Geçen hafta sonu “Bediüzzaman Hazretlerinden Topluma Mesajlar” konulu bir program için İzmir’deydik. Çalışmalarını her zaman iftiharla izlediğimiz şefkat kahramanı İzmirli hanımların organize ettiği program, eşsiz fedakârlıkları ve yaptıkları titiz iş bölümü neticesinde çok hoş bir atmosferde gerçekleşti. Program günü uzun zamandır görmediğimiz Egeli dostlarımızla hasret giderdik. Akşam da Risâle-i Nur’dan Hanımlar Rehberi üzerine tatlı sohbetler yaptık…
“Koltuklarda karşılıklı sohbet etmek” boşuna cennet nimetlerinden sayılmıyor...
Aslında bu tür programlar, toplumda gündemi oluşturma, dikkatleri Risâle-i Nur’a ve Bediüzzaman Hazretlerinin mesajlarına çekmenin yanı sıra dostlukları tazelemek, birbirinden şevk ve gayret almak noktasında da faydalı..
Sizce de öyle değil mi?
Bediüzzaman Haftasının ardından…
Bediüzzaman Hazretleri, vefatının 47. yıldönümü münasebetiyle düzenlenen “Bediüzzaman Haftası” programları çerçevesinde yurdun dört köşesinde yapılan organizasyonlarla anıldı.
İlginçtir, hafta boyunca yurdun hemen her bölgesi bol bol yağış aldı. Kuraklık endişesiyle sıkılan yürekler biraz olsun ferahladı.
Meteoroloji haberlerini sevinçle takip ederken, Emirdağ Lâhikası’nda (s. 415) zikredilen şu satırları hatırlamamak mümkün müydü?
“Mükerrer tecrübelerle yağmurun Risâle-i Nur’la alâkadarlığı ve şimdi çok zamandır yağmura şiddetli ihtiyaç olduğu bu zamanda Risâle-i Nur’un gizli düşmanlarının tehlikesinden ve geniş planından kurtulmasına bir işaret olarak … o rahmete dair emr-i İlâhî Nur Talebeleri olan bizim başımızı, yüzümüzü ve gözümüzü yağmurla okşadı…”
Evet Risâle-i Nur, kaynağını Kur’ân’dan ve âlemlere rahmet olarak indirilmiş Zâtın (asm) verdiği derslerden aldığı için onu okumak, ondan bahsetmek, onun mesajlarını neşretmeye çalışmak rahmete vesile oluyor.
Gökyüzü ve yağmur yüklü bulutlar şahit…
Mutfakta tefekkür
“Ekmek Pişirme Gizleri” adlı eserinde Rick Curry, ekmek pişirme ya da herhangi bir işle meşgul olurken başarının maneviyatı unutmamakta saklı olduğunu bakın nasıl ifade ediyor:
“Ekmek pişirirken vicdan yoklaması yaparım. Tarifi okuduktan sonra derin bir nefes alır, gevşer ve Allah’ın huzurunda olduğumu düşünürüm. Geçen yirmi dört saati hatırlar ve hayatıma giren iyi şeyleri sayıp bunlar için Allah’a şükrederim. Hamuru karıp kabarmaya bıraktığımda bu yeni hayatımdaki yerimi düşünür ve ruhsal hayatımda farkındalığımı arttırması için Allah’a duâ ederim. En son yaptıklarım, yapmadıklarım, düşüncelerim ve arzularımın kendim ve diğerleriyle ilişkim hakkında bana ne söylediğini incelerim. Aileme ve iş arkadaşlarıma nasıl davrandığıma bakarım. Son yirmi dört saat içerisinde başkaları için cömertçe birşeyler yaptım mı? İçimde kızgınlık barındırıyor muyum? Dilimi tuttum mu? Başkalarının ihtiyaçları için duâ ettim mi? Konuşmam kırıcı oldu mu? Sorunun mu, yoksa çözümün mü bir parçasıyım? Kibar mıydım? Allah’ın beni sevgiyle izlediğini hatırladım mı?”
Çocuğunuz iyi insan olsun!
Batılı uzmanlar anne babalara ‘’Geleceğin suçlusunu yetiştirmenin 10 kuralı”nı şöyle açıklıyor:
• Daha küçükken çocuğa istediği her şeyi vermeye başla. Bütün dünyanın onun geçimini sağlamak zorunda olduğuna inansın.
• Kötü sözler söylediği zaman gül. Kendisinin akıllı olduğunu sansın.
• Ona ahlâkî hiçbir eğitim gösterme. “21 yaşına gelince kendi karar versin” diye bekle.
• Onun yapması gereken her şeyi sen yap ki, bütün sorumlulukları başkalarına yüklemeye alışsın.
• Eşinle sık sık kavga et ki, bir gün aile parçalanırsa, şaşırmasın.
• Çocuğa istediği kadar harçlık ver. Hayatta karşılaştığın güçlüklerle onun da karşılaşmasına ne gerek var?
• Yiyecek, içecek ve konforla ilgili bütün arzularını yerine getir. İstediklerini yapmamak tehlikeli soğukluklara sebep olabilir.
• Komşulara, öğretmenlere, polislere karşı daima onun tarafını tut. Hepsinin çocuğa karşı peşin hükümleri vardır.
01.04.2007
E-Posta:
[email protected]
|