Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 05 Nisan 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Görüş

Halep şenliği!

Önceki gece Türkiye-Suriye ilişkilerinde tarihî bir gece yaşandı. Halep Olimpiyat Stadı’nın görkemli açılış gecesinde Türkiye’nin gözde takımı Fenerbahçe ile Suriye’nin gözde takımı El İttihad mücadele etti. Gecenin skoru da yine ortam gibi dostça idi: 2-2

Son yıllara kadar Türkiye ile Suriye ilişkilerinin pek de iç açıcı bir seviyede olduğu söylenemezdi. Çocukluğumu Halep şehrine yalnızca 65 km mesafedeki Antakya şehrinde geçirmiş biri olarak Suriye ile aramızda yaşanan problemlere bir türlü anlam veremez ve üzülürdüm. Zira o bölgede yaşayıp da iki halk arasında esasında bir problem olmadığını anlamamak için kör olmak gerekiyordu.

Sonraki yıllarda biraz daha büyüdük ve Türkiye’nin sadece Suriye ile değil bütün komşularıyla problemleri olduğunu gördük. Bunun yanısıra Türkiye’de bir de Arap dünyası ile buz gibi bir hava esiyordu. En azından diplomasi alanında ve devlet ideolojisinde bu böyleydi. “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” düsturu ile örülü paranoyak bir devlet ideolojisi cumhuriyetin kısa tarihinde damarlarımıza işlemişti yahut işletilmişti.

Anladık ki; dini, tarihi ve kültürel yönden derin bağlarımız olan komşularımızla aramıza “İngiliz siyaseti” dediğimiz dessas ve hilekâr siyaset girmişti. Yükselen milliyetçilik Arapları tahrik etmiş ve İngiliz kurnazlığı Türklerle olan bağlarını koparmalarına sebep olmuştu. Belki de bu sosyolojik bir kaderdi ve öyle de oldu.

Son yıllara değin Suriye ile aramızda Hatay meselesi yahut Asi nehri problemi gibi müzmin sorunlar ile PKK’ya yardım ve yataklık edilmesi ile ilgili ciddi problemler de yaşanmıştı. Bilhassa Baba Hafız Esad döneminde de ipler bir hayli gergindi. Ancak oğul Esad babasına göre daha reformist ve dışa açık bir siyaset güttüğü ve de nisbeten daha geniş ufuklu olduğu için bugün artık Suriye ile dostluktan bahseder konuma geldik. Bunda Başbakanımızın da Arap dünyasına açık duruşunun katkısını zikretmemek haksızlık olacaktır.

Geçtiğimiz yaz ayında Suriye’yi baştan başa gezmiş ve halk arasında Türklere ve Türkiye’ye olan sevgiyi bizatihi müşahede etmiş ve Yeni Asya sütunlarında da bir kaç gün boyunca bundan bahsetmiştik. Dün yine herkes gördü ki Osmanlı ruhunun temsilcisi Türkiye’ye olan bu muhabbet bakidir ve silinemez.

Şunu da ifade etmek gerekir ki bilhassa Halep’te Türkiye’ye, Başbakan Erdoğan’a ve en nihayetinde Fenerbahçe’ye olan ilginin bir sebebi de şüphesiz Halep’te hayatlarını idame ettiren 200 bine yakın Suriyeli Türkmendir. Bunlar mütemadiyen TRT Radyosunu dinliyor ve uydudan sürekli olarak Türk kanallarını izleyerek en az bizim kadar Türkiye gündeminden haberdar oluyorlar. Bu ilgide onların da payı olduğu bir gerçek.

Gecenin bir diğer altı çizilmesi gereken ve dikkate değer ayrıntısı ise futbol gibi son zamanlarda şiddetin kaynağı olarak gündeme gelen bir spor dalının bu şekilde halklar arasında dostluk ve kaynaşma vesilesi olmasıydı. İşte genelde spor, özelde de futbolun gerçekten öne çıkarılması gereken ruhu dün gece ortaya çıktı diyebiliriz. Bu bağlamda en kısa zamanda Suriye’den bir futbol takımının ki; bu muhtemelen yine El İttihad olur, İstanbul’a davet edilerek bir dostluk maçının da burada yapılması faydalı olur.

Bu arada Halep’te inşa edilen Halep Olimpiyat Stadı’nın da çok ihtişamlı ve görkemli olduğunu söylemek gerekir. Geciken maçtan önce yapılan ihtişamlı törenleri izlerken aklıma Barcelona’nın efsanevi 100 bin kişilik Neu Camp Stadı geldi. Olimpiyat stadı olması hasebiyle seyirci baskısı Neu Camp kadar çok hissedilmese de büyüklüğü bakımından onu hatırlatıyordu.

Dikkatimi çeken bir başka şey ise aslında kenarda oturması beklenen ancak Başbakan Erdoğan’ın ricasıyla maça çıkan Fenerbahçe’nin kaptanı Tuncay’ın koluna taktığı pazu bandında yazan ifadelerdi. Tuncay bu pazu bandını bilinçli bir şekilde mi seçmişti yoksa öyle mi denk gelmişti bilemiyorum ancak gecenin anlam ve önemine uygun olduğu kesindi. Tuncay’ın kolundaki bantta İngilizce ifadelerle “Unite Against Racism” yazıyordu. Bunun anlamı ise: “Irkçılığa Karşı Birleş”... Evet komşularımızla tarihten gelen birlikteliğimizi bozan hep bu ırkçılık belâsı değil miydi zaten? Ve dünkü maç da tıpkı Tuncay’ın pazu bandıyla verdiği mesaj gibi ırkçılığa karşı bir mücadeleydi ve birleşmeydi. Yani sahada takımlar birbirleriyle değil, düşmanlıkla ve ırkçılıkla mücadele ettiler. Maçı da berabere ve el ele bitirdiler. Tam da bu anlamda Fenerbahçe’nin rakibi olan El İttihad takımının isminin kelime anlamı da “Birlik” demektir. Bunu da ilginç bir ayrıntı olarak belirtmiş olalım.

Son olarak Erdoğan-Esad görüşmesine de değinelim. Bu görüşmede Başbakan’ın ifadeleriyle İsrail-Filistin meselesi, Lübnan ve Irak sorunları başta olmak üzere bölgesel konulara değinildi. İki ülke arasında enerji konusunda örneğin doğalgaz ve daha da önemlisi Asi Nehri meselesinde görüşmeler yapılacağı vurgulandı. Neticede Asi Nehri üzerine bir dostluk barajı kurulacakmış.

Bütün bunlar her iki taraf için de rahatlatıcı ve güven verici gelişmelerdir. Çünkü komşu ülkelerin birbirleri ile ilişkilerinin sağlam olması o ülkelerin güçlerine güç katar, bunun tam tersine aradaki düşmanlıklar ise ülkeleri zayıflatır.

Türkiye’nin gelecekte daha güçlü bir ülke olması için komşularıyla ilişkilerinde daha barışçıl ve işbirliğine yönelik bir politika gütmesi lâzımdır. Bu konuda en başta ise dini, tarihi ve kültürüyle derin bir maziyi paylaştığı ülkelerden başlanması doğru olacaktır. Bu açılardan Halep’te gerçekleştirilen organizasyonu ve tabii ki Fenerbahçe yönetimini de tebrik etmek gerekmektedir.

[email protected]

Umut YAVUZ

05.04.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004