Bu “Nisan bir” şakası değil. Dünya büyük bir manevî buhran geçiriyorken gündemimize susuzluk su kattı.
“Küresel ısınma”, “kuraklık” gibi âfetler uzaktan uzağa ses verir hale geldi.
İnsanlar, bulaşık ellerinin ulaştığı her yeri bulamaya devam ediyor.
Ve duâ ve niyazlar arşa yükseliyor.
“Yağdır Mevlam su” nağmeleri nerede ise ciğerlerimizden kopup geliyor.
İnsanların endişesi fazla... “Gün” ile yetinen insanların telaşı ise daha başka.
“Tevekkül”, sebepleri bütün bütün terk etmek anlamına gelmiyor.
Dünya sakinlerinin ise bu İlâhî sisteme uygun hayat halleri ile örnek olmaları gerekiyor.
Hatta hadiste vardır: “Deniz dibindeki balıklar dahi günahkâr ve zalimlerden şekva ediyorlar ki, onların yüzünden yağmur kesilir, hatta ‘Bizim de nafakamız azalır’ derler.”
Hiçbir şey tesadüfe bağlı değil. Hoyratça kullanılan dünya nimetleri, sonunda insanın hüsranını hazırlayabilir.
Öyle, kimse “Su bulamıyorsanız, pet şişe suyu kullanın” diye tavsiyede bulunmasın.
Pet şişe sular bir mu’cizenin eseri değil. O da yeryüzündeki kaynaklardan üretilip bize sunuluyor.
Ümidimiz, meşhur “Nisan yağmurlarına” kaldı. Onun rahmeti öylesine geniş ki akıl tarifinden acizdir.
Beli bükülmüş masum ihtiyarlar hürmetine, daha ağzı süt kokan masum yavrular hürmetine Allah bizleri susuz bırakmasın. “Nisan yağmurları”nın ayrı bir nostaljik esintisi vardır.
Yağmurda yürümek, yağmurda kahvaltı yapmak, yağmurda uyumak, yağmurda çalışmak, yağmuru seyretmek...
Bunlar bile Allah’ın nimetlerini haz etmeye yetiyor. Yağmursuzluk dahi, yağmur duâsı ve namazının vaktidir. Yoksa yağmuru yağdırmak için değil. Böyle olduğu için yapılan duâlar bazan kabul olmaz. Çünkü ibadet yalnız Allah’ın rızası için yapılır.
Bizler ise gönülden gönüle “Yağdır Mevlam su” diye niyaz ediyoruz.
Umudumuz Nisan’a kaldı.
05.04.2007
E-Posta:
[email protected]
|