Sevgi, içimizdeki mutlu olma isteğinin kaynağıdır. Su kaynağı gibi, içimizden akan duygu seli, huzur bahçelerine ancak sevgi ile akar. Sevgi, hayattır. Hayatın pozitif bakışı ve olumlu düşünme yaklaşımı, sevgiye bağlıdır. Sevgisiz hayat, oksijensiz bir anın hayata veda ettiren en kötü kapanışıdır. “Biz muhabbet fedaileriyiz, husûmete vaktimiz yoktur.” Bu veciz ifadeyle, muhabbet halkasında el ele, omuz omuza birliğimizi perçinleyebiliriz.
Ortak düşüncelerimizi paylaşabiliriz. Ortak çözümlerde buluşabiliriz. Ön yargılarımızı kırarak, peşin hükümlerden sıyrılarak kalpten kalbe yol verebiliriz. Kâinatın yaratılış sebebi muhabbettir. “Kâinatın sebebi vücududur.”
Muhabbet, Hz. Muhammed’le (asm) anlam bulur, şereflenir ve şeref alır. Muhammed’siz muhabbet olmaz. Muhabbet Allah’ın verdiği bir sermayedir ve sermaye sahibinin izniyle kullanılmayı gerektirir.
Sevgi, affetmektir, kucaklamaktır, ıslâhına katlanmak ve bunun için sabretmektir. Vefa hissinin şefkatle tahammülüdür. Sevgi, bir madendir, kaynaktır. Bitmeyen, tükenmeyen bir ilâhî hazineden akar.
Sevgi, barıştır ve yakınlıktır. Bütünlüktür, sabırdır ve daha da ötesi olgunluk ve fedakârlıktır. Sevginin dili, tatlıdır, yumuşaktır, sıcaktır ve kuşatıcıdır.
Sevgi, dostluğun nişanıdır. Yaşamanın mutluluk delilidir. Bir başkasını anlayacak empatidir. Kalbî ve vicdanî bir lezzetin ruhanî boyutunda, sevgi lillah için meyvedar bir çekirdek olarak huzurla yeşerir.
Sevgi, tatlı dile dönüşünce akrebin sokmasını engeller ve bozar. Sevgi, yılanı deliğinden çıkaracak bir letafettir. Saygıyı arttırır, birbirini anlamayı sağlar. Sevgi, yaratılıştır. Varlık sebebidir. Yar ve yaran sevgiyle anlaşılır, inanılır ve kabullenilir.
Muhabbet, fitneleri keser, konuşmanın önünü açar. Bizi biz yapar. Farklılığı öğretir. Çeşitliliği anlama imkânı verir. Yeni çözümlerin toleransını sağlar. Sevdikçe seviliriz, sevildikçe daha huzurlu birer insan oluruz. Beşeri sevmeklerin zayıf halklarından uzak, ulvî bir hissin yansıması olursa, muhabbet nuranileşir.
Aile, muhabbetle büyür ve korunur. Dayanışma buna bağlıdır. Ortak heyecanlar ve coşkular buna bağlıdır. Ülkemiz de bir ailedir. Hepimiz bu büyük ailenin birer ferdiyiz. Bu büyük aile sevgiyle ve saygıyla gelişir. Böylece içimizdeki birlik ruhunu hayatın bir parçası ve geleceğimizin güven dolu bir ortamı yapabiliriz.
Eşimizi sevgiyle hayat arkadaşlığında mutlu edebiliriz. Onu dinleyerek ve anlayarak, farklı görüşlerine değer vererek gerçek beraberliği yakalayabiliriz. Çocuğumuzu da sevgiyle, anlayışla ve bazı hatalarını görmezlikten gelip, onu şefkatle kucağımıza basarak kaynaşabiliriz, sarılabiliriz, bütünleşebiliriz.
İç isteklerimiz, duâlarımız, beklentilerimiz ve anlayış görme hakkımız, bizim de bir başkasına aynı muamelede bulunmamızı gerektiriyor.
Ne kadar verirsek o kadar alırız sevgiyi. Muhabbet, paylaşmakla dostluğa anlam katar. Fedakârlıkla muhabbetin fedaisi oluruz. Bereketi kendisinde olan ve gittikçe bizi büyüten, sabırlı kılan, inanarak düşündüren ve pozitif tutan en büyük hazinemiz kalbi muhabbettir. “Ayine-i Samet” kalbimizin sesi makbuldür. Vicdanımızın yüksek ruhu da burada saklıdır.
Dış olaylardan, bitmeyen sıkıntılardan, kafamızı kurcalayan sevimsiz manzaralardan bir an için ve sürekli kurtulmak istiyorsak, muhabbet meşalesini yakalım. Yunus’un dediği gibi “Sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz.”
Hasılı, Bediüzzaman’a yaraşır bir muhabbet yılında hepimize düşen çok vazife var.
01.04.2007
E-Posta:
[email protected]
|