Daha aylar öncesinden ortaya atılan ve ilk duyulduğunda “Bu kadarı da olmaz” dedirten spekülasyonlardan biri gerçekleşiyor.
Buna göre, devletin bazı kilit noktalarındaki atamaların yeni seçilecek cumhurbaşkanına bırakılmaması için bulunan formüllerden biri, o makamların Çankaya seçiminden önce boşaltılması ve Sezer tarafından doldurulmasıydı.
Bunlardan biri Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, diğeri boşalma zamanı yakın Anayasa Mahkemesi üyelikleri olarak telâffuz ediliyordu.
Bu çerçevede dile getirilen senaryolara göre, meselâ Yargıtay Başsavcısının görev süresi normalde 20 Mayıs’ta dolacak iken vaktinden önce istifa ile boşaltılacak ve yerine gelecek isim de giderayak Sezer tarafından atanacaktı.
Aynı şekilde, Anayasa Mahkemesinde de boşalması yakın üyelikler, erken istifa yoluyla Sezer’in doldurmasına hazır hale getirilecekti.
Niyet ve maksat, Sezer’den sonra Köşke çıkacak olan yeni cumhurbaşkanına, en azından bir süre daha hareket ve manevra alanı bırakmamak ve Çankaya’yı baştan etkisiz kılmaktı.
Bu haberler tabiatıyla pek ciddîye alınmadı. Çünkü demokrasilerde böyle birşey olamazdı.
Ama “olamaz” denilen şeylerden biri oluyor.
Ve Yargıtay Başsavcılığı için seçim, normal zamanından tam beş hafta önce yapılıyor.
Ama halen görevini sürdüren Başsavcıyı istifa ettirerek değil, daha perdeli usul ve yöntemlerle.
İzlenen bu farklı yöntemde, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunda patlak veren ve Adalet Bakanının son anda geri adım atmasıyla sonuçlanan kriz bir dönüm noktasıydı.
Krizin patlak verme gerekçesi, Bakanın kurulda Yargıtay ve Danıştay’a yeni üye seçimini engellemekle suçlanmasıydı. Buna karşılık kurul üyelerinin de geçen yıl yaptırmadıkları seçimi bu sene ısrarlı bir şekilde talep etmelerinin ardında ideolojik kadrolaşma hesaplarının yattığına dair iddialar gündeme gelmişti.
Kurul üyelerinin Bakanlık Müsteşarı hakkında suç duyurusunda bulunacak kadar işi ileri götürdükleri bu gergin kriz, son toplantıdan çıkan “Seçimler 15 Nisan’da” kararıyla yatıştı.
Uzlaşmada, üyeliklerin bir kısmında Bakanın gösterdiği adaylar için seçilme garantisi alınmasının etkili olduğuna dair söylentilerin ne ölçüde gerçeği yansıttığı ise şimdilik meçhul.
Ama hadisenin o seçimlerle sınırlı olmadığı, başsavcı seçiminin öne alınmasıyla ortaya çıktı.
Gerekçe, HSYK’daki seçim krizi tartışmasıyla gündeme gelen spekülasyonların önünü kesme olarak gösterildi, ama işin bağlanacağı nihaî sonuç, aylardır dile getirilen bir başka spekülasyonun gerçekleşmesinin yolunu açıyor.
HSYK krizinin tetiklediği kadrolaşma iddiaları başsavcı seçimini gölgelemesin deniliyor, ama normalde 20 Mayıs’tan sonra yapılması ve dolayısıyla yeni Cumhurbaşkanınca sonuçlandırılması gereken bir seçim haftalarca öne alınıyor.
Tabiî, Çankaya’yı boşaltacağı günden haftalar önce taşınma hazırlıklarını başlatmış olan Sezer sürpriz yapıp da “Süresi 20 Mayıs’ta dolacak olan başsavcının yerine yeni bir isim atamak devlet ciddiyeti ve nezaketiyle bağdaşmaz, ben böyle birşey yapamam” der mi, bilemiyoruz.
Ama yaparsa, yeni dönemde Çankaya’yı kuşatma planı yürürlüğe konulmuş demektir.
07.04.2007
E-Posta:
[email protected]
|