300 mahkûm barındıran bir hapishaneye senede 20 trilyon masraf ediliyor. 400 kişilik bir okulun senelik masrafı ise 3 trilyon lira. Bu demektir ki 300 kişilik bir hapishaneye harcanan parayla yaklaşık 400 kişilik 7 tane okul açmak mümkün.
Bu, Perşembe günü Dolmabahçe Sarayı Salonunda okullarda ve gençlerde artan şiddet eğilimi ile okullarda meydana gelen olayların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonunun raporunun sunumunda Komisyon Başkanı Milletvekili Halide İncekara’nın takdim ettiği rakam.
Eskiden “Bir okul bin hapishane kapatır” denilirdi. Ama geçen zaman gösterdi ki okul açmak da hapishane kapatmaya yetmiyor. Demek eksik bırakılan bir kısım hususlar var.
Nedir bunlar?
Şüphesiz bizi biz yapan değerler.
San'atçı Osman Yağmurdereli, meselenin anne-babada bittiğini, gençlik dönemlerinde böylesine problemlerle karşılaşmadıklarını, o dönemlerde aileden aldığı terbiye sonucu aslâ uyuşturucu kullanmadığını, ama günümüzde ailelerin gerekli eğitimi vermedikleri için gençlerin dejenere olduğunu anlattı.
Prof. Dr. Ferhunde Öktem, 24 ailenin çocuklarına bir günde evde konuşulan ve yapılanları kasete aldırdıklarını, ama çocukların eğitimiyle ilgili hiçbir şeye yer vermediklerini, umursamaz davrandıklarını gördüklerini belirtti. Eğer bir aile çocuğunu güzel yetiştirme gibi bir kaygı duymuyor, ona güzel bir model olmuyor, olamıyorsa (ailelerin % 22.5’unda kavga ortamı bulunuyor), üç saatten fazla vaktini televizyon seyretmek alıyor ve çocuk televizyonda gördüğü kahramanlara özeniyor, onları taklit ediyor, onunla özdeşleşiyorsa o öğrenciden olumlu davranışlar beklenebilir mi? Güzel ve faydalı dizilerin ise olumlu etkileri inkâr edilemiyor. Prof. Öktem, Susam Sokağı dizisinin çocuklarda 1.5 kat zekâ düzeyine katkı sağladığının tesbit edildiğini söylüyor.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan ise duyarlılık olursa çözüm de olacağına dikkat çektikten sonra dünyada, özellikle ABD’de artan şiddet olaylarından örnekler verdi. Televizyonun, olumsuz modellerin ahlâkî değerlerden kopardığını, gençleri şiddete ittiğini söyledi. Ahlâkî değerlerde yozlaşma teflon adam, yani duygusuz, kötülükleri sıkılmadan yapabilen bir tür ortaya çıkardığını, şiddet ve çeşit çeşit yozlaşmalara karşı koruyucu ruh sağlığının önem kazandığını, bunun için değerleri güçlendirmek, görev bilinci vermek ve güzel hasletler kazandırmak gerektiği üzerinde durdu.
Emek vermeyince sonuç da alınmıyor.
03.04.2007
E-Posta:
[email protected]
|