ABD ile işbirliği lekesi.
Şerif Hüseyin, İngilizlerle işbirliği yaptı diye şerefli mi anılıyor.
Hem akıbeti ne oldu?
Barzani ve Talabani’nin sonu ne olacak?
Iraklı bebeklerin kanını akıtacak bir fitneye âlet olmadık ya siz ona bakın.
Açık alınla, temiz vicdanla işgalin yıldönümünde bir kez daha bağırıyoruz Bush Irak’tan defol...
20.03.2007
E-Posta:
[email protected]
|