Nur Risâleleri; eşyanın, hadiselerin perdelerini açan anahtarlar manzumesi… İzahları özgün ve yeni… Kur’ân ve kâinat mezciyle yoğrulmuş hakikat iksiri… Müellifin “Risâle-i Nur’un hocası Risâle-i Nur’dur” deyip kenara çekildiği bir eser…
Dokunulmaz, okunulmaz, anlaşılmaz değil, okunma zevkine varıldığında elden bırakılmaz bir kitap Risâleler… Anlaşılmasını kolaylaştırmak için üzerinde epey teknik çalışmalar da yapıldı; her sayfada bazı kelimeleri açıklama, âyet ve hadis meâlleri, kitabın sonunda kelime, yer ve şahıs indeksi, kronolojik tarihçe vs.
Telifinde ve neşrinde nice zorluklar gören Nur Risâleleri, bilişim teknolojisinin ilerlemesiyle parmaklarımızın ucuna taşında; tıklayınca sayfalar dökülüyor, tıklayınca kelimeler açıklanıyor… Sınırların kalktığı sanal ortamda yüzlerce site hizmet veriyor okuyucusuna…
Bunun yanında yönelenlere yardımcı olmak için okuma teknikleriyle ilgili yardımcı kitaplar yayınlandı, yayınlanıyor… Onlarca yayınevi, yüzlerce kitap ondan istifadeyle yayın yapıyor. Yavaş yavaş toplumun kılcal damarlarına kadar iniyor; bir gün o vücut bahar zindeliğiyle dik ve diri ayağa kalkacak inşaallah.
Gelecekte şerh ve izahlarının yapılabileceğini belirtiyor Bediüzzaman… Yetersiz olan ve az gidilen yol bu… Zamanın düşünce akımlarına cevap vermek, ehl-i imanı istikamet üzerine Kur’ân yolunda yürütmek, çekirdek fikirleri açıklayarak gün yüzüne çıkarmak; Risâle-i Nur’a muhatap olan yüksek istidatların büyük görevi…
Bireysel değil de şûrâya dayanan kuvvetle ele alınan meseleleri çözümlenmiş ve özümsenmiş olarak okuyucuya ulaştırmak bugünün büyük ihtiyacı… İhtiyaca cevap verebilmek, muhabbet ve uhuvvetle kurulacak ilim meclislerinin hızlı icraatıyla olacaktır.
Yaşayışıyla hakikatlere ayna olabilmek Nura muhatap olmak isteyenleri arttırabileceği gibi onu kitap sayfalarından çıkarıp hayata akıtacaktır… Uygulanırlığı görmek, zihindeki evhamları izale eder. Hususî hayatında hakikatleri hakkıyla yansıtamamak, uzaktan bakanları yanlış yanılgılara yönlendirir.
En hassas ve esaslı problem ona perde olmak değil, ayna olabilmekte… Yüzünde, yüreğinde, yürüyüşünde Nuru yansıtabilmek; herkesin anlayabileceği en sade, en anlaşılır izah şekli…
Fazla söze hacet yok, yaşantıya ihtiyaç var… Aklıyla, kalbiyle hayata taşımak tanıyanların taşıdığı büyük sorumluluk… Kendine şerh ve izah edemeyen başkasına ne söyleyebilir?
Bu zamanda ve bundan sonraki zamanlarda Risâle-i Nur’da açılmayı bekleyen pek çok anahtar var… Onun hakikatlerine herkesin ihtiyacı var, öyleyse herkese anlatmak gerekiyor… Sadeleştirme istekleri bu ihtiyaçtan doğuyor.
Derli toplu ve düzenli çalışmalar yapmak, yüksek istidatlardan oluşacak meclisle olacak… Şûrânın yapacağı şerh ve izahlar, zihinlerdeki şüpheleri gidereceği gibi yeni açılımlarla geniş kitlelere mesajını ulaştıracaktır.
Bireyden meclise yapmamız gereken, perdelemeden ayna olabilmek… Hâliyle ve hayatıyla hizmete hadim olmak; Risâle-i Nur’u anlatmanın en sade, en anlaşılır şekli…
Bize Kur’ân’ı öğreten, Peygamberimizi (asm) tanıtan Nur Risâlelerini okumak, yaşamak, yaşatmakla geçecek bir hayat duâsıyla… Rahman, kusurlarımızı bağışlasın, hidayetiyle rızıklandırsın, hizmette hâdim kılsın… Zihin ve kalbimize idrak gücü versin…
20.03.2007
E-Posta:
[email protected]
|